Nereden başlayıp nasıl yazmak gerektiğini, duyarsız, okumayan, anlama çabası olmayan, en önemlisi bireysel farkındalığı ve muhakeme gücü olmayan, aklını başkalarına esir etmiş insanlara nasıl anlatırım bilmiyorum ama deneyeceğim…
Bu bir futbol, hakem, oyuncu veya kulüp olayı değildir; bu bir kültürel toplum mühendisliğine karşı tek başına direnen bir spor kulübünün, Fenerbahçe’nin hikayesidir.
Türk toplumu yüzlerce yıldır Türk kimliğine canı pahasına sahip çıkmış ve bundan asla taviz vermemiş kimliksiz, vatansız Orta Doğu toplumları arasında benliğini korumuş, bu nedenle de Batı dünyası tarafından asla kabul edilmemiş, kendine özgü (Latincesi sui generis), başkasına benzemeyen tek ve örneği olmayan bir toplumdur.
Türk toplumu Batı için hep problem olmuştur, Roma İmparatorluğu’nun kültürel hegemonyasına son vermiş, sömürgeci ve yayılmacı Batı kavramlarına Kurtuluş Savaşı ile dur demiştir.
Bu nedenle bu toplum Türk bilinci taşıdığı sürece asla yok edilemeyecektir.
Türk kimliğine ve Atatürk’e düşman Fetö’nün ABD’de olması sürpriz değildir, politika açık ve nettir: Türk kimliğini bozarak, deforme ederek, kültürel olarak yok ederek “Arap Baharı” ile başlattıkları vatansızlaştırma politikalarını Türkiye’de başarılı hale getirmek, Batı’ya kaliteli ve ucuz iş gücü sağlamak, kalanları ise Orta Doğu çukuruna gömmektir.
Şu anda “vatansızlaştırma” politikalarına karşı mücadele eden ve geçmişte mücadele etmiş tek organizasyon Fenerbahçe’dir.
Bu yüzden Fenerbahçe’ye karşı olan her hakem, her gazeteci, her federasyon, her şahıs el üstünde tutulur ve tutulacaktır.
Dünyada kurumsal olarak desteklenen kulüpler olmuştur ama kurumsal olarak düşman olunan tek spor kulübü Fenerbahçe’dir. Amaç bir kulübün başarılı olması değil, temsil ettiği değerler nedeniyle Fenerbahçe’nin başarısız olmasıdır, diğerleri sadece bu oyunun piyonlarıdır.
Hangi takımı tutuyorsunuz bilmem ama on binlerce yıldır yaşadığınız toplumda ve kültürünüzde yaşamaya devam etmek istiyorsanız Fenerbahçe’ye sahip çıkmalısınız, yoksa yolun sonu Orta Doğu’da biter.