Cumhur Deliceırmak, Girne
Hamsi balığı Karadenizlidir.
Akdenizli balıklar da vardır.
Girneli olta balıkçılarının kamışlarına/oltalarına hangi yemi koyarsan koy hamsi takılmamıştır tarih boyunca ve takılmayacaktır da.
Her balık kendi denizinde yüzer ve her kuş kendi sesiyle öter.
İnsan kendini oldurmak ve geliştirmekle yükümlüdür ve bu kendini oldurmak meselesi İspanyol bir insan ile Portekizli bir insan arasında farklılıklar gösterir, iş bu farklılıklara saygı duymaktadır.
Elbette ki dünyanın neresinde doğar/yaşarsa insanlar onların asgari ya da azami benzerlikler ve hakları vardır ve lakin Arnavutların espri anlayışı ile Japonların espri anlayışı farklıdır. İnsanlığın ortak paydalarından/haklarından biri de espri yapmak, espriye gülmektir ama bu Eskimolar ile Afrikalıların aynı espriyi yapmaları/aynı espriye gülmeleri anlamına gelmez.
Kıbrıs Türklerinin başka hiçbir devlet Türklerinde olmayan özelliklerinden birisi de konu ile ilgili talimat/tüzük ya da kanun çıkarılmasından önce, Lefkoşa’nın Sarayönü meydanındaki küçük ve tarihi bir camiyi nikah dairesi olarak kullanmalarıydı.
Hayır hayır, bu yazıyı okuyan Türkiye Türklerinin sandığı gibi “imam nikâhı” değildi bu. Bildiğimiz resmi nikahtı ve bu nikahın eski bir camide kılınması ne laiklik ilkesine karşıydı ne de dini vecibelerin yerine getirilmesiydi. ( zaten imam nikâhı diye bir vecibe de yoktur kutsal kitapta )
Kıbrıs Türk halkı 1878 yılında Osmanlı devleti mecburiyet tahtında Ada’yı Büyük Britanya Krallığı’na kiralamak durumunda kalınca da Türk olmaktan geri adım atmadı ve hatta bunu daha da geliştirdi, süreç içinde de Kıbrıs Türkleri milli topluluğu ve giderek de Kıbrıs Türk halkı olma aşamasına taşıdı.
1878 sonrasında başlayan milli direniş sürecinde Kıbrıs Türk halkı için Anadolu/Türkiye hep en değerli hatta kutsal bir konumda oldu.
Gelip geçen iktidarların olumlu ya da olumsuz yaklaşımları gönüllerdeki yerini hiç sarsamadı Türkiye’nin.
Ve fakat her kuş kendi sesiyle öter.
Kıbrıs Türk halkını kuşlar cinsiyle tanımlarsak eğer diyelim ki kargadır bırakın gak gak diye ötsün, diyelim ki serçedir bırakın da cik cik diye ötsün.
Hiçbir kuş kendisi karga iken cik cik diye ötmez, ötemez.
Zorlamayın.
Her canlı kendi hayatını yaşar, sevabı ve günahı ile kendi sorumluluğunda kendi hayatını yaşar.
Kuşları kafese koyarsanız, kafese koyduğunuz kuş karga ise asla ve katiyen bülbül olup da şakımaz.
Gak gak diye öter ki bunun tercümesi de “ah halkım ah memleketim” diye olur.
Ah ah çekerek yok olmasına yol açmayın kuşların onlar kargadır ya da kanarya, bülbül ya da serçe.
Kuşları sevin ve serbest bırakın.