Sovyetler Birliği’nin son döneminden başlayarak Rusya’da 1990’lı yıllara damgasını vuran Boris Yeltsin’in ölümünün üzerinden 16 yıl geçti.
1991 yılında dönemin lideri Mihail Gorbaçov’a karşı düzenlenen darbe girişimini, tankın üzerine çıkarak başlattığı direnişle boşa çıkaran Yeltsin, kısa sürede “halk kahramanı”na dönüştü. Aynı yılın sonunda Ukrayna ve Beyaz Rusya (Belarus) liderleriyle birlikte Sovyetlere noktayı koyan Yeltsin, devlet başkanlığı koltuğuna oturdu.
Aslında bir taşra politikacısı olan Yeltsin piyasaya ekonomisine geçiş sürecinde Rusya’nın tarihteki en kaotik dönemlerinden birinde liderlik yapmaya çalıştı. Ancak “halk kahramanı” kısa süre süre halktan koptu ve ülkeyi “sırça köşk”ten yönetir oldu. Belki de omuzlarındaki ağır sorumluluğun-ya da sorumsuzluğun-etkisiyle giderek daha fazla içki içmeye başladı ve gerçeklerden iyice uzaklaştı.
Sıradan Rus vatandaşı için su gibi votka içmesi belki sorun değildi ama yurt dışı gezilerinde de kamuoyu önüne sarhoş çıkması, örneğin Almanya ziyareti sırasında orkestra şefinin elinden batonu kaparak orkestrayı yönetmeye kalması, kimi zaman zorlukla yürümesi, kimi zaman resmi görüşmelerde söyledikleriyle muhatabını kahkahaya boğması, kimi zaman da herkesin içinde sekreterini gıdıklaması Rusya’nın itibarına zarar vermeye başladı.
Sağlık sorunlarıyla geçen yılların ardından görev süresinin dolmasına kısa süre kala yerini Vladimir Putin’e bıraktı ve bir devir kapandı. Rusya’nın zenginliklerinin yağmalanmasını engelleyememek ve on binlerce sivilin öldüğü Rus-Çeçen savaşını başlatmak sırtındaki kamburlardı. 23 Nisan 2007’de hayatını kaybetti ve Moskova’da Nazım Hikmet’in çok yakına gömüldü.
Videoda Yeltsin döneminden ilginç anlar yer alıyor: