Bugün, “velayet savaşları” da göz önüne alındığında neredeyse dünyanın üçte biri sıcak savaşların bir parçasıdır.
Küresel bloklaşma yeniden hızlanırken 1950’lerde doğan bağlantısızlık fikrinin de yeniden ivme kazanması sürpriz olmayacak. Adeta sıcak savaşlara koşan yeni soğuk savaş kutuplarında yer almak istemeyen fikirdaş ülkelerin enerjilerini ara bölgede birleştirmeleri mümkündür.
Doğu ve Batı cephelerinin emperyal rekabeti arasında kalan ve iki tarafa da sıcak bakmayan bu ülkelerin aralarındaki dirsek temasını çekinmeden kuvvetlendirmeleri doğaldır.
Eski bağlantısızlık hareketi, komünist Doğu ile Kapitalist Batı arasında sıkışan, hegemonların uydusu olmamak için kutuplara eşit mesafede durmaya çalışan irili ufaklı çok sayıda ülkeden müteşekkil idi.
Süper güçlere boyun eğmemenin bedelini, geri kalmış ya da gelişmekte olan anlamında “Üçüncü Dünya Ülkeleri’’ şeklinde damgalanarak ödediler.
Zirveler
Bağlantısızlar Hareketi 1961 yılındaki ilk zirvesinden sonra, üç ya da dört yılda bir yapılan zirvelerle dönem başkanlıkları şeklinde sürmüştür.
1990’lardan sonra “Demir Perde”nin yıkılmasıyla enerjisini oldukça yitiren hareket, bu haliyle ancak zirvelerde bir araya geldiğinde hatırlanan nostaljik bir yapıya bürünmüştür.
Bu hafta Kampala’da yapılan 19. Bağlantısız Ülkeler Zirvesi’nin, küresel kutuplaşma ve gerginliğin hız kazandığı günümüzde nispeten daha fazla ses getirmesi beklenmektedir.
Zirve, 45 maddeli Kampala Nihai Bildirisi ile sonuçlanmıştır. Pandemiden düzensiz göçlere, iklimden terörizme, silahsızlanmaya dair tespit ve uyarılarda bulunulan Bildiri, gelişmekte olan ülkelerin ağır borç yüküne çözüm bulunması çağrısının yanı sıra İsrail’i kınayan, Gazze’de acil insani ateşkes talep eden maddeleri ile dikkat çekmiştir.
Azerbaycan’ın Bağlantısızlar dönem başkanlığını Uganda’ya devrettiği 19. Zirve, Afrika ülkelerinin ev sahipliği yaptığı altıncı zirve, daha öncekiler Zambiya, Cezayir, Zimbabve, Güney Afrika ve Mısır dönem başkanlıkları sırasında gerçekleşmişti.
Türkiye ve bağlantısızlar
Türkiye, Bağlantısızlar Hareketinin kuruluş konferansına davet edilen yegâne NATO ülkesiydi.
Ancak o yıllarda içinde bulunduğumuz ruh halinin bir neticesi olarak Hareketle yıldızımız daha baştan barışamadı.
Bandung’a Türkiye’yi temsilen katılan devrin Başbakan Yardımcısı konferansa hitabında, konferansın tarafsızlık, bağlantısızlık ruhu hilafına Batı’yı öven bir konuşma yapmış, Bağlantısız ülkeler bu yaklaşımımızı yıllarca unutmamıştır.
Türk temsilci, konferansta Rus tehlikesine dikkat çekerek katılımcı ülkeleri ABD safında yer almaları çağrısında bulunmuş, İngiltere ve Amerika’yı öne çıkarmamız, Türkiye’yi kapitalist dünyanın savunucusu durumuna düşürürken Bağlantısızlarda soğuk duş etkisi yaratmıştı.
Aramızdaki olumsuz ilişkiler “Demir Perde”li dünya düzeninin tek kutba dönüşmesiyle Hareketin ivme kaybetmesine kadar sürmüştü.
Türkiye, Uganda’da yapılan 19. Bağlantısızlar Zirvesine özel davetli ülke statüsü ile katılmış, ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı ile temsil edilmiştir.
Yeni tarafsızlık
Elbette günümüzün zorlayıcı koşullarında yönünü Batı veya Doğu kulübüne sabitlemek zorunda kalan ülkeler için tam Bağlantısızlık beklentisi gerçekçi olamaz.
Bu ancak yeni tarafsızlık diyebileceğimiz, içinde bulunduğu ittifaklarla mevcut bağları koparmadan, uluslararası ilişkilerde Sezar’ın hakkının Sezar’a teslim edileceği, sağduyulu, çok gözlü ve rasyonel dış politika stratejisi ile mümkün olabilir.
Malumlarıdır, Bağlantısızlar Hareketi, NATO ve Varşova Paktı arasında sıkışan, tek başlarına bloklara karşı koyma gücü olmayan ülkelerin dayanışması idi. O günlerde ciddi şekilde tırmanışa geçen tahripkar kutuplaşma karşısında yatıştırıcı bir rol de oynamıştı.
Günümüzdeki rekabette de bazı politikalarda kutuplara eşit mesafede durmanın mümkün olabileceği, tarafsızlık veya bağlantısızlık dayanışması içindeki ülkelerin rekabetin hızını kesip, savaş çığırtkanlığını frenleyebileceği akla gelmektedir.
“Bağlantısız” ya da “yeni tarafsız” diyebileceğimiz ülkelerin iyi bir örgütlenmeyle, uluslararası gidişata yön veren yeni bir sinerji yaratabilecek potansiyele sahip olduğu muhakkaktır.
Bir zamanlar NATO ve Varşova Paktı’na ilaveten üçüncü blok olarak da tanımlanan bağlantısızlar hareketi, bugün varlığını birbirine gevşek ağlarla bağlı sembolik bir ittifak olarak devam ettirse de halen ağırlık merkezi olmaya adaydır.
Unutulmamalıdır, Bağlantısızlar Hareketi 120 üyesi, 20 gözlemci ülke ve 10 uluslararası kuruluş üyesi ile dünya nüfusunun yarıdan fazlasını ve Birleşmiş Milletler (BM) üyelerinin üçte ikisini oluşturmaktadır. BM’den sonra dünya genelindeki en büyük devletler topluluğunu temsil etmektedir.
Bağlantısızlık bir anlamda, bloklar arası restleşmenin şiddeti ile doğru orantıda artan dayanışma birliği olup, yeniden canlanması halinde uluslararası meselelerde sözü dinlenilen büyük bir güç olması işten bile değildir.