Pazartesi, 19 May 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Serbest Kürsü

Yapay zekâ çağında Türk ekonomisi

Yıldırım Aktuğan
Son güncelleme: 29 Nisan 2025 19:46
Yıldırım Aktuğan
Paylaş
Paylaş

Küresel ölçekte yaşanan ekonomik krizler sadece rakamların ve grafiğin değil, büyük dönüşümlerin de habercisidir.

Tarihte her büyük kırılma dönemi, yeni bir düzenin kurulmasına zemin hazırlamıştır. Bugün ise tam da böyle bir eşikteyiz. Çünkü hayatımıza yapay zekâ girdi. Hem de öyle yavaş yavaş değil; bir dalga gibi iş dünyasını, üretimi, istihdamı ve hatta günlük yaşamı dönüştürerek.

Geçmişte ekonomik krizler çoğu zaman üretimle teknoloji arasındaki uyumsuzluklardan çıkardı. Şimdi ise bu uyumsuzluk, yepyeni bir oyuncunun –yapay zekânın– sahneye girişiyle daha da belirginleşti. Fakat bu kaotik ortam aynı zamanda, eski yapıları tasfiye edip sermayeyi daha verimli alanlara yönlendirme fırsatı da sunuyor. Bu dönüşüm sürecinin kaybedenleri, üretim ve finansman yapısındaki yeni düzene ayak uyduramayan işletmeler ve çalışanlar oluyor. Kazananlar ise bugünü değil, geleceği planlayanlar olacak.

Yedi yıl önce yazdığım bir analizde, 2008 küresel krizinin aslında yeni bir sanayi devriminin işareti olduğunu söylemiştim. Bugün bu dönüşümün adını daha net koyabiliyoruz: Yapay zekâ destekli üretim ve yönetim sistemleri. Artık sadece maliyet değil, hız, esneklik ve kişiselleştirme ön planda.

Bir örnek düşünelim: Yakın gelecekte bir tüketici bir cep telefonu almak istediğinde, hazır modellerden birini seçmek yerine özelliklerini tasarımını kendi belirleyecek ve bu sipariş tüketiciye en yakın akıllı fabrikaya iletilecek ve ürün tamamen makineler tarafından üretilip alıcıya gönderilecek. Ne insan emeği ne de klasik tedarik zincirleri bu işin içinde olacak. Bu örnek bile başlı başına şunu gösteriyor: Ucuz ve vasıfsız iş gücü artık bir rekabet unsuru olmadığı gibi gelişmenin önündeki en büyük engeldir.

Sermaye göç etmiyor, veriye yaklaşıyor

Eskiden sermaye ucuz iş gücü neredeyse oraya akardı. Şimdi ise algoritmalar, veri merkezleri ve işlem gücü neredeyse oraya gidiyor. Bu, özellikle Çin, Hindistan, Vietnam gibi üretim merkezlerinin yerini yeniden tartışmaya açarken, Türkiye gibi ülkeler için de ciddi bir uyarı anlamına geliyor.

Yeni soru şu: Biz teknoloji mi üretiyoruz, yoksa teknolojiyle sadece montaj mı yapıyoruz?

Eğer ikinci şıktaysak, yapay zekânın yaygınlaşmasıyla birlikte bizim modelimizde büyük boşluklar oluşacak. Çünkü sadece satın alınan teknolojiyi kullanarak rekabet etmek artık mümkün değil.

Bu değişime ayak uydurmanın tek yolu nitelikli insan gücü yetiştirmekten geçiyor. Bugün inovasyonun motoru bilgi, bilgiyi üreten ise iyi eğitim almış bireyler. Yapay zekanın bu kadar merkezi hale geldiği bir ekonomide, ne inşaatla ne ticaretle ne de klasik üretimle sürdürülebilir büyüme sağlanabilir. Asıl kalkınma modeli, insana ve inovasyona yapılan yatırım olmalı. Eğitim sisteminden başlayarak, müfredatın geleceğin mesleklerine göre yeniden yapılandırılması şart.

Kodlama, veri bilimi, algoritma okuryazarlığı gibi konular sadece teknik okullarda değil, ilkokuldan itibaren hayatımıza girmeli.

Demokrasi, hukuk ve şeffaflık

Yapay zekâ çağında artık sadece teknoloji üretmek değil, aynı zamanda etik, özgürlük ve denetim mekanizmaları da önem taşıyor. Çünkü veri güvenliği, algoritmaların şeffaflığı ve bireysel haklar olmadan teknolojik gelişim bir süre sonra toplumsal çöküşe neden olabilir. Bu yüzden ekonomik kalkınmayı sadece fabrika ve ihracat rakamlarıyla ölçmek yetersiz kalıyor. Adaletli hukuk sistemi, düşünce özgürlüğü, girişimciye güven veren ortam artık ekonomik rekabetin de ana bileşenleri arasında.

Şu sorular artık Türkiye için kaçınılmaz:

-Büyüme modelimiz dış yatırımlara mı dayanıyor?

-Üretimimiz ithal teknolojiye mi bağlı?

-Sanayimiz başka ülkelerin talebine göre mi şekilleniyor?

-İnsan kaynağımız 21. yüzyıl yetkinliklerine ne kadar sahip?

Eğer bu sorulara verdiğimiz cevaplar bizi ithal teknolojiye ve dış kaynaklı büyümeye işaret ediyorsa, önümüzdeki dönemde ekonomik riskler daha da derinleşecek demektir.

Ne yapmalı?

1-İnsan sermayesine yatırım: Ezberleyen değil, düşünen, analiz eden bireyler yetiştirmeliyiz.

2-Ar-Ge ve yerli teknoloji: Savunma sanayi dışında da katma değerli ürünler üretmeliyiz.

3-Veri ve yapay zeka stratejisi: Ulusal düzeyde veri yönetimi politikası geliştirilmeli. Veri artık para kadar değerli.

4-Eğitim reformu: Eğitim sistemimiz, teknoloji okuryazarlığını temel becerilerden biri haline getirmeli.

5-Hukuk ve ifade özgürlüğü: Güven veren bir toplum yapısı, yatırım ve inovasyonun temelidir.

Son söz

Yapay zekâ sadece teknolojik bir gelişme değil, aynı zamanda ekonomik ve toplumsal ilişkileri kökten değiştiren bir kırılma noktasıdır. Türkiye’nin bu süreci doğru okuyarak gerekli dönüşümleri gerçekleştirmesi, önümüzdeki on yıllarda söz sahibi olmasının ön koşuludur. Kısacası, artık yapay zekâ ile yarışmıyoruz, onunla birlikte üretim yapmayı öğrenmeliyiz. Bu yeni düzende ayakta kalmanın tek yolu ise, insanı merkeze alan bir kalkınma stratejisini hemen şimdi hayata geçirmekten geçiyor.

Orijinal fotoğraf: rttnews.com

1.Bölüm:

Yapay zekâya yakından bakış

***

Medya Günlüğü sosyal medya hesapları:

X

Bluesky

Facebook

Instagram

EtiketlendiEkonomi
Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanYıldırım Aktuğan
Takip et:
1958 yılında İzmir’de doğan Yıldırım Aktuğan, 1982 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümünü tamamlamasının ardından iş hayatına 1984 yılında Başbakanlık Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı’nda başlamıştır. 1989 yılında Müsteşarlık bursu ile Boston Üniversitesinde Finans alanında yüksek lisans eğitimini tamamladıktan sonra Müsteşarlıkta çeşitli kademelerde yönetici olarak görev yapmıştır. Yurtdışında Şikago ve Tokyo’da ekonomi müşaviri olarak görev yapan Aktuğan, ayrıca Eti Bor A.Ş.de Yönetim Kurulu üyeliği ve Halk Bankası’nda Denetim Kurulu üyeliği görevlerinde bulunmuştur. Müsteşarlıktan ayrıldıktan sonra bir süre Çeşme Belediye Başkan Yardımcılığı ve Çeştur A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanlığı görevlerini yapan Aktuğan halen Çeşme ilçesinde Kurumsal Yönetim Danışmanı olarak görev yapmaktadır.
Önceki Makale “Deprem dirençli kent” nedir?
Sonraki Makale Gazeteci Ceren Kaynak İskit hayatını kaybetti

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

ManşetSerbest Kürsü

Toplumsal dönüşümün 2 anahtarı

Yıldırım Aktuğan
18 Mayıs 2025
ManşetSerbest Kürsü

Yırtılan “esaret belgesi”

Medya Günlüğü
18 Mayıs 2025
EditörSerbest Kürsü

Hoca bana fena taktı!

Alper Eliçin
18 Mayıs 2025
Serbest Kürsü

1900’lerin başında İstanbul

Metin Gülbay
17 Mayıs 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?