Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Kuveyt ve Umman’ın başını çektiği petrol zengini Körfez ülkeleri, “ihtiyati tedbir” gerekçesiyle -mayıstan itibaren ve 2023’ün sonuna dek- günlük petrol üretimini kısma kararı aldı. Bu karara Rusya ve Orta Asya’dan Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü (KGAÖ) müttefiki Kazakistan’ın yanı sıra Orta Doğu’dan Irak, Afrika’dan Cezayir ve Gabon katıldı. Böylece, küresel piyasalarda günlük 1 milyon 100 bin varillik bir üretim kesintisi söz konusu olacak.
Peki, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un 28 Şubat 2023 tarihli Bakü zirvesinde -bir kez daha- “stratejik ortak” olarak tanımladığı Azerbaycan, her ne kadar bu üretim kesintilerinin “gönüllü” olduğu belirtilse de, OPEC+ ülkelerinin çoğunun almış olduğu bu karara katılmadı. Avrupa Birliği’nin (AB) Rus enerjisine “alternatif” olarak Azeri enerjisini öne çıkarma hevesinin, bu sessizlik üzerinde bir “manevi” etkisi mi var? Biraz daha geniş bir perspektiften bakarsak, Azeri hükümetinin Batı-Moskova çekişmesindeki konumu, en azından gündemdeki enerji politikaları bağlamında, tam olarak neresi?
Bakü merkezli Hazar Petrol Araştırmaları Merkezi Başkanı İlham Şaban’a sorduk.
‘İlan edilmedi’
Azerbaycan’ın resmen olmasa da fiilen petrol üretimini azalttığına dikkat çekerek sözlerine başlayan Şaban, “Azerbaycan’da üretim zaten her ay 100 bin ton azaltılmaktadır. Örneğin geçen sene, 2021’le karşılaştırıldığında, en az 2 milyon tonluk bir üretim düşüşü olmuştur. 2010’da, petrolün pik üretimine ulaştığımızda, yılda 51 milyon ton petrol üretmekteydik, şimdiyse 32 milyon ton petrol üretmekteyiz. Buna göre, ülkemizin 2023’teki petrol üretimi bir milyon ton daha düşürülecektir” dedi.
Şaban, Bakü hükümetinin “resmi” sessizliğine dair ise, “Neticede bu durumu hem OPEC+ hem Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) biliyor… Bence, öncelikle Batılı ülkeler ve bir bütün olarak da dünya, petrol fiyatlarının pahalı olmasından mağdur olduğundan, Azerbaycan Enerji Bakanlığı mantıklı ve doğru bir adım atarak bunu açıkça ilan etmemiştir” değerlendirmesinde bulundu.
‘Alternatif olamaz’
Azeri enerji sektörünün, Rus petrol ve doğal gazından tamamen vazgeçme arzusundaki AB’nin artan talebini karşılama kapasitesine ilişkin olarak da Şaban, şunları söyledi:
“Avrupa pazarlarında satacağımız enerji -eğer AB, Rus enerjisini reddederse- tabii ki Rusya’nınkinden daha fazla olacaktır ancak Rusya’nın 2021’deki akış hacmine ulaşmamız kesinlikle mümkün değildir. Bir defa, Azeri gazını Avrupa’ya ulaştıran Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı’na (TANAP) bağlı Trans Adriyatik Boru Hattı’nın (TAP) mevcut kapasitesi 12 milyar metreküpken, Rusya’nın AB ülkelerine yalnızca Türkiye üzerinden ihraç ettiği gaz 16 milyar metreküptür!”
‘Parçalanan Kiev’
Son olarak, gittikçe keskinleşen Batı-Moskova saflaşmasının Bakü üzerindeki etkisine değinen Şaban, “Rusya’yla ticari hacmimiz 2-3 milyar dolar arasındadır. Orta Asya ve Kafkas ülkeleri -endüstri ve pazar olarak- büyük ölçüde Rus ekonomisine bağımlıdır. Ancak bizim bu bağımlılığımız, ülkemizdeki İngiltere ve AB yatırımları da çok olduğundan, bu kadar kritik düzeyde değildir” şerhini düştü ve ekledi:
“Bununla birlikte, Ermenistan’a bir kere bile ‘işgalci’ demiş midir İngiltere ve AB? İşgal edilen topraklarımızın iadesi için bir talepte bulunmuş mudur? Aksine, sözde Dağlık Karabağ’ı bize karşı kullanmak istemiştir. Yaptırımlara gelirsek… Acaba eski Sovyet ülkelerinden hangisi bu yaptırımlara katılabilmiştir? Rusya’yla savaşabilecek tek bir ülke var mıdır? Evet, NATO’nun desteklediği Ukrayna vardır. Her gün ölen ve parçalanan Ukrayna! O hâlde biz neden kendimizi mahvedelim ki?”