İlk defa 1945 yılında Birleşmiş Milletler tarafından kullanılan, ülkemizde “Sivil Toplum Kuruluşu” (STK) olarak adlandırılan NGO (Non-govermental organization) türü derneklerin iki temel özelliği var:
1- Kâr amacı taşımayacak.
2- İlgili devlet veya iktidardan bağımsız olacak.
Kapitalist demokrasilerde devletlerin tamamı az veya çok popülizmden ve oy kaygısından etkilenir, dolayısıyla temel insani hizmetlerin tarafsız ve bürokrasi dışında hızla sağlanması gerekebilir. Bu ihtiyaç ülkemizde söz konusu dernekleri doğurmuştur.
Ülkemizde yaşanan deprem felaketi de gösterdi ki devlet doğası gereği yavaş hareket ediyor ama bağımsız yardım kuruluşları daha hızlı aksiyon alabiliyor, bu da deprem ve benzeri felaketlerde çok önemli oluyor, her saniye insan canı anlamına geliyor.
Ancak burada yardım kuruluşlarının en önemli sorumluluğu yardım edenlere paralarının nereye gittiğini görevleri bittiğinde belgeleriyle açıklamaktır.
Bir yardım kuruluşunun şeffaflığından bahsedebilmek için;
1- Yardım aldığı kişileri ve yöntemleri önceden tanımlaması ve herhangi bir eksikliğe neden olmadan kayıt tutması gerekir. Bunun için kullanacağı banka hesapları vb. finansal yöntemler anlık olamaz ve değişmemelidir, aksi takdirde sağladıkları yardımın tutarı ve kaynağı belirlenemez.
2- Bütün harcamaları belgeli ve kontrollü olmalıdır.
Bunun için de harcamaların nasıl yapıldığı denetlenmek zorundadır, içerde nasıl harcandığı denetlenmeli muhakkak kurumun kendisi de kendini bağımsız bir denetim kurumuna denetletmelidir.
Ülkemizde dernekler, Dernekler Kanunu ile denetim altındadır, ayrıca SGK, Hazine, Masak gibi kuruluşlar da faaliyetlerini denetler yani devletin bunları denetleme görevi vardır.
Ancak bir bağımsız yardım kuruluşunun bağış ve harcama yöntemi önceden belirlenmeli ve bunları denetleyen bir iç denetimi ve bunun da üstünde bir bağımsız denetimi olmalıdır.
Bağımsız bir yardım kuruluşu bunu yardım sağlayanlara borçludur.