İlke meselesi midir bilinmez ama Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin genellikle randevularına geç kalır. Söz konusu devlet başkanı olunca da, kimse bu durumdan şikâyet etmez, edemez.
Ama Bakü’de öyle olmadı.
Putin geç kalmak bir yana, Azerbaycan başkentine planlanandan birkaç saat önce indi. Bu değişikliği isteyen Rus gizli servisiydi. Eski bir ajan olan Putin de, uzun süre çalıştığı bu kurumun bu isteğini hiç sorgulamadan kabul etti.
Azerbaycan Devlet Başkanı Haydar Aliyev, kendisini pistte bekliyordu. Rus geleneklerine uygun olarak üç kere öpüştüler. Sıra marşlara geldi. Rusya milli marşı çalarken büyük olasılıkla Aliyev’in anıları canlandı. Çünkü Rus marşı aslında Sovyet marşıydı.
İkisi de, yani Putin de, Aliyev de bu marşı çocukluklarından beri çok iyi biliyordu. Sıra tören kıtasını denetlemeye geldi. Putin’in ağzından Azerbaycan Türkçesiyle “Selam asker” sözleri döküldü. Kendilerini iki ayrı limuzin bekliyordu. Birinde Rus, diğerinde Azeri bayrağı vardı. Ama Putin, Aliyev’in limuzinini tercih etti. Ne de olsa konuşacak çok şeyleri vardı.
Ertesi gün Bakü’deki Slav Üniversitesi’nde Putin’e onursal doktora unvanı verilmesiyle ilgili bir tören düzenlendi. Putin kendisini evinde hissediyordu. Çünkü konuşmasını Rusça yapıyor ve Aliyev başta herkes kendisini çok iyi anlıyordu.
Konuşması tamamlandığında kendisine verilen belgelerle Putin artık bir doktordu. Tabii bu Azerbaycan tarafının bir jestiydi. Ama Putin’in jestin altında kalma niyeti yoktu. Aliyev’e bir kâğıt uzattı. Aliyev biraz şaşırdı. Her saniyesi önceden hazırlanan programda bu yoktu. Putin’in kendisine verdiği kâğıdı meraklı gözlerle incelemeye başladı.
Ajanlığa hazırlık: Mükemmel.
Rus dili: Mükemmel.
Marksizm-Leninizm’in temelleri: Mükemmel.
Aliyev gözlerine inanamadı. Putin’in uzattığı belge, tam 51 yıl önce KGB okulundan mezun olduğunda hazırlanan bir çeşit diplomaydı. Aliyev okuldan teğmen rütbesiyle mezun olmuştu. KGB okulu Leningrad’daydı. Aliyev o kadar şaşırmıştı ki, boş bulundu ve Putin’e okulun yerini bilip bilmediğini sordu. Aslında bildiği ama o anda unuttuğu gerçeği, gülümseyen Putin’in “Ben de o okuldan mezunum, yanıtıyla hatırlayıverdi.
Öyle ya, ikisi de ‘Çekist’ti yani KGB’ci. Aralarında 25 yaş fark vardı ama ortak yönleri o kadar çoktu ki. Farklı tarihlerde aynı okulu bitirmişlerdi. İkisi de ajanlık yapmıştı. Biri Azerbaycan’da, diğeri önce Leningrad, sonra Doğu Almanya’da. Biri Azerbaycan KGB’sinin başına geçmişti, diğeri Rus KGB’sinin.
Ve yıllar sonra kaderleri Bakü’de çakışmıştı. Biri Rusya’nın devlet başkanıydı, diğeri Azerbaycan’ın. İkisini de KGB yetiştirmişti.
Evet, aralarındaki yaş farkı çoktu ama ortak yönleri de hiç az değildi. Koyu bir sohbete daldılar…
(2001)
Not: Gazeteci Cenk Başlamış’ın “Rusya’nın Sırları” kitabından alınan bu yazı Medya Günlüğü’nde daha önce yayınlanmıştır.