Kadınlar 23. Feminist Gece Yürüyüşü için Beyoğlu Kaymakamlığının bir dizi yasak kararını uyguladığı Taksim’de Sıraselviler Caddesi’nde akşam saatlerinde buluştu, gece yürüyüşü düzenledi, çok sayıda kişi gözaltına alındı.
Buluşmada yapılan açıklamada “Bir gün İstanbul Sözleşmesi feshediliyor, öteki gün ‘Aile yılı’ ilan ediliyor. Otoriter muhafazakar rejimler, kendi ahlaklarını yasaya dönüştürmeye, hayatlarımızı daraltmaya çalışıyor. Bizleri yok etmeyi umuyorlar. Pınar Gültekin’in canavarca hisle öldürülmediğini söyleyenler, Narin’in başına ne geldiğini çözmekle uğraşmıyor, Dina’nın maruz kaldığı ırkçı şiddeti ortaya çıkarmaya tenezzül etmiyor. Özgür hayatları almadan bir yere gitmiyoruz. Ayrımcılığın, eşitsizliğin, şiddetin, sömürünün olmadığı bir dünyada ısrar ediyoruz.” denildi.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle Taksim’de düzenlenmek istenen gece yürüyüşüne karşı Beyoğlu Kaymakamlığı bir dizi yasaklama kararı almıştı. Beyoğlu’ndaki çok sayıda cadde ve sokakta araç ve yaya trafiği kısıtlandı. Taksim ve Şişhane metro istasyonları kapatıldı, Kabataş Finüküler hattı askıya alındı. Polis gün boyunca turistler ve bölgede işyerleri olan esnaf ve çalışan dışında kimseyi Taksim ve çevresine sokmadı. Akşam saatlerinde ise polis önlemleri artırıldı.
Gece yürüyüşünde ısrarcı olan kadınlar ise Cihangir Otopark civarında toplanıp Sıraselviler Caddesi üzerinde bir yürüyüş gerçekleştirdi. Binlerce kadının katıldığı yürüyüşte , “Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz”, “Jin, jiyan,azadi”, “Geceleri de, sokakları da, meydanları da terk etmiyoruz”, “Asla yalnız yürümeyeceksin”, “Kadın, yaşam, özgürlük” şeklinde sloganlar atıldı. Bazı sloganların atılmasına ise polis megafonla müdahale etti.
Yürüyüş bitiminde Arapça, Kürtçe ve Türkçe açıklama yapıldı. Ortak açıklamada, feminizm mücadelesinden söz edildi ve “Bir yandan feminist mücadele sayesinde dünya değişti. Diğer yandan kadınların eşitliği ve özgürlüğü için kat edilen onca yolun ardından, kadınlar hâlâ erkeklerden daha az eğitim alıyor, daha az iş bulabiliyor, çalıştığında daha az para kazanıyor, evde bedavaya çalışıyor, bir erkeğin isteklerine karşı geldiği için hâlâ şiddete uğruyor, öldürülebiliyor. Hem de her gün. İşte biz de her alanda, her yerde, bu yüzden mücadele ediyoruz.” denildi.
Kadınların ortak açıklamasında şu görüşlere yer verildi:
“Biz gücümüzü yüzlerce yıllık feminizm tarihinden, kadınların coğrafyaları ve kıtaları aşan ortak deneyiminden, bugün Arjantin’de her şeye rağmen sokağa çıkıp yüzbinleri bulan kadınlar ve LGBTİ+lardan, biz gücümüzü Orta Doğu’da seküler bir alternatifi mümkün kılan Kürt kadınlardan, Filistin’de, Gazze’de yasını direnişe dönüştüren ve ne olursa olsun yaşamı sürdürmeyi başaran kadınlardan, gücümüzü Suriye’de her şeye rağmen ‘bizsiz bir rejim inşa edemezsiniz’ deme cesaretini gösteren kadınlardan, gücümüzü ABD’de transfobinin iktidarına karşı yaşamını savunan translardan alıyoruz ve sesimizi onların sesine katıyoruz. Savaşla yeniden kurmakta oldukları dünyaya isyan ediyoruz.
Mücadelemizden, hayatlarımızı, dünyayı değiştirmemizden irkilenler bizlere saldırılarının dozunu her gün biraz daha artırıyor. Bu saldırıyla bir gün İstanbul Sözleşmesi feshediliyor, öteki gün ‘Aile Yılı’ ilan ediliyor. Otoriter muhafazakar rejimler, kendi ahlaklarını yasaya dönüştürmeye, hayatlarımızı daraltmaya çalışıyor. Bizleri yok etmeyi umuyorlar. Pınar Gültekin’in canavarca hisle öldürülmediğini söyleyenler, Narin’in başına ne geldiğini çözmekle uğraşmıyor, Dina’nın maruz kaldığı ırkçı şiddeti ortaya çıkarmaya tenezzül etmiyor. Tüm bu adaletsizliklere karşı itiraz edenleri, yaşamın böyle, yaşamın adaletsiz, yaşamın eşitsiz sürmemesi gerektiğini söyleyenleri susturmaya, sindirmeye, yok etmeye çalışıyor.
Erkek şiddetini önlemeyip ‘kadınlar faillere kapıyı açıyor’ diyenlere karşı, bizi bakım emeği ve yoksulluğa mahkum etmeye, eşitlik politikaları yerine aileyi güçlendirme adı altında kadınları sindirmeye karşı, homofobi ve transfobiyi norm haline getirmeye çalışanlara, seçtiklerimize kayyum atayarak irademizi yok sayanlara karşı, eylemlerimize, fikirlerimize, birlikteliğimize müdahale eden, gözdağı veren, şiddet uygulayanlara karşı yaşasın feminist mücadelemiz! Bizlerse susmuyoruz. Özgürlüğün kadınların dayanışmasıyla, yan yana direnmesiyle mümkün olduğunu feminizmden öğrendik. İstanbul’da 40 sene önce feministler ‘İsyanı var bizde haksız yüzyılların. Özlemi var bizde geniş hayatların’ diyerek sokaklara çıktı. Biz bu geniş hayatlara sahip çıkıyoruz, haksız yüzyılların hesabını soruyoruz. Patriyarkanın adını koyuyoruz, faillerini, destekçilerini işaret ediyoruz. Gisèle Pelicot’dan ilhamla, tüm dünyaya gözümüzü dikerek, kadınlara yüklenen utancı asıl sahibine, patriyarkaya iade ediyoruz. Özgür hayatları almadan bir yere gitmiyoruz. Ayrımcılığın, eşitsizliğin, şiddetin, sömürünün olmadığı bir dünyada ısrar ediyoruz.”
(BirGün)