Sevgili umutsuz arkadaşlarım, “merhaba nasılsınız?” demeyeceğim. 1. turda değil de 2. turda seçimi kaybetmişiz gibi moral bozukluğu içindesiniz, hayal kırıklığı yaşıyorsunuz…
AKP’ye oy verenlere öfke duyuyorsunuz. CHP’yi suçluyorsunuz, “Kılıçdaroğlu yanlış adaydı” diyorsunuz. Aziz Nesin’den alıntı yapıyorsunuz. Oturup kendi kişisel muhasebenizi yapacağınıza AKP’lileri ve CHP’yi sorumlu tutuyorsunuz.
Haksızsınız.
Öncelikle, psikolojide ‘kendini doğrulayan kehanet’ diye bir kavram vardır. Bir şeyin olacağına gerçekten inanırsanız olur. Siz de sanki 1. turda değilmişiz gibi, yenilgiyi çoktan kabullenmiş durumdasınız. Yenileceğinize inanırsanız yenilirsiniz. Hayata biraz olsun inancınız varsa, yenilmemek için mücadele etmeye devam edersiniz. Devam ediyor musunuz?
“Erdoğan ilk kez bir seçimi kazanamadı” diyoruz, “bununla mı avunalım” diyorsunuz. Ne kadar karamsarsınız. “Erdoğan’ın birçok ilde oyu düştü” diyoruz, “E ne olmuş” diyorsunuz. Ne kadar karamsarsınız. Siyaseti tek bir seçime bağlamışsınız. Hiç uzun erimli bakamıyorsunuz. “Büyükşehirleri kazandık, belediyeler de bizde kalır” diyoruz, “bu mu yani” diyorsunuz. Eh bu kadar karamsarlıkla, ülkeyi terk etme planı yapıyorsunuz. Oysa sizin gibiler hep gittiği için bu ülke böyle çorak.
%45 az bir oy değildir. CHP için bu bir başarıdır. Peki boş umut mu satıyoruz bu mektupta? Hayır! Seçimi kazanmanın birkaç yolu var: Birincisi, seçime katılımı yükseltmek. Seçime katılım %80’lerde kaldı. Çevrenizde “bana ne seçimden” diyenler varsa, onları sandığa gitmek üzere ikna etmelisiniz.
İkincisi, Cumhur İttifakı’nın hassas noktası, çatışmalı bir dönemde olmamamıza karşın terörle bağlantı. Milliyetçi hassasiyetler, Sinan Oğan’a oy kazandırdı ve İYİ Parti’den MHP’ye geçişleri hızlandırdı. Erdoğan, mitinglerde montaj videolarla CHP’yi PKK’yla ilişkilendirdi. Yalan da olsa, inananı çok oldu. Ama Cumhur İttifakı aynı zamanda terörle bağlantılı olduğu ileri sürülen Hüda-Par’ı Meclis’e soktu. Hüda-Par’ın istekleri, MHP seçmeniyle de Sinan Oğan seçmeniyle de çatışma halindedir. CHP’nin bu noktaya vurgu yapması, Sinan Oğan tabanını ve milliyetçi seçmeni kazanabilir.
Bir de şu var: Deprem bölgesinde AKP’nin galip gelmesine kızdınız. “Bir daha onlara yardım yok” diyenleriniz oldu. Sizin yardımınız koşullu muydu? Yalnızca kendi partililerinize mi yardım yaparsınız? Haksızsınız. Belki öncelikle, AKP’lileri anlamaya çalışmaktan başlayabilirsiniz. Belki sizin bilmediğiniz gerekçeleri vardır. Onlara hiç sordunuz mu? Belki CHP, bölgeye odaklanır da, seçmen davranışını değiştirecek hamleler yapar. Örneğin, ev yapımı için depremzedeyi borçlandıracak hükümete karşı, Kılıçdaroğlu, ücretsiz konut vaat ediyor. Bunun vurgulanması gerekiyor. Belli ki, yeterince vurgulanamamış. Belki buradan ek oylar alınabilir.
Boş umut yok bu mektupta. Şu çok değerli 2 haftada, belki Karadeniz çocuğu İmamoğlu, sahaya inerek Karadeniz’den yeni oylar kazanır; belki İç Anadolu çocuğu Yavaş da sahaya iner, bölgeden ek oylar elde eder. Bunlar olasılıklar dahilinde. Bu 2 haftada CHP’nin ne yapacağı, görüldüğü gibi çok önemli. Ama umut var. Haksızsınız, umut hâlâ var.
Türkiye’de politik psikoloji araştırmaları halen çok zayıf. CHP’liler AKP’lileri, AKP’liler CHP’lileri tanımıyor. Hep havada konuşuluyor. Seçmen profillerini oluşturacak politik psikoloji araştırmalarına ihtiyaç var. CHP’yi eleştirecekseniz bunun için eleştirebilirsiniz. Haklı olursunuz.
2. turu kaybetmenin en kötü yolu, sizin sandıktan umudu kesip oy vermeye gitmemeniz olacaktır. Böylece %45’in de altına düşeriz. Bu nedenle, lütfen, 2. turda, 1. turmuş gibi sandığa gidin. O zaman ne kadar umutluysanız, işte böyle. Sizi korkutmalı: Gitmezseniz, Cumhuriyet elden gidecek. Ek oy bulmak için bu 2 haftada AKP’lilerle görüşmezseniz, özgürlükler elden gidecek. Kendi muhasebenizi de yapın. Bu kadar yakınıyorsunuz ama Kılıçdaroğlu’nun kazanması için ne yaptınız? Bu son 2 haftada ne yapabilirseniz onu yapın. 1 yeni oy bile değerlidir.
Diyelim kaybettik. Dünyanın sonu mu? Bu ülkenin yaklaşık yarısı demokrat insanlardan oluşuyor. Bunu sakın unutmayın. Mücadelemiz sürecek. En kötü olasılıkta, iktidar, yandaşlarda olsa da, büyükşehirler CHP’de olacak. Bu, elbette gün geçtikçe daha fazla Türkiyelileşen HDP/Yeşil Sol fikriyatının sayesinde olacak. Kitle siyaseti budur: Değişik kesimden seçmenleri bir arada tutmak zordur ama olanaksız değildir. Kılıçdaroğlu, %45’le bunu gösterdi, yine gösterecek. Bu iki haftada ne kadar çaba sarf edersiniz, Kılıçdaroğlu’nun oyu o kadar artacak.
İşte böyle umutsuz arkadaşlarım, umarım ‘mesaj alınmıştır’. CHP’ye güvenin ve bu iki haftada gerekirse tek tek kapılarını çalıp AKP’lilerle görüşün. Yol yoksa yol yapacağız. Her zaman bir çözüm vardır.
ulasbasar@gmail.com