Rosenbergler davası Amerika’daki komünist avı döneminde muhalif kitleleri sindirme aracı olarak kullanılmıştı.
***
Siyaseten yönlendirilmiş yargılamalar iktidarların, derin devletlerin içine düştüğü çıkmazlarda imdada yetişen, hukukun çaresiz kaldığı davalar olarak tarihe geçmiştir. Hukuk süreci henüz kesinleşmemiş olsa da Osman Kavala ve Gezi’ye ilişkin son Yargıtay kararları, yargı bağımsızlığımızı uluslararası planda da sorgulatacak düzeyde yeniden tartışmaya açmış görünmekte.
En ehil hukukçuları isyan ettiren, aynı dosyadan birkaç kez yargılanmalar, tahliye aşamasında yeni isnatlarla tekrar tutuklanmalar, daha önce berat edilen davalarda ağırlaştırılmış müebbet hapis cezaları ve bu kararların duyurulma zamanlarındaki tuhaf tesadüfler, toplumsal vicdanı da sızım sızım sızlatmakta.
Adalete ulaşamama endişesi, yargıya güveni erozyona uğratmaktadır.
Mağdurlarını kahramanlaştırırken müsebbiplerini itibarsızlaştıran uluslararası ibretlik davalardan birkaçını hatırlamakta yarar olabilir.
Dreyfus
Savaşlarda yenik düşmüş olduğu Almanya’ya husumet duyan 1890’lar Fransa’sı.
Paris’teki Alman Büyükelçiliğinde çalışan bir Fransız hizmetkar, Alman Askeri Ataşesi’nin çöp sepetinde bulduğu, askeri sırlardan bahseden imzasız bir mektubu irtibatta olduğu Fransız istihbaratına rapor eder.
Fransız Genelkurmayı, Almanya’ya stratejik askeri bilgi vermeyi vadeden mektuptaki el yazısının Yüzbaşı Alfred Dreyfus’a ait olabileceğini tespit eder.
***
Zengin bir Yahudi ailenin çocuğu olan Dreyfus, Yahudi düşmanlığına rağmen askerî okuldaki büyük başarısı ile Genelkurmay’da görev almıştır.
Vatana ihanetle suçlanır, alelacele yargılanarak rütbeleri sökülerek ömür boyu sürgün cezasına çarptırılır.
Fransa suçlu olup olmadığı konusunda ikiye bölünür. Yahudi karşıtlığı körüklenirken Avrupa’yı saran bir Yahudi düşmanlığı da başlar.
Mahkûmiyeti için öne sürülen tek kanıt olan mektubun sahte olduğu, mektubu kaleme alan başka bir asker tarafından itiraf edilir. Tutuklanan itirafçı binbaşı daha sonra hücresinde intihar eder.
Mahkeme yeniden yargılama için isteksizdir. Baskılar karşısında yeniden mahkemeye çıkarılır, berat beklerken yine suçlu bulunur 10 yıla mahkûm edilir. Haksızlık, Fransız aydınları da ayaklandırır. Dava yeniden görülür ve Dreyfus berat eder. 12 yıl önce sökülen rütbeleri iade edilirken bir nişanla da taltif edilir.
Masum olduğu bilinen bir kişinin göz göre göre mahkûm edilmesi, Fransız yargısını lekelerken, sanatçıların, edebiyatçıların, kanaat önderlerinin toplumsal adalet için seslerini duyurmasının önemini sembolleştirir.
Sacco ve Vanzetti
Nicola Sacco ve Bartolomeo Vanzetti, ABD’ye göç etmiş iki İtalyan’dır. Kanıtlanmayan bir cinayet ve gasp olayı ile suçlanıp, yedi yıllık mahkûmiyet sonrasında 1927’de idam edilirler.
***
Hikayeleri, Boston’da bir fabrikanın iki mutemedinin öldürülerek, işçilerin maaşlarının gaspı ile başlar.
Saldırganların İtalyan görünümlü olduğu söylenir. Çok geçmeden, üzerlerinde silah ve anarşist bildiriler bulunan iki İtalyan göçmen soygunla ilgili tutuklanır.
Nicola Sacco ayakkabıcı, Bartolomeo Vanzetti balıkçıdır. Polise göre grevlerde, işçi hareketlerinde başı çeken iki anarşisttir.
İngilizceleri yetersizdir. Yargılanma sürecinde sorulara ancak evet, hayır şeklinde cevap verebilirler.
Bu arada soygun ve cinayetin bir suç çetesi tarafından işlendiği itiraf edilse de, Mahkeme hatasını kabule yanaşmaz, itirafları duymaza gelir.
Son sözlerinde, suçlu olmadıklarını, göçmen ve işçi lideri oldukları için ölüme gönderildiklerini bildiklerini, basit bir ayakkabı tamircisi ve balıkçıyken kendilerini milyonların gözünde adaletsizlik meşalesi haline getiren Mahkemeye teşekkür ederler. İki göçmen idama mahkûm edilir ve elektrikli sandalyeye gönderilir.
Karar uluslararası infial yaratır.
Protestolar dünyayı sarar, ABD büyükelçiliklerine bombalı saldırılar düzenlenir, Almanya’da gösterilerde altı kişi ölür. İtalya ve Güney Amerika isyandadır, Amerikan çıkarları hedef alınır.
***
İnfazlarından 50 yıl sonra ABD mahkemeleri adil yargılanmadıklarını itiraf eder ve iadeyi itibar kararı verir.
Sacco ve Vanzetti’inin hatıraları bugün de canlıdır.
Nazım Hikmet onlar için kaleme sarılmıştır.
Joan Baez masumiyetlerini marş haline gelen şarkısıyla efsaneleştirmiştir.
Rosenbergler
Antikomünistliğin tavan yaptığı 1950’lerin Amerika’sında Yahudi bilim insanları Julius ve Ethel Rosenberg çifti, atom sırlarını Ruslara vermekle suçlanıp elektrikli sandalyeye gönderilir.
Julius dört bin voltluk elektroşokla yedi dakika içinde yaşamını yitirirken, sandalyenin erkeğe göre tasarlanmış olması nedeniyle Ethel için bu işlem birkaç kez yinelenir.
İsnat edilen suça tek delil, aynı suçtan yargılanan başka bir kişi ile aynı tarihte aynı otelde kalmış olmalarıdır.
Otel o gün doludur ve sadece Rosenbergler suçlanır. Yargılama sürecinde, başka bir delil bulunamaz, ısrarla casus olduklarını itiraf etmeye zorlansalar da hayatları pahasına itiraf metnini imzalamayı reddederler.
Jüri idam kararını açıklayana kadar suçlamalara gülüp geçerler.
***
İnfaz için 18 Haziran tarihi belirlenmiştir. Çok sayıda dilekçe verip bir günlük erteleme rica ederler. 18 Haziran evlilik yıl dönümleridir.
Karar uluslararası infial yaratır. Milyonlar sokaktadır. Yüksek Mahkeme temyiz başvurusunu kabul etse de Senatör McCarthy’nin tehdidi üzerine devamını getiremez.
Rosenbergler elektrikli sandalyeye gönderilir. Casusluk suçlamasıyla idam edilen ilk ABD vatandaşlarıdır.
İdamdan 50 yıl sonra yapılan itiraflarda suçsuz oldukları anlaşılır.
Rosenbergler davası Amerika’daki komünist avı döneminde muhalif kitleleri sindirme aracı olarak kullanılmıştır.
Tarih, sözü edilen davalardaki gibi adaletin katledildiği ibretlik davaları üzerinden yüzyıllar geçse de unutmamakta, insanlık adına sorgulamaktadır.
asanlar@hotmail.com