Yıldızımız Güneş’in çevresinde bundan 4,5 milyar yıl önce on beş, yirmi tane gezegen döndüğü tahmin ediliyor.
Sonra bunlar birbirleriyle çarpışarak sayıyı azalttı. Dünya da şimdi Theia adı verilen bir gezegenle çarpıştı ve uydumuz Ay oluştu. Güneş Sistemi’nde şu anda sekiz tane gezegen var. Merkür, Venüs, Dünya, Mars, Jüpiter, Satürn, Uranüs, Neptün. Plüton’a ne oldu diyenler beklesin, anlatacağım. Bu arada cüce sözcüğü hiç hoşuma gitmiyor, mini gezegen denebilirdi ki ben tanımı öyle kullanacağım.
2006 yılına kadar resmi olarak dokuz tane gök cismi gezegen olarak tanımlanmıştı. Ha bir de “onuncu gezegen var” diyenler çıktı, o başka. Yadsımıyorum, bugün hâlâ aranıyor ve varlığına ilişkin kanıtlar da bulundu. Ama bu yazıdaki konumuz o değil.
Peki 2006 yılında ne oldu? Uluslararası Astronomi Birliği (IAU) o yıl toplandı. Hararetli tartışmalar yapıldı çünkü bazı gök bilimciler Plüton’un gezegen tanımından çıkarılmasını istiyordu. Plüton olsa olsa mini (cüce) gezegen olabilirdi. İyi de ne olmuştu ki Plüton birden mini yapılıvermişti.
2005 yılında Eris adı verilen bir gök cismi/gök taşı keşfedilmişti. Plüton’dan büyüktü Eris. Yani eğer Plüton gezegen ise o da gezegen tanımına sokulmalıydı. Ancak iş Eris ile kalmıyordu. Ta 1801 yılında Ceres, 1807 yılında Vesta adı verilen gök cisimleri keşfedilmişti. Ya bunların tümüne gezegen denecekti ya da yeni bir kategori yaratılmalıydı.
İşte 2006 yılındaki toplantının ateşli tartışmaları bu yüzdendi. Hiçbir toplantısı kamuoyunda dikkat çekmeyen IAU’nun o yılki toplantısı toplumların büyük ilgisini çekmiş ve birçok gösteri düzenlenmişti hatta. Gösterilerin nedeni Plüton’a sahip çıkmak içindi.
İnsanlar 76 yıldır (Plüton 1930 yılında keşfedilmişti) gezegen olarak bildikleri, öğrendikleri Plüton’u gözden çıkarmaya yanaşmıyordu. Ama doğal ki bu görüşlerin bilimsel bir değeri yoktu, tamamen duygularla ilgiliydi. IAU sonunda şöyle bir karar aldı: Bir gezegenler var bir de mini gezegenler. Gezegenler işte o bildiğimiz sekiz tanesi. Diğerleri ise mini gezegen olabilir. IAU bir de gezegen tanımı yaptı o yıl. O yıla kadar böyle bir tanım yoktu. Buna göre bir gök cisminin gezegen olarak tanımlanabilmesi için tabii ki Güneş’in çevresinde dönmesi gerekiyordu. Sonra küre biçiminde olması gerekiyordu. Yörüngesindeki diğer cisimleri temizlemiş olması gerekiyordu. Bu da ondan başka aynı yörüngede bir gök cisminin olmaması gerekiyor demekti. Ve başka bir gök cisminin uydusu da olmaması gerekiyordu. Plüton bu tanımların tümüne uymuyordu.
IAU bu yüzden beş tane mini gezegen belirledi. Bunlar Ceres, Plüton, Eris, Haumea, Makemake idi. Plüton küme düşmüştü. Plüton’un geçmişi de zaten pek parlak değildi. Keşfedildiğinde Merkür’den büyük olduğu düşünülüyordu. Ancak yaklaşık elli yıl sonra 1978’de uydusu Charon keşfedilince kütlesi de ölçülebildi ve anlaşıldı ki Merkür’den küçüktü. Ancak yine de kimsenin aklına onu başka bir kategoriye sokmak gelmemişti, o yine dokuzuncu gezegenimizdi. Hem de “en minik en tatlı olur” versiyonuyla…
Bu arada başka yüzlerce gök cismi de keşfedilmişti. Bilhassa 1990’lı yıllardan sonra. Onlar da yeni yaratılan mini gezegen tanımına sokuluverdi ve “sorun çözülmüş oldu”.
Plüton’un mini gezegen olarak kabul edilmesinden sonra Uluslararası Astronomi Birliği değil ama birtakım kuruluşlar başka gök cisimlerini de mini gezegen diye tanımladı. Örneğin JPL/NASA 2016’da yaptığı gözlemlerden sonra Gonggong’u mini gezegen olarak niteledi. Güneybatı Araştırma Enstitüsü’nden Simon Porter Plüton, Eris, Haumea, Makemake, Gonggong, Quaoar, Sedna ve Orcus’u kastederek “Neptün ötesi mini gezegenler”den söz etti. Kuiper Kuşağı’nda böyle mini gezegenlerden çok sayıda olabileceğini düşünüyor gök bilimciler.
Kuiper Kuşağı Neptün’ün ötesinde Güneş’ten 4,5 ile 7,5 milyar kilometre uzakta bulunan bir göktaşı kuşağı. Plüton’un yörüngesinin bir kısmı da bu kuşağın içinde kalmakta. Evet doğru anladınız, Plüton aslında bir Kuiper Kuşağı gök cismi. Plüton’un yörüngesi Güneş’e en yakın 4,4 milyar, en uzak 7,3 milyar km. uzakta. Yani yörüngesi tam bir daire değil elips biçiminde ve Güneş’i ortalamıyor.
Mini gezegen arayışları hız kesmeden sürdü ve yeni gezegenler tabii mini olanları bulundu. 18 Haziran 2002’de keşfedilen 2002 MS4 ile 22 Eylül 2004’te keşfedilen Salacia örneğin.
“Uluslararası Astronomi Birliği adına, Küçük Gezegen Merkezi, Minor Planet Sirkülerlerinde her yıl binlerce yeni numaralandırılmış küçük gezegen yayınlamaktadır. Haziran 2024 itibarıyla, toplamda 1.367.486 adet gözlemlenen cisimden 669.991* tanesi numaralandırılmış küçük gezegenlerdir, geri kalanlar numarasız küçük gezegenler ve kuyruklu yıldızlardır.”1
“Vera C. Rubin Gözlemevi (LSST) tarafından yapılan ankete göre, önümüzdeki on yıl içinde beş milyon küçük gezegenin daha keşfedilmesi beklenmektedir. Bu durum mevcut rakamların on kat artış göstermesi anlamına gelmektedir. Çapı on kilometrenin üzerinde olan tüm ana kuşak asteroitleri zaten keşfedilmiş olsa da, Jüpiter’in yörüngesinde on trilyon tane bir metre veya daha büyük asteroit olduğu tahmin edilmektedir. Ayrıca, Kuiper Kuşağı’nda muhtemelen yüzlercesi mini gezegen olan bir trilyondan fazla küçük gezegen bulunmaktadır.”1
Retçiler ne diyor?
IAU’nun mini gezegenleri tanımlamasından sonra sorunun çözüldüğünü söyledim ama bu tamamen doğru değil. NASA tanımı kabul etti ama bazı gök bilimciler halen bu tanıma karşı çıkıyor ve Plüton’u gezegen olarak tanımlıyor. Örneğin NASA’nın Plüton görevinin yöneticisi Alan Stern. Ona göre IAU’nun hem mini gezegeni tanımlamadaki kriterleri hem de diğer çeşit gezegen olmayan cisimlerin kriterleri aynıydı. Stern’e göre tanımlamada iç karakteristik özelliklerin kullanımındansa yörüngesel karakteristikler kullanılmalıydı.
Evet mini gezegenler hakkındaki en kısa öykü bu. Astronomik birçok bilgi de var ama ben anlayamadım. Yine de merak edenler örneğin Google’da bulabilir. Plüton gezegen tanımını değiştirdi yani, şimdi bir gezegenler var bir de mini gezegenler. Bakalım daha neler göreceğiz…
Herkese keyifli günler
Fotoğraf: Eris ve solunda uydusu Dysnomia.