Kader kelimesini küçük yaşlardan bu yana çokça duymuşuzdur. Karma kelimesi ise birçoğumuz için belki son on yıldır duyduğumuz bir kelimedir.
İçinde bulunduğum Vedik astroloji eğitimim nedeniyle çokça karıştırılan bu iki kelimeyi, ikisinin arasındaki farkın özünü iyice anlayabilmek adına detaylıca inceledik.
Çünkü ikisi de hem birbiri ile karıştırılıyor hem de gerçekten biraz kafa karıştırıyor. Hadi bunları biraz sadeleştirerek açalım.
Öncelikle belirtmek isterim ki Vedik astrolojide tıpkı Yoga, Ayurveda gibi Veda sisteminin bir parçasıdır. Alt bilim dalı gibi düşünülebilir.
Vedik astroloji “Karma” ve “Dharma”mızı anlatan iki temel sistem üzerine kuruludur diyebiliriz.
Önce “Karma”ya değinecek olursak, Veda öğretilerine göre bizler evrensel bir düzenin parçalarıyız ve bu düzene bağlı olarak yaşarız. Her şey enerji frekanslarından oluşur ve yaptığımız her eylem ile bu zaman düzleminde başka bir eylemi harekete geçiririz.
Bunu en bilinen örneği ile anlatacak olursak, bir göle bir taşı bıraktığımızı düşünelim, taşı suya bırakmak bireyin eylemidir. Taşın suya dokunduğu anda yaydığı dalgalar ise eylemin etkileridir.
Karma kelime anlamıyla da eylem demektir. Hayat yolculuğumuzu hangi eylemler içerisinde yapacağımızı anlatır. Karma evrensel bir yasa olarak işler. Bu yasa içerisinde ne ekersen onu biçersin kuralını işletir. Bu kural asla şaşmaz.
“Dharma” ise bu hayata gelmemizde ki ana sebeptir ki bu sebeple bu hayatta “Dharma”mız ölçüsünde hareket edebiliriz. Kısaca “Dharma” için bir anlamda kişisel yolculuğumuzdaki yol planımızdır denilebilir. “Karma” ise “Dharma”mızı yaşarken hangi eylemlerden geçeceğimizi gösteren alanlarımızdır.
O yüzden de yeni karmalar yaratmamak adına eylemlerimize dikkat edebilmeliyiz.
Hintlerin bu bağlamda çok özlü bir cümlesi vardır: “Dharma sizi bulur, karmayı siz yaratırsınız”
Hint felsefesinde “Dharma” kelimesi aslında kader kelimesi ile paralellik gösterir. İslam dininde “külli irade” diye ifade edilendir.
Bu yaşamımızı bir okul gibi ifade edecek olursak. “Dharma” okulun adıdır. Okula başlayınca diyelim ki ikinci sınıfa geçtiniz ancak alttan vermeniz gereken dersleriniz kaldı. İkinci sınıfın dersleri ile birinci sınıftan kalan derslerinizi birlikte vermeniz gerekir. Alt sınıftan gelen dersleriniz sizin “Karma”larınızdır. Eğer yanlış eylemlerininiz ikinci sınıfta da devam ederse “Karma” yaratmaya devam edersiniz.
Ben kimim? Yaşam amacım nedir?
Bu sorular kendi yolculuğumuzun ana planını (Dharma) anlamımıza yardımcı olur. Bu cevapları bulabilmek kesinlikle çaba ve adanmışlık ister.
“Karma” ise bizden bağımsız değil tamamen bize bağlı gerçekleşir. “Karma”mızı düzeltebilmemiz ancak bilincimizin gelişimi ile mümkündür. Bilinç idrak edebilmek ile saflaşır. İdrak edebildiğimiz bir bilinçle, bakış açımızı doğayla dengeli hale getirir.
Elbette bu bir anda olmaz. Emek ve çabayla geliştirilebilir ve tüm deneyimlerimizin nedenini fark edebileceğimiz alanda başlar. İşte o zaman geçmişten yüklediğimiz eylemlerimizin sonuçlarını şimdiki yaşamımızda biçebiliriz. Bu yaşamda, bu bedendeki şimdinin gücünü kullanabiliriz. Yani bavulumuzda bize yük olanları bu yaşam deneyimimizde boşalma imkânımız var.
Hint felsefesi bireyin kendi yolculuğunu daha iyi bir alana taşıyabilmesi için ruhunu daha aydınlık bir alana taşıması gerektiğini söyler. Böylece bu yolculuk evrenden kopuk gerçekleşmez. Böylece gerçek doğamızla daha barışık, dengeli oluruz.
Yine aynı felsefe bunları yapabilmenin en muazzam ve kolay yolunun yoga, meditasyon ve nefes çalışmaları ile mümkün olabileceğini öğretir, anlatır.
Hepimiz tekâmül üzerine kurulmuş bu hayatı öğrenmek ve karmalarımızı hafiflete hafiflete aydınlanmaya giden yolu bulmak üzere buradayız.
Düştüğümüz bu alandan yükselmeyi araştırıyoruz.
Ve anlayabilmeliyiz ki bizi yoran yüklerimiz değil onları taşıma şeklimizdir.
Namaste…