Rafael Sadi
LİKUD partisi milletvekili Eli Kohen’in Knesset’e (meclis) verdiği yasa tasarısı Çarşamba (dün) günü serbest oylama ile İsrail parlamentosunda onaylandı.
Yasa, devlet kurumlarında ve maddi olanakları devletçe sağlanmış olan kurumlarda, yani başta üniversiteler olmak üzere “düşman devlet ve kurum” bayraklarının asılmasını yasaklıyor. Başka bir deyişle Filistin bayrakları üniversite toplantılarında kullanılamayacak.
Bunu antidemokratik bir yasaymış gibi karalamaya çalışanlara dostça ve samimi olarak söylemek isterim: İsrail ve Filistin sözcüklerini çıkartıp yerine Kürdistan veya PKK bayrağı sözcükleri koyup bir daha düşünmenizde yarar vardır.
Peki olay çıkış noktası nedir?
Kendilerine Filistinli diyen Mısır Ürdün ve Lübnanlı Araplar 1948 yılına kadar topraklarının büyük bir kısmını ücret yani para karşılığı sattıktan sonra kurulan İsrail devletini tanımamışlar ve hem toprakları hem de paraları geri alabilecekleri sanmışlardır. 74 yıldır da bu uğurda çeşitli ayak oyunları ile İsrail’i bu coğrafyadan kovmak, eski başbakanlardan Yitshak Şamir’in ifadesi ile Yahudileri denize dökmeye çalışmaktadırlar. Bu durum günümüzde bile geçerlidir. İbrahim anlaşmalarına ve bütün komşular ile yapılan anlaşmalara rağmen bu durum değişmiş değildir. Silah ile beceremediklerini yalanlar ve sahte filmler ile yapma çabası hiçbir zaman durdurulamamıştır. Şamir’in sözü “deniz aynı deniz, Arap aynı Arap”tı.
Demokrasi ile milli duyguları ve toplum hassasiyetini karıştırmamak ve kimseyi hangi ülke olursa olsun yok saymamak lazımdır. Son bir senede Neftali Bennet hükümeti bünyesinde bulunan Mansur Abbas bağlı olduğu Müslüman Kardeşler siyasetini oldukça akılcı bir şekilde uygulamakta ve pembe renkli İsraillileri uyutarak birlikte yaşamak istediklerine inandırmakta ve demokratik haklarını son damlasına kadar kullanmakta ve koalisyon ortağı olduğu hükümeti elden geldiğince tehdit ve “çekilirim” şantajı ile adeta soymaktadır. Ancak Gerek RAAM partisi gerekse tam aksi istikamette görünen Birleşik Liste Arap Partiler Birliği eylemleri ve söylemleri ile demokratik olan bu ülkenin temeline konulan bir bomba misali ülkenin yok olması gerektiğini ve topraklarının tamamın kendilerine iade edilerek bütün Yahudilerin geldikleri ülkelere iade edilmeleri gerektiğini İsrail parlamentosundan ve televizyonlarından ifade edebilmektedirler. Her gittikleri yerde kayda alarak polis kuvvetleri ile çatışmaya girmektedirler.
Bardağı taşıran son damla ise, Tel Aviv ve Beer Şeva üniversitelerinde Filistin bayrakları ile yapılan gösteriler olmuş, bu eylemler toplum tarafından büyük tepki görmüştü. Az önce dediğim gibi İstanbul Üniversitesinde veya Diyarbakır Üniversitesinde Kürdistan ve PKK bayrakları ile gösteriler yapılmasını olağan karşılıyorsanız buna da olabilir demeniz gerekir.
Ben diyemiyorum. Bu resmen hır çıkarmak, kavga etmek için bahane yaratmaktır.
İsrail devleti de kendi onurunu ve saygınlığını korumak zorundadır. Bu nedenle de mevcut hükümetin aklı başında olan kanadı ile muhalefetin büyük bir kısmı “düşman” unsurlara memlekette terör havası estiremeyeceklerini cevabını vermek zorundaydı.
Kimse bu yasayı karalamaya ve antidemokratik saymaya kalkmasın lütfen. Düşünün Ayasofya’nın önünde Yunan bayraklı 2000 kişi görmek ister miydiniz? Görürseniz ne yapardınız? Elinizi kalbinize koyun ve İsrail devletini anlayın.
Saygılarımla…