Pazartesi, 22 Eyl 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Serbest Kürsü

65 yaş son dönemeç mi?

Adil Gürkan
Son güncelleme: 24 Ağustos 2025 11:27
Adil Gürkan
Paylaş
Paylaş

65 yaşında elde edilen bir küresel başarının öyküsü…

Değerli okur dostların izni ile bu kez 4 yıl önce kaleme almış olduğum bir yazımı sunayım.

65 yaş, vitesi boşa alma zamanı mıdır?

Artık ‘ öteki tarafa’ hazırlanmanın sırası gelmiş midir?

İnsanın her şeyden elini ayağını çekip, kendisini pasif bir emekliliğin kollarına bırakması gereken bir derlenip toparlanma dönemi midir?

‘Evet’ cevabını verenler bu yazıyı mutlaka okumalılar.

Zira 65 yaş, eğer heyecan, merak, kendine saygı ve güven bitmemişse, herkesi şaşırtacak bir başlangıcın ilk adımını attığınız bir yaş olabilir.

Şimdi size, bir Amerikalıyı ve onun 65 yaşında ateşlediği muhteşem bir patlamayı anlatacağım. Umarım bu 65 yaşındaki savaşçıdan ilham alırsınız.

Harland David Sanders 1952’de 65 yaşına girmişti. O yaşa gelenler genellikle daha yavaş bir hayata doğru yöneliyor ve emeklilik için hazırlanıyorlardı.

Albay Sanders tam 65 yaşında Kentucky Fried Chicken işini başlattı.

Eğer, Sanders da günümüzde birçoklarının inandığı üzere, “ Gelecek gençlere aittir” diyerek bir kenara çekilmiş olsaydı, bugün bu lezzet olmayacaktı.

KFC bugün dünyanın en tanınmış markalarından birisidir. Albay ise, günümüzde “franchising” olarak bilinen iş modelinin öncüsüdür.

Albay Sanders’in gençlik yılları

İndiana’da bir çiftlikte doğdu. 1906 yılında Amerikan ordusuna katıldı ve Küba’ya gönderildi. Bu arada bir bilgi notu: Albay rütbesi ordudaki konumunu ifade etmiyor. Bu rütbe kendisine iki kez verildi. Birincisi Kentucky Valisi Ruby Laffoon tarafından 1935 yılında ve ikincisi ise Vali Lawrence Wetherby tarafından 1950 yılında.

Sanders çok yoksul bir çocukluk ve gençlik yaşadı. Ailesi varlıklı değildi. Bu nedenle çok genç yaşta kendi ayakları üzerinde durmaya zorlandı.

Babası öldüğünde altı yaşındaydı.

Annesinin çalışmak zorunda olması Harland’ı o yaşta yemek yapmayı öğrenmek zorunda bıraktı. Kardeşlerine bakabilmek için küçük yaşta mutfağa geçti ve onlar için yemekler yapmaya başladı.

10 yaşına geldiğinde bir çiftlikte işe başladı.

Bunun yanında birkaç farklı işe girip çıktı.

Yaptığı işler arasında, at arabalarını boyamak, sigorta satıcılığı, demiryolları itfaiyesi, tramvay biletçiliği vardı. Demirci ustasına yardımcılık yaptı.

Trenlerde küllükleri temizledi. Ohio Nehri’nde feribot sürdü. Oto lastikleri satışında çalıştı. Hamile kadınlara doğum sonrasında bebek bakıcılığını denedi.

Bir benzin istasyonunda yöneticilik yaptı. Colombus İndiana Ticaret Odasında katiplik yaptığı işler arasındaydı.

Bütün bunların arasında eğitimine de zaman ayırdı.

LaSalle Extension Üniversitesinde aldığı hukuk eğitimi ile avukatlık diploması aldı. Arkansas Little Rock Barış için Adalet Mahkemelerinde üç yıllık staj yaptı.

Bir gün bir müşterisi ile yumruk yumruğa kavga etti. Tahmin edeceğiniz üzere hukuk kariyeri o gün bitti.

Nihayet Fried Chicken macerası

1930 yılında Shell Petrol Şirketinden franchising aldı.

Bu dönemde işi petrol ve gaz satışı idi. Durgunluk yılları idi ve para kazanmak çok zorlaşmıştı. Satışları yükseltmek için tavuk, biftek, jambon ve birkaç lezzetli yiyecek daha satmaya başladı.

Bu meyanda, Sanders’ın ilk restoranı istasyonun önüne attığı bir masa ve birkaç sandalyeydi. Buradan kazandığı para ve deneyim ile ilk gerçek lokantasını açtı- Sander’s Cafe. İstasyonun önündeki caddede, hemen karşı kaldırımına açmıştı.

İlk başta kızarmış tavuk işine girmedi.

Pişirme işini çok zahmetli ve uzun buluyordu.

Bir gün 11 çeşit baharat ve ottan oluşan efsane tarifi oluşturdu.

Daha sonra, kızartma işlemini hızlandırmak için icat ettiği basınçlı pişiricide tavuk kızartmaya başladı.

Ama basınçlı pişiriciler sık sık patlıyordu ve bu nedenle epeyce sıkıntı yaşadı.

Müşteriler için savaşmak zorunda kaldı.

Sanders pazar payı için çok agresif yöntemler uyguluyordu.

Restoranına ve istasyona müşteri çekebilmek için çevredeki rakipler ile kavga etmekten çekinmiyordu. Sonunda komşu rakiplerinden birisi ile başı derde girdi.

İstasyonun ve restoranın tanınması için kilometrelerce geniş bir alanda, boş duvarlara reklam yazıları yazıyordu.

Rakiplerinden birisi olan Matt Stewart da yakınlarda bir Standart Oil istasyonu işletiyordu. Sanders’in reklam yazılarının üstüne kendi reklamlarını boyamaya başladı.

Sanders sabırlı davrandı.

Shell şirketinden iki yönetici ile birlikte Steward’ı ziyarete gitti. Tartışma kavgaya dönüştü ve Stewart Shell yöneticisi Robert Gibson’u vurarak öldürdü.

Sanders da silahını çıkardı ve Stewart’ı omzundan yaraladı. Stewart cinayetten hüküm giydi ve Sanders ise beraat etti.

Ve Kentucky Fried Chicken başladı

Sanders bu iş değiştirmeler sonunda 1940 yılında, Ashewille Kuzey Carolina’da bir motel işletmeye başladı. Hemen yanında 140 kişilik bir restoran açtı. İkinci Dünya Savaşı’ndaki yakıt kısıtlamaları nedeniyle motel ve restoranın işleri kötü gitmeye başladı. Bir gün oturdu ve hem efsane tarifi yarattı hem de basınçlı pişiriciyi tasarladı.

Derken, bir kez daha sorun yaşadı. The Sanders Court & Cafe oldukça popüler hale gelmişti.

Kentucky Corbin kasabasından Florida’ya seyahat eden yolcuların çok ilgi duyduğu bir mekandı. Ama 1950’lerin başında Kentucky- Florida arasında bir otoyol inşa edildi ve bu yol Corbin kasabasının çok uzağından geçiyordu.

Restoranı satmak zorunda kaldı. Emeklilik için başvurdu ve aylık 105 dolarlık bir sosyal ödeme ile geçinmeye başladı.

1952 yılında son şansını denemeye karar verdi. Bütün ülkeyi dolaşmaya başladı. Gittiği her kentte restoranlara o efsane tavuk kızartmasını pişirmeye ve franchising vermeye başladı.

Ziyaret ettiği restoranların sahipleri bu ilginç kıyafetli adama gülmeden duramıyordu. Kolalı beyaz gömlek, siyah kravat, beyaz ceket ve pantolon..

Arşivlerde Albay’ın ve Dave Thomas’ın, bu, marka ile bütünleşmiş kıyafetler içinde fotoğrafları mevcuttur.

Do Drop Inn’de başarı

Bu seyahatlerinden birisinde, yakın arkadaşı Pete Harman’ı buldu. Harman Salt Lake City’nin en büyük restoranlarından birisini işletiyordu.

Albay, arkadaşını ikna etti. Do Drop Inn restoranında efsane tarifi ile pişirilmiş tavuklar satılmaya başlandı. Albay’ın satışları bir anda yüzde 75 arttı.

Nihayet o bomba isim bulundu: Kentucky Fried Chicken. İsmi bulan, Harman’ın işe aldığı ressam Don Anderson idi.

Bugün de kullanılan orijinal kovanın tasarımcısı ise Pete Harman’dı.

Kısa bir süre sonra birkaç restoran sahibi daha tavuk başında dört cent gibi muhteşem bir ücret ile franchise anlaşmalarını imzaladılar.

Albay’ın tavsiyesine karşı Dave, sekiz başarısız restoranı devraldı ve onları tersine çevirmede o kadar başarılı oldu ki, restoranları satıp, kızı Melinda Lou “Wendy” Thomas’ın adını taşıyan kendi hamburger restoranları zincirini kurmayı başardı.

Başarıya giden yol: bir arkadaş

Bu maceranın bir noktasında Albay, Dave Thomas ile tanıştı. Yola birlikte devam etmeyi kararlaştırdılar. Dave, o sıralarda, Clauss Ailesi tarafından işletilen Hobby House restoranlarında aşçı olarak çalışıyordu.

Kentucky Fried Chicken restoranlarının klasik sembolüne dönüşen titrek kırmızı beyaz çizgili tavuk kovasını geliştiren Dave Thomas idi.

Özel olarak tasarlanmış ‘ yılan’ biçimindeki hat ile müşteriye yiyecek dağıtımını modernize eden de Dave Thomas oldu.

Büyümenin zorunlu evresi küreselleşme

1964 yılına gelindiğinde, ABD, Kanada, Meksika, İngiltere ve Jamaika’da toplam KFC franchise sayısı 600’ü geçmişti.

Harland, 73 yaşına geldiğinde KFC’lerin büyük bir bölümünü 2 milyon dolar gibi, o zamana göre büyük bir bedele John Y Brown ve Jack Massey’e sattı.

Kanada’yı kendisine ayırdı. İngiltere, Florida, Utah ve Montana’yı ise daha önce satmıştı.

Bu arada, Albay’ın farklı maceralarına da değinmek gerekir.

Sanders işletmelerinin çoğunu satsa da, KFC bölgelerine seyahatlerini sürdürdü.

Bir anlamda marka elçiliğini üstlendi.

Reklam filmleri çevirdi. 1971 yılına gelindiğinde, Heublein Inc isimli alkol üreticisi ve dağıtıcısı şirket KFC’yi satın almıştı.

Bunun ardından Albay Sanders şirket hakkında ağzına geleni söylemeye başladı.

Yeni üretilen sos için, ‘ Allah’ın belası çamur’ diyordu. Ya da ‘çamur eklenmiş duvar kağıdı macunu’. Heublein’in üst düzey yöneticilerini ise ‘ bir avuç alkolik’ diye tanımlıyordu.

Orijinal tarif tavuğunun sonu

Albay, KFC’nin marka elçisi olduğu dönemde, 1968’de Kentucky Shelbyville’de eşi ile birlikte bir restoran açtılar. Adı ‘ Albay’ın Eşinin Yemek Salonu’ idi.

Heublein lokantayı kapattırmaya çalıştı. Şirket Albay ile yemekleri eleştirmeyi bırakması için bir pazarlığa tutuştu.

Sonunda 1 milyon dolara anlaştılar. Heublein restoranın başka bir isim altında açılmasına isin verdi. Yeni isim ‘ Claudia Sanders Yemek Evi’ oldu. 1970’lerde satıldı.

Albay Sanders 1980’de, eşi Claudia ise 1997’de öldü.

KFC bugün itibarıyla Girişimcilik Franchise 500 listesinde 41. sıradadır. 2020 itibarıyla dört binin üstünde işletme ile popüler bir franchise olarak yoluna devam ediyor.

***

Medya Günlüğü sosyal medya hesapları:

X

Bluesky

Facebook

Instagram

EtiketlendiEkonomi
Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanAdil Gürkan
Takip et:
1956’da Mengen Hacıahmetler Köyünde doğdu. İlköğrenimini Mengen Cumhuriyet İlkokulunda tamamladı. Darüşşafaka Liseli olmakla gurur duyar. Hacettepe Üniversitesinde turizm ve işletme eğitimi aldı. Turizm ile ilgili olarak ABD- AH & MA Eğitim Enstitüsünden otelcilik diploması vardır. 1987 yılından bu yana turizm ve otelcilik sektöründedir. Genel olarak otel zincirlerinde ve 5 yıldızlı otellerde gelişen kariyerinde Genel Müdürlük yaptı. Bu gün itibarıyla Türkiye’nin büyük bir turizm grubunda Kurumsal İletişim ve Eğitim Direktörü olarak çalışmaktadır. Mutfak, bisiklet, şiir, roman, tarih ve arkeoloji, Anadolu otları, mantarları ve orman meyveleri özel ilgi alanındadır. Yaz ve kış denize girmek, uzun mesafe bisiklet sürmek tutkusudur. Hepsinden önemlisi, insan, hayvan ve doğa sevdalısıdır. Ütopyası, savaşsız, sömürüsüz, şiddetsiz bir dünyadır. Yazılarında genellikle insanı gülümsetmeye yönelik mizah kullanır. İnsanları güldürmek iyidir…
Önceki Makale Tansiyonum neden yüksek?
Sonraki Makale Moskova’da Woody Allen sürprizi

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

ManşetSerbest Kürsü

İsrail solunun Gazze çıkmazı

Metin Duyar
22 Eylül 2025
ManşetSerbest Kürsü

Türkiye’nin kayıt dışı gerçeği

Yıldırım Aktuğan
22 Eylül 2025
EditörSerbest Kürsü

Aziz Nesin gerçekten mizah ustası mıydı?

Alper Eliçin
21 Eylül 2025
Serbest Kürsü

Gelecekte bireysel saygınlık karneniz olacak

Adil Gürkan
21 Eylül 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?