Sindirim, besinlerin parçalanması, özümsenmesi ve vücutta kullanılabilecek formatta enerjiye dönüştürülmesi için gerekli fizyolojik bir süreçtir.
Yiyeceklerin sindirim yolculuğu ağızda başlar, midede devam eder ve atıkların anüs yoluyla atılmasıyla sona erer. Besinlerden alınan yapı taşlarının vücuttaki yolculuğu ise devam eder. Bu yolculukların farklı aşamalarında sindirim kanalı, karaciğer, safra kesesi, pankreas gibi farklı organlar, kas sistemleri ve enzimler görev alır.
Hindistan’ın kadim sağlık bilgeliği Ayurveda’ya göre midenin iç ortam ısısı, sindirim sürecinin fizyolojik ve patolojik işleyişi için büyük önem taşımaktadır. Antik kaynaklara göre, mide ısısı metaforik olarak güneş enerjisinin içimizdeki eş değeridir ve yaşamın sürdürülmesi için gereklidir.
Antik tıp sistemi Ayurveda’nın kurucusu sayılan hekim ve filozof Acharya Charaka, yaklaşık 2.200 yıl önce mide ısısı ve sağlıklı yaşam arasındaki ilişki hakkında şunları söylemiş:
“Mide ve içindeki ısının dengesi sağlıklı bir yaşamın anahtarıdır. Bu ısıyı korumayı bilen kişi uzun ve mutlu bir yaşam sürer. Midedeki ısı dengesi bozulduğunda kişi besinlerden yaralanamaz, çeşitli hastalıklar baş gösterir, tamamen söndüğünde ise kişi yaşamını yitirir” (Cha.Chi.15/4).
Charaka, mide ısısı dengesini şu etkenlere bağlı olarak bozabileceğini vurgular:
“Dikkatsiz beslenme, yanlış besinler, susuzluk, uykusuzluk, soğuk, stres, duygusal faktörler ve hareketsizlik.”
Mide ısısının önemine dair 22 asır önce ortaya atılan ve modern tıp anlayışıyla uyumlu görünen bu görüş, bugün bilim çevrelerinde şaşkınlık ve ilgiyle karşılanıyor. Örneğin modern tıp, düzensiz beslenme ve kötü sindirimin bağışıklık sistemini zayıflatarak hastalıkları tetikleyebileceğini göstermektedir.
Kalori alımı, porsiyon büyüklüğü, besin piramidi ya da beden kitle endeksi gibi noktalara odaklanan Batılı bakış açısıyla Ayurvedik sindirim konseptini anlamak kolay olmayabilir.
Acharya Charaka ve diğer Ayurveda hekimleri kalori, karbonhidrat, protein ve vitamin gibi modern kavramları bilmiyorlardı. Ancak, besinlerin sindirim kanalında ayrışarak bağırsaklardan kana geçtiğini ve bu yolla vücudun ihtiyaç duyduğu enerjiyi sağladığını kesinlikle biliyorlardı.
Metabolik süreç Ayurveda’nın temel kavramlarından biri olan “Agni” ile ilişkilidir. Ayurveda’ya göre mide ısısı tüm sindirim, emilim, özüştürüm ve enerjiye dönüşme süreçlerini düzenler ve bu ısıya “metabolik ateş” anlamında “Agni” adı verilir. Agni “termal enerji” olarak da bilinir. Agni’nin dönüştürdüğü enerji olmadan vücut hücreleri çalışamaz ve yaşam sürdürülemez.
Besinlerin hücrelerde metabolize edilmesi ve saflaştırılan elementlerin dokuya dönüştürülmesi süreçlerinden de Agni sorumludur. Agni ayrıca beş duyu aracılığıyla algılanan verilerin sindirilmesini düzenler, bilinç düzleminde bunları bilgiye çevirir ve bellekte depolar.
Yeme, içme, solunum ya da deri yoluyla alınan herhangi bir madde enerjiye dönüştürülmeden önce bir dizi fiziksel ve kimyasal değişime uğrar. Ayurveda bu süreçler sonucunda ortaya çıkan toksijenik atıkların düzenli olarak vücuttan atılması konusuna özel vurgu yapar.
Ancak Agni işlevini yerine getiremez ve bu nedenle sindirim ve asimilasyon tam olarak gerçekleşemezse, sindirilmemiş metabolik atıklar kısmen fiziksel sistemde kalır. Bu metabolik atıklar daha çok karın, bel ve basen bölgesinde, eklemlerde ve kişinin bünye tipine göre değişik formlarda depolanır.
Dışkı, idrar, solunum ve deri yoluyla düzenli olarak boşaltılamayan atıkların ve patojenlerin biriktiği organlarda doku ve hücre sağlığı bozulur, ağrı, iltihaplanma ve hareket kısıtlılığı ortaya çıkabilir. Atıklar dokularımıza zarar vermesin diye organizma onları yağ hücrelerinde hapseder, bu da karın ve bel bölgesinde (yakından tanıdığımız) yağlanmaya yol açar.
Yakıtın kalitesi nasıl ateşin kalitesini belirliyorsa, gıdanın kalitesi de sindirim ateşinin kalitesini belirler. Taze, temiz, yerel, mevsimsel ve şiddet içermeyen gıda alımı sindirim ateşinin kalitesini artırır ve sağlığın dengede kalmasına yardımcı olur.
Sindirimi iyileştirmek için bünye tipinize uygun yiyecekleri seçmek, bol çiğnemek, yavaş yemek, akşamları hazmı kolay yemekler yemek, öğünler arasında en az 4 saat ara bırakmak ve “moda diyetlerden” kaçınmak önemlidir.
Bir yandan mide sıcaklığını dengelemeye çalışırken, diğer yandan soğuk/buzlu içeceklerle ısıyı düşürmek bir çelişkidir. Özellikle yemeklerle birlikte tüketilen soğuk içecekler, ateşe su dökmek gibi sindirim ateşi üzerinde söndürücü bir etki yaratabilir.
Bir sağlık bilgeliği olarak Ayurveda sadece mide ısısının önemine değil, gıdaların nasıl yetiştirildiği, nasıl hazırlandığı ve nasıl tüketildiği gibi etkenlerle de ilgilenir. Şiddet içeren gıdaların içsel strese yol açacağından dengeleyici, koruyucu ve besleyici olamayacağı vurgulanır.
Besinlerin elden geldiğince doğal tohumla, hormonsuz ve doğal gübreyle yetiştirilmiş olması, sofrada birlikte tüketilen gıdaların ise birbiriyle uyumlu olması önemlidir.
Et tüketimi temelde önerilmez, ancak Ayurvedik beslenme uzmanı bireyin yaşam stiline, sindirim gücüne, güncel sağlık durumuna ve tüketim miktarına bağlı olarak sınırlı tüketime izin verebilir.
Bir hayvanı kesip yemek kadar gen manipülasyonu ve tarımsal uygulamalar yoluyla gıdayı hızlı büyümeye zorlamak da şiddet sayılmaktadır. Ayurveda şiddet içeren gıdaların insanın ruh sağlığı üzerinde olumsuz etkileri olacağını savunmaktadır
Doğru seçilmiş yiyeceklerin tam olarak sindirilmesi, fiziksel olduğu kadar ruhsal sağlık üzerinde de dengeleyici bir etkiye sahiptir. Örneğin, odaklanmaya, belleği iyileştirmeye ve duygusal dengeyi kurmaya yardımcı olur. Böylelikle stres ve kaygı azaltılarak birey daha uyumlu hale gelir, daha iyi uyur ve zihinsel etkinliklerde daha enerjik hisseder.
Binlerce yıllık bilgi birikimiyle insanlığa rehberlik eden Ayurveda, “yüzü ve sinir sistemi olan canlıların insanlar için doğru besin olmadığını” belirtir. Doğru besini seçmek, doğru hazırlamak ve son olarak doğayla uyumlu bir beslenme rutini oluşturmak her bireyin kendi akli sorumluluğundadır.
Et yemek herkesin kendi seçimidir, kimseyi yargılamak doğru olmaz. Ancak, 3 ay boyunca et yememenin sağlık açısından bazı yararları olabileceğini, dileyen herkesin bu testi yapabileceğini belirtmek isterim. Bu konuda araştırma yapmak ve beslenme uzmanıyla konuşmak önemlidir.
halilocakli@yahoo.com