Aslında diğer kulüplerle ilgili yazmak adetim değil ama işin ucu Fenerbahçe’ye dokunuyorsa yazmak gerekiyor çünkü Denizli’de şampiyonluğun kaçtığı 2006 yılında Türkiye’de adeta “Zengin ve Yoksul” dizisi sahnelenmiş ve tüm bu hengamenin içinde o sezon yaşananlar unutulmuş gitmişti.
Daha önce yazdığım için tekrar yazmaya gerek görmüyorum, sadece hatırlatayım: Şu an Galatasaray ve Fenerbahçe’nin mali durumu neredeyse birebir aynı. Hatta Galatasaray biraz daha iyi olabilir, ayrıca onların finansal borcu daha az. Ama Fenerbahçe oyuncu üstüne oyuncu alırken Galatasaray en önemli oyuncusunu satmak zorunda kaldı ve medya harekete geçerek yönetimlerini aklama ve fakir edebiyatı yapmaya başladı.
Bu kesinlikle doğru değil, aynı durumda olan 2 kulüpten bahsediyoruz; biri çok rahatken diğeri çok zorlanıyor, üstelik 500 milyon TL civarında sermaye artırımından kaynak elde ettiler.
Geçmişe döndüğünüzde de benzer bir tablo görüyorsunuz:
2011’den bu yana Galatasaray 7 kere Şampiyonlar Ligi’ne katılmış, bu da yaklaşık 280-300 milyon euro gelir eder. Ayrıca Riva elden çıkarılmış, 100 milyon euro civarında da oradan gelir elde edilmiş, Mecidiyeköy satılmış oradan 50 milyon dolar gelmiş.
Ayrıca Fenerbahçe her yıl amatör branşlara Galatasaray’dan 30 milyon euro fazla para harcıyor. Kabaca bir hesap yaparsanız, bedelli sermaye artırımları ile son 12 yılda Galatasaray’ın kasasına Fenerbahçe’den 1 milyar euro fazla para girmiş.
Ama şimdi “fakir Galatasaray” propagandası yapılıyor.
Ben Galatasaraylı olsam bu tablodan büyük rahatsızlık duyardım çünkü ya kronik bir yönetim beceriksizliği ya da kaçak var.
En son Fenerbahçe yönetimi böyle bir duruma yol açtığında çok başarılı olmasına ve üstlerinde 3 Temmuz gibi bir zırh olmasına rağmen seçimi kaybetti.
Ben Galatasaraylıların yerine olsam “biz fakiriz” edebiyatına kanmaz “1 milyar euro nereye gitti” diye sorardım.