Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin (CTP) “takvimlendirilmiş, ucu kapalı, sonuç almaya odaklı ve olası başarısızlık halinde şu anda süregelen statükonun olduğu gibi kalamayacağının Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri tarafından duyurulması” mealindeki önerisi ışığında Kıbrıs müzakere sürecinin son defa federasyon; iki bölgeli iki toplumlu siyasal eşitliğe dayalı olarak başlatılması önerisi Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın dosyasında birincil olarak değilse de ikincil öneri olarak Genel Sekreter António Guteres’in masasına taşınmalıdır.
Evet bunu öneriyorum.
KKTC’nin bağımsız bir devlet ve fakat vesayet altında bir bağımsızlık değil, tam bağımsız bir devlet olması gerektiğini Sayın Tatar’dan yıllar önce ta 1980’li yılların sonundan, 1990’lı yılların başından beri savunan birisi olarak diyorum ki, Sayın Tatar ve şu andaki hükümet iki devletli çözüm konusunda kendi içlerinde bile net değil, bu önerinin altını bir türlü dolduramıyorlar.
Kafası karışık bir şekilde olanların iki devletlilik tezini uluslararası alanda hakkıyla savunmaları olası değildir, namümkündür.
Açıklamaya bakınız ve dikkatle, derinliğine düşününüz: “Eşit egemen ve uluslararası eşit statüye sahip iki devletin yan yana yaşayacağının kabul edileceği bir çözüm tek çözümdür.”
Fransa ile Almanya yan yana yaşayan iki devlettirler, bu halin kabulü için bir anlaşma ihtiyacı içerisinde değildirler, bunun gibi pek çok örnek verilebilir.
Demem o ki…
Eğer tezimiz/teziniz bağımsız bir devlet olarak varlığımızı sürdürmemiz ise bunu komşularımız ile tartışmanın hiçbir anlamı ve gereği yoktur. “Biz bağımsız bir devletiz” dersiniz ve yolunuza devam edersiniz.
Fakat durum hiç de böyle değildir.
Kendisine iki devletli çözüm konusunda “şahin” algısı yaratanlar öyle bir imaj mışş gibi yapanların, tonla Türk lirası harcanarak çimlendirilen Taksim Sahası’nda iki yıldır kramponlarla çime basıp top sektiremedikleri ve paslaşamadıkları gibi Yiğitler Yolu’nda sözel olarak da esip yağıp gürlerken bir türlü yağamadıkları gerçeği de ayna gibi hatta tokat gibi yüzümüze yansıyor.
İki devletli çözümü savunma ve kabul ettirme yolunda ne içte ne de dışta yıllardır taşı taşın üstüne koyamayan hükümet ve resmi görüşmeci bu konuda BM Genel Sekreterinin masasına iddialı oldukları iki devletlilik tezinin altını nasıl dolduracaktır?
Doldurabilecek durumda iseler, biz KKTC halkının da bunu bilmesi gerekmiyor mu?
Türk Devletleri Topluluğu’na gözlemci üye olduk ve fakat bu gözlemci üyelik sıfatının yıllardır İslam İşbirliği Topluluğu için de uhdemizde olduğunu ve bunun bize diplomatik alanda hiçbir yarar sağlamadığını hatırlatmalıyım.
En son Kazakistan’da başımıza neler geldiği malumumuzdur.
Hal ve haller böyleyken Guteres ile görüşmeye hazırlıksız ya da baştan savma hazırlık ile gitmek faydadan çok zarar da verebilir, aman dikkat.
Müzakere strateji ve donanım, ayrıca da hazırlık gerektirir.
Fotoğraf: KKTC Cumhurbaşkanlığı