Yürürken uzaktaki hoparlörlerden bir melodi bizim olduğumuz yere kadar ulaşıyor:
“День Победы, как он был (Den Pabedi, kak on bıl)”
Zafer Bayramı, eskisi gibi…
Vladimir İvanoviç, kulağımıza gelen, her Zafer Bayramı’nda bütün Rusların coşkuyla söylediği “Den Pabedi- Zafer Günü” şarkısına mırıldanarak eşlik ediyor.
“Это радость (Eta radost)-
Со слезами на глазах (Sa slezami na glazah) ,-
День Победы! День Победы! (Den Pabedi! Den Pabedi!)”
Bu sevinç, mutluluk-
Gözlerde yaşlarla,-
Zafer günü! Zafer günü!
Hem sevinç, mutluluk, hem de hüzünle söylenen bir marş.
Evet, Zafer Günü ünlü şarkının sözlerini yazan, savaşın başından sonuna kadar ön cephede savaşan şair Vladimir Haritonov’un dizelerindeki gibi, gözlerde yaşlarla kutlanan bir bayram.
Vladimir İvanoviç, duygulanıyor.
Gözleri buğulu, “Bizler bu Zaferin mirasçılarıyız ve hayatlarımızı Nazizmden koruyanlar sayesinde barış zamanında yaşamaktan mutluluk duyuyoruz. Bu fedakarlıkların hafızamızda yaşaması için onların hikayelerini korumak bizim elimizde” diyor.
***
Sabahın erken saatinde kapı zili çalınınca bu defa ilk seferinde olduğu gibi bizim “padiyezd”in (apartman girişi) şifresini öğrenen uyanık Özbek patates satıcısı yine kapıya dayandı diye düşünmemiştim.
Kapıda Özbek patates satıcısı yoktu. Süslenmiş püslenmiş, sadece özel günlerde, bayramlarda giydiği, temizlenmiş, ütülenmiş asker üniformasına bütün onur ve kahramanlık madalyalarını takıp takıştırmış, üst kat komşumuz Vladimir İvanoviç yine yüzünde kocaman bir gülücükle kapının önünde dikiliyordu.
Vladimir İvanoviç, böyle özel günlerde bel ağrılarını, yüksek tansiyonunu unuturdu.
Senelerce önce “Yahu Valodya, sende bu üniformayı giydiğin ilk günden beri hiç mi değişiklik olmadı? Göbek, kamburluk gibi, falan… Nasıl korudun vücudunun formunu böyle? Hâlâ sanki yeni dikilmiş gibi vücuduna oturuyor” demiştim.
İltifatımdan hoşlanmış olmanın mutluluğuyla, “Evlat dünya hallerini biliyorsun; Hitler gibi, Mussolini gibi bir manyağın yeniden dünyayı cehenneme çevirmeyeceği ne malum? Faşistlere karşı her zaman vatan savunması için diri ve hazırlıklı olmalı” diye cevap vermişti.
Haklıydı. Şimdi daha iyi anlıyorum.
Büyük Vatanseverlik Savaşı’nın tarihi, yalnızca Sovyet askerlerinin acı yenilgileri ve büyük zaferleri açısından değil, aynı zamanda anekdotlar ve hikayeler açısından da zengin.
Vladimir İvanoviç, merdivenlerden inerken araya küçük bir anektod sıkıştırıyor:
Büyük Vatanseverlik Savaşı’nın bütün şiddetiyle sürdüğü günlerden birinde, bir Sovyet kruvazörünün yanında, aniden eski bir ahşap denizaltı beliriyor, içinden koyun derisi paltolu yaşlı mı yaşlı bir adam çıkıyor ve komutana seslenerek soruyor:
“Oğlum, savaş hâlâ devam ediyor mu?”
“Evet dede, ediyor.”
“Hay lanet Napolyon!”
Fıkra tarih dersi gibi.
Evet, kıssadan hisse: Ne yazık ki zaman geçiyor, ancak benzer sorunlar kılık değiştirerek yeniden karşımıza çıkıp insanlığı yoruyor.
***
Birlikte dışarı çıktık.
Ben, Moskova’nın baharını, yazını çok severim. Yaşam sokaklarda, parklarda yeni ve cazip vaatlerle kendini gösterir. Cıvıl cıvıl olur her yer birden. Parklarda çiçekler, güzellikleriyle namlı genç kızlar, neşeli, sevinçli bir dekor oluştururlar.
Özlenen güneş kendisini gösterir, ara sıra da bulutların arkasına saklanır. Yaz başına kadar böyle…
Bazen “Mayıs Bayramları” serin ve yağışlı olurdu. Ancak bu yıl, birkaç gündür rüzgar, yağmur ve arkasından hafif bir yağışla “prova” yapan kar, Moskova’da sert bir “Mayıs şakası” sürprizi yapmıştı.
Hava yer yer yağışlı ve soğuktu ama buna rağmen insanlar Zafer Günü’nü aksatmadan, aynı coşkuyla kutluyorlardı.
Vladimir İvanoviç, daha sokağa adımımızı atar atmaz yoldan geçen mahallemizin çocuklarının, genç kızlarının, delikanlılarının koşarak yanımıza gelip, sarılıp, “Spasiba dedu za pabedu!- Спаси́бо де́ду за побе́ду! (Teşekkürler dedecik zafer için!)” diyerek yanaklarından öpmelerine alışmıştı.
“Bu onur bile insanın ömrünü uzatmaya yeter” diyordu.
***
Bu Bayram, Rusya’da herkes tarafından hatırlanıyor.
Nasıl hatırlanmasın ki savaş, milyonlarca insanın hayatını yitirmesine yol açmış, neredeyse her ailenin canını yakmıştı.
Sovyetler Birliği’nde en az 27 milyon insan öldürülmüştü (İkinci Dünya Savaşı’ndaki toplam 55 milyon ölümün neredeyse yarısı kadar) ve birçok şehir, kasaba ve köy harabeye dönmüştü.
Sadece Ruslar için değil Sovyetler Birliği’ni oluşturan bütün halklar için ve hatta bütün dünya halkları için önemli olan “Büyük Vatanseverlik Savaşı” 22 Haziran 1941’de başlamış ve 9 Mayıs 1945’e kadar sürmüştü.
Sovyetler Birliği, dört uzun yıl boyunca Alman Nazizmine karşı savaşmıştı. Ve sonunda bu zor savaştan muzaffer olarak çıkan Sovyetler Birliği olmuştu.
9 Mayıs 1945’te Moskova saatiyle sabah 2.10’da, radyo spikeri Yuri Levitan’ın gür ve ölçülü sesi şunu ilan etmişti: “Almanya tamamen mağlup edildi.”
1418 günlük cehennem dönemi sona ermişti.
Nihai anlaşma Berlin’de imzalanmıştı.
***
Nasıl bizim için 30 Ağustos Zafer Bayramımız çok önemli ise Ruslar için de 9 Mayıs Zafer Günü o denli önemli.
Biz, Vladimir İvanoviç’le, senelerden beri, hemen hemen hiç aksatmadan 9 Mayıs kutlamalarına birlikte gidiyoruz.
Bu sene de Büyük Vatanseverlik Savaşı’ndaki Zaferin 79. yıl dönümüne adanan geçit törenini Moskova’nın merkezinde izlemek niyetiyle yine dolaştık.
Sokaklar yine coşkulu kalabalıklarla doluydu.
Tverskaya Caddesi, Kızıl Meydan hep bildiğimiz gibi; insanlar dans ediyor, hem sevinci, hem de hüznü bir arada yaşıyorlar.
Kutlamalar her yıl sadece Rusya’da değil, dünyanın birçok ülkesinde yapılıyor.
Ancak acıları, kaybedilenleri unutmak mümkün değildi.
Şenlik neşesi geçmişte yaşanan acıların, kaybedilenlerin anısını gölgelemiyor.
mhyazici@yandex.ru