Bundan 32 yıl önce, tam olarak 19 Ağustos 1991’de Sovyetler Birliği’nde, bazı yönlerden Türkiye’deki 15 Temmuz’a benzer bir darbe girişimi yaşandı.
Dönemin Sovyet lideri Mihail Gorbaçov yaz tatili için Kırım’da bulunurken, aralarında Devlet Başkanı Yardımcısı Gennadiy Yanayev’le Başbakan, Savunma ve İçişleri bakanlarıyla KGB Başkanı’nın da aralarında bulunduğu sekiz kişilik bir komite iktidara el koyduğunu açıkladı. Darbecilere göre Gorbaçov’un izlediği siyaset ülkeyi parçalanmaya götürüyordu.
Kendilerine “Devlet Olağanüstü Durum Komitesi” adını veren darbecilerin ilk kararlarından biri gece sokağa çıkma yasağı ilan etmek oldu ancak bu yasağı uygulatamadı. Moskovalılar, neden tanklarla başkent sokaklarına indiklerini bilmeyen genç askerlerle hatıra fotoğrafları çektiriyor, tankların üzerine çıkıyordu. 19 Ağustos öğle saatlerinde darbeciler bir basın toplantısı düzenledi ama gariplikler devam ediyordu. Darbeciler kararsız, ne yapacağını bilmez görünüyor, Yanayev’in gazeteciler karşısında konuşurken elleri titriyordu.
O dönemde Gorbaçov’un en büyük muhalifi olan Boris Yeltsin fırsatı kaçırmadı ve Beyaz Ev olarak bilinen parlamento binasının önünde bir tankın üzerine çıkarak halka darbeye direnme çağrısı yaptı.
Çağrı karşılıksız kalmadı, belki yüz binlerce kişi değil ama on binlerce kişi Yeltsin’in çağrısıyla darbeye direnişin merkezi haline gelen Beyaz Ev önünde toplanmaya başladı. Sokağa çıkmaya yasağına rağmen binlerce kişi 19 Ağustos gecesini orada geçirdi. Tıpkı Türkiye’de olduğu gibi tankların önüne dikilen, yatanlar da vardı.
O günlerden ilginç bir not: Malum, eski darbelerde TRT’de hep Hasan Mutlucan çıkardı. Sovyet TV’si ise darbe günlerinde sık sık ekrana “Kuğu Gölü” balesini getirdi…
O sıralarda Moskova’da garip bir hava vardı, güçlü olan orduyu elinde tutan darbeciler değil de halkı yanına çeken Yeltsin’di. Cunta çatırdamaya, bazı birlikler Yeltsin’i desteklemeye başladı.
21 Ağustos günü, darbe girişiminin üzerinden sadece iki buçuk gün sonra iktidarı ele geçirme girişimi başarısızlıkla sonuçlandı. Aynı gece Gorbaçov Kırım’dan döndü.
Ama Gorbaçov bambaşka bir Moskova’ya dönmüştü. Darbe girişimini savuşturan harekete liderlik eden Yeltsin halkın gözünde kahramana dönüşmüştü. Resmi iktidar Gorbaçov’da, fiili iktidar ise Yeltsin’deydi.
İronik biçimde, bir grup Kremlin “şahini”nin Sovyetler Birliği’ni dağılmaktan kurtarma gerekçesiyle kalkıştığı darbe tam da o sonuca yol açtı. Darbeden birkaç ay sonra Yeltsin, Ukrayna ve Beyaz Rusya liderleriyle Bağımsız Devletler Topluluğu’nu kurdu, böylece Sovyetler Birliği parçalandı, ülkeyi oluşturan 15 cumhuriyet 15 bağımsız devlete dönüştü. Elinde hiçbir güç kalmayan Gorbaçov aralık ayı sonlarında istifa etti.