Pazar, 9 Kas 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Serbest Kürsü

Temas ve bağlanma

Melek Ay
Son güncelleme: 13 Ağustos 2023 00:01
Melek Ay
Paylaş
Paylaş

Her birimiz dünyaya bir temas sayesinde geliyoruz.

Sperm, yumurta ile temaslandığı an bir bağlanma hikâyesi başlıyor. Sonraki her gelişim aşamasında ise yine bir temas kurma ve bağlanma olarak devam ediyor.

Ta ki bu oluşum sürecinden yaşama adım atmaya hazır olduğumuz dönüşüm sürecine kadar bu temas-bağlanma hali devam ediyor.

Bilinç buraya kadar her şeyi bilinç dışı olarak kayıt altına alıyor. Yani anne karnındaki bu temas-bağlanma sürecinde, annenin içinde bulunduğu ruhsal sürecin her zerresi varlığımıza işleniyor.

Doğuyoruz, annemize temas edip bağlanıyoruz. Tabii anne buna izin veriyorsa. Sonra babamıza, kardeşimize, amcamıza, teyzemize derken yolumuzda tanıştığımız herkes ve her şey ile temas-bağlanma halini deneyimlemeye devam ediyoruz.

Bizler aslında birbirimizden öğrenen ve birlikte dönüşebilen bir tür olarak varlığımızı sürdürebiliyoruz. Bu sebeple de her temasımızın niteliği bağlanmanın niteliğini etkiliyor.

Bu temas-bağlanmanın dansı ise tek bir kişide çok geç olgunlaşıyor: Kendimizde…

Oğlum ile bir süredir beden farkındalığı, duruş farkındalığı çalışıyoruz. Çalışmalarımıza ara ara öz şefkat ve zihnin halleri konuları eşlik ediyor. Yaşına uygun sohbetler ediyoruz.

Geçen gün oğlum yaşından büyük bir laf etti: “İnsan olmak zor iş, baksana köpeğimize nasıl, sadece köpek.”

Bu ifadesini çok anlamlı bulduğumu söyledim. Bıyık altından gülümsedi. Sanırım lafının özüne teması var.

Aslında kendi ile olan temas-bağlanma durumunun bu yaşında başlamış olması iyi bir şey.

Ancak ‘insan’ olma çelişkisini çözmek için farklı kavramlarla kendisine yaklaşma çabası da var. Kendi ifadesi ile “başarılı bir öğrenci” kavramı şu an en baskın git gel hali.

Ancak başarılı, akıllı, iyi kalpli kavramlarının yerine, ‘akrep burcu’ ya da ‘ben çok ateş elementiyim’ gibi farklı kavramlarla kendisini deneyimlediği de oluyor.

Kendi yaşamını tasarlarken kavramları çabucak eskiyebiliyor. Yeni kavramlara sarılıp var oluşunu anlamaya çalışıyor. Bu kendi ve çevresi ile temas-bağlanma halleri ve dengeyi bulma çabası sağlıklı bir süreç olarak işliyor.

Aslında kendisine katılıyorum. İnsan olmak zor iş. İnsan olarak bütün kavramların ötesinde, başarılı başarısız, yaşlı genç, akrep ya da yay, acaba şu anda VAR OLMA deneyimi, nasıl bir enerjetik alan açabilir? Bu hâlâ el yordamıyla aradığımız bir durum.

Acaba var olmadan var olma alanında, doğru ve yanlışın ötesinde bir yerde buluşmak mümkün mü? Ağacın, çiçeğin, kuşun, köpeğin yapabildiği gibi…

Yoga iyi bir klavuz olarak burada da devreye girebiliyor. Yoga pratiklerinde, deneyimimizi kavramsal ‘ben’ ve kavramsal ‘bedenim’den ziyade, varlığımızı var olma haline davet ediyoruz.

Sınırsız beden, kişilik ötesi var olma halimizi deneyimlemek için nefes çalışmaları, meditasyonlar ve hareketler bize bir fırsat yaratıyor.

Bu boyutumuz ile temas kurduğumuzda, direkt olarak sorunlarımız ile uğraşmamış olsak da, sorunlarımız şifalanmaya başlıyor. Yok olduklarından değil, sadece kendimize bağlanabildiğimiz an daha farklı bir algıdan ve belki de değişen enerjiden dolayı dönüşmeye başladıkları için.

Niyetimiz kendimizle olan bağımıza bakmaksa eğer, yoga sadece kendimizle değil, yaşamla ve olup biten her şey ile temas etmeye dair iyi bir kılavuz.

Yoganın bu kendinle temas-bağlanma kılavuzunda en hoşuma giden şey ise; fark ettiğimiz veya yüzleştiğimiz her ne ise onunla başa çıkabilme durumunu da sunması veya başa çıkamayacaksak da nazikçe, ızdırap yaratmadan olay yerini terk ettirmesidir.

Hangi tavır insanı kendine uzaklaştırır, hangisi kucaklatır, iyi öğretiyor.

Namaste…

Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanMelek Ay
Takip et:
Sadelik içinde adımladığım yolda, sahip olduğum niteliklerin hakkını vermeye çalışan bir yolcuyum...
Önceki Makale Mavi papağan ve tüylü şapka
Sonraki Makale Rusçada sevgi sözcükleri

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

*Serbest Kürsü

“Takdire şayan bir öğretmen…”

Medya Günlüğü
9 Kasım 2025
ManşetSerbest Kürsü

Kadınlar artık “öpücük” beklemiyor

Dr. Nil Gönce
9 Kasım 2025
ManşetSerbest Kürsü

Yığınlardan ibaretiz artık

Tijen Zeybek
9 Kasım 2025
EditörSerbest Kürsü

Türkiye’de aydın var mı?

Adil Gürkan
8 Kasım 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?