ABD ve Rusya heyetlerinin Riyad’da yaptığı görüşmeyle Ukrayna’daki savaşın bitmesi yolunda ilk adım atılmış oldu.
Bir yandan savaşın ABD’ye yüklediği milyarlarca dolarlık yükten kurtulmak, diğer yandan asıl rakip gördüğü Çin’e karşı Rusya’yı yanına çekmek isteyen Başkan Donald Trump, öyle anlaşılıyor ki Kiev’i istemediği bir barış anlaşması imzalamaya zorlayacak.
Kağıt üzerinde Ukrayna’nın iki temel talebi var: Rusya’nın Kırım dahil işgal ettiği bütün topraklardan çekilmesi ve Kiev’in NATO’ya alınması. Ancak savaşı bir an önce bitirmesi için Trump’ın baskısı altında bulunan Ukrayna’nın bu taleplerinin kabul edilmesi olanaksıza yakın. Zaten ABD başta Ukrayna’nın İttifak’a katılmasını destekleyen NATO üyeleri yok denecek kadar az.
Sahada üstün olan, şimdi de barış sürecine avantajlı giren Rusya ise, işgal ettiği topraklardaki hakimiyetinin tanınmasını, Ukrayna’nın NATO’ya üye olmamasını ve Batı’nın uyguladığı yaptırımların kaldırılmasını istiyor.
Bu tabloda girilen barış yolunun sonunda, bu kez Moskova’nın istediği koşullarda yeni bir Budapeşte Memorandumu imzalanacak gibi görünüyor.
5 Aralık 1994 tarihinde imzalanan belgeye taraf altı ülke vardı: Bir tarafta Ukrayna, Belarus, Kazakistan, diğer tarafta ABD, Rusya ve Birleşik Krallık.
Sovyetler Birliği’nin 1991 yılının sonunda dağılmasının ardından söz konusu ilk üç ülke topraklarında kalan Sovyet nükleer silahlarını miras almıştı. Parçalanma sonrası nükleer silahlarının üçte biri Ukrayna topraklarında kalmıştı. Fırlatma düğmeleri Moskova’da olsa da Ukrayna’nın elinde toplam 176 kıtalararası füzeyle altı bin savaş başlığı vardı. İşte, Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de imzalanan Memorandum’a göre Ukrayna, Belarus ve Kazakistan, toprak bütünlüğüne veya siyasi bağımsızlığına yönelik tehditlere veya güç kullanımına karşı üç büyük ülkenin vereceği garantiler karşılığında nükleer silahlarından vazgeçecekti. Yani, önce Kırım’ı, ardından Ukrayna’nın doğusundaki toprakları alan Rusya 1994 yılında Kiev’in toprak bütünlüğünü kabul etmişti ve herhangi bir şekilde güç kullanmamaya söz vermişti.
Fakat Moskova günümüzde Budapeşte Memorandumu’nun “kadük” (geçerliliğini yitirmiş) olduğunu iddia ediyor.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin bu konuda, 2013 yılında Ukrayna’da Batı yanlısı güçleri iktidara getiren olayları kastederek, “Orada yeni devlet doğdu. Biz o devletle herhangi bir bağlayıcı anlaşma imzalamadık” diyor.
Dolayısıyla, 1994 yılında törenle imzalanan ve aslında Ukrayna’ya bizzat Rusya tarafından toprak bütünlüğü garantisi verilen anlaşma şu anda kağıt üzerinde kaldı.
Diğer yandan, Moskova nasıl Ukrayna’ya verdiği sözden döndüyse, ABD ve diğer Batılı ülkeler de iki Almanya’nın birleşmesinden sonra NATO’nun doğuya doğru yayılmayacağı konusunda Rusya’ya verdikleri sözü tutmadı.
Fotoğraf: (soldan sağa) ABD Başkanı Bill Clinton, Rusya Devlet Başkanı Boris Yeltsin ve Ukrayna Devlet Başkanı Leonid Kravçuk Budapeşte Memorandumu’nun imza töreninde.