Cumartesi, 8 Kas 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
ManşetSerbest Kürsü

Türkiye’de aydın var mı?

Adil Gürkan
Son güncelleme: 8 Kasım 2025 00:06
Adil Gürkan
Paylaş
Paylaş

Vardır, ama sayıları çok azdır.

Ya da şöyle ifade edilebilir: Türkiye’deki gerçek aydın sayısı, bu ülkeyi küresel boyutta temsil edebilecek, hayatın her alanında yarıştırabilecek oranda değildir.

Aydın, kavram üretir.

Aydın, farklı düşünceler ortaya koyar.

Aydın, yerel ve küresel boyutta çekim gücü oluşturur.

Var mı böyle bir hal?

Eğer, şu objektif tanıma göre bir değerlendirme yapılırsa, bu ülkede gerçek aydınların sayısının neden bu kadar az olduğu da kolayca anlaşılır:

Aydın, araştıran, gelişimine önem veren, kendi düşüncelerinin esiri olmayan, farklı görüşlere saygılı, muhataplarını aktif biçimde dinleyen, eleştirilmeyi hakaret gibi algılayıp savunmaya geçmeyen, ikna olmaya açık, özgüveni yüksek bir insandır.

Şimdi, çevrenize bir bakın ve aydın olma iddiasındakileri inceleyin.

Kaç tanesi bu tanımlara tamamen uyacak?

Bir elin parmaklarını geçmez.

Çünkü Türkiye’de kültür, sanat, bilim, politika, futbol, edebiyat gibi alanlarda mahalleler vardır. O mahallelerin insanları, kendi düşüncelerine adeta itaat noktasındadır.

Futbol mahalleleri bu yazının konusu değil. Orası fanatizmin delirme boyutuna vardığı bir dünya. Bu nedenle biz diğer alanlardaki otoriter yapılanmalara bakalım. 

Mahalleler arasında, dogmalardan, saplantılardan, inattan, şişkin egolardan, biat ve itaatten oluşan yüksek duvarlar vardır. Birinden diğerine geçmek neredeyse olanaksızdır.

Mahalle değiştirmek isteyenin tepesinde ayıplama, aforoz, sosyal infaz gibi yaptırımlardan müteşekkil Demokles’in kılıçları sallanır. Hatta bu yaptırımlar, siyasi mahallelerde döneklik, hainlik gibi suçlamalara kadar varabilir. 

Böyle bir ortamda, bağımsız, dik, tavizsiz bir aydın bulabilir misiniz?

Bu mahallelerin başında bir nevi tekke şeyhleri hüküm sürer. 

Onlar, mahallenin müritleri adına, araştırır, düşünür, değerlendirir ve görüş ve düşüncelerini adeta “Sahra Talimnamesi” gibi dikte eder.

Böylece, müritler, düşünmek ve araştırmak gibi külfetten kurtulmuş olur! Aslında bu eylemler yasaktır ama adı konmamıştır. Onlara düşen sadece itaattir.

Bu mahallelerin ağaları, insanlara, bilginin kestirme yolunun onlara kayıtsız şartsız inanmak olduğunu söyler. Oysa böyle bir inanış aklı devreden çıkarır.

Gelelim temel soruya…

Mahallelerin başındaki otoriteye biat etmek, araştırılması gereken bir tavırdır. Bir insan neden iradesini, zihnini bu şeyhlere ipotek eder ki?

Biat, sosyal ve zihinsel esaretten başka bir şey değildir. 

İşin ilginç tarafı, bu otoriteler, kurdukları sosyal hegemonyayı adeta kutsal bir aidiyet merkezi gibi pazarlamayı da başarırlar. Bu sosyal tekkelerin müritleri de, bu aidiyetten bir haz aldıklarını sanırlar. Mutluluğu itaatte ararlar.

Farklı sesler, farklı bakış açıları, üretkenlik ve neşe ayıp sayılır. Bu mahallelerin otoritelerinin alametifarikası asık surat, anlaşılması zor cümleler, baskın bir ses tonudur. 

İnsanların aklını ve ruhunu böyle teslim alırlar. 

Şimdi sadede gelelim;

Böyle kapalı mahallelerden dünyayı sarsacak eserler, düşünceler, buluşlar çıkar mı? 

Ya da ülkedeki bu mahallelerin, insanı yükselten, dünyaya mal olmuş kaç tane eseri, buluşu, düşüncesi ya da kavramı var? 

Dünyaya yayılan çok az sayıdaki eserin, buluşun, düşüncenin yaratıcıları da, mahalle aidiyetlerini reddeden, biat kültürüne uzak bireylerdir.

Onların özgür düşüncesi ve bakış açısı, bu az sayıdaki değeri ortaya çıkarmıştır. Keza, bu bütün dünya için de geçerlidir. İnsanlığın yararına ne varsa, topluluklara, mahallelere ait olmayı reddedenler ve tek başına çabalayanlar tarafından keşfedilmiştir.

Yaratıcılık bireysel bir haldir. Gerçek aydın olmanın bir tezahürüdür. Baskıya maruz kalma riskini göze alan, sosyal infazdan korkmayan birey, aydındır. 

Şu atasözüne de bir isyandır:

Sürüden ayrılanı kurt kapar.

Çağımız, bireyin ön plana çıktığı bir dönem. 

Bağımsız düşünce..

Bireysel duruş..

Kendi değerlerine saygı.

Aydın kimliği.

Bunlar, bu çağın olmazsa olmazlarıdır.

Ayn Rand’dan alıntıdır.

Mutluluk başarılı bir yaşam halidir. Acı ise ölüme aittir. Mutlu insan, değerlerine ulaşmaktan kaynaklanan bir sosyal tatmin duygusu yaşar. Eğer bir öğreti, size, bireysel mutluluğu yasaklayarak kitlesel mutluluğu dayatıyorsa, orada etikten, özgürlükten bahsedilemez.

Kendinizi ortak hedefler için feda etme talimatı verenlere, “ buyurun, siz önden gidin” demek gerçek aydın tavrıdır. Ölüm dayatmasını reddedin.

Gerçekliğin ve hayatın yapısı gereği, her insan kendi başına bir amaçtır. Kendi hatırı ve değerleri için vardır. En yüksek etik amacı da bireysel mutluluğudur.

İnsanın kendisinden kaynaklanan değerler ve yaklaşımlar iyidir. İnsanın kalabalıklara bağımlılığından kaynaklanan her şey tartışılmalıdır. 

Aydın insan mutludur. Hayatında acıya yer vermez. Kendisine dayatılan dogmaları reddetmeyi özgür olmanın bir gereği olarak görür.

İlgili yazı:

Aydın mı entelektüel mi?

***

Medya Günlüğü sosyal medya hesapları:

X

Bluesky

Facebook

Instagram

Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanAdil Gürkan
Takip et:
1956’da Mengen Hacıahmetler Köyünde doğdu. İlköğrenimini Mengen Cumhuriyet İlkokulunda tamamladı. Darüşşafaka Liseli olmakla gurur duyar. Hacettepe Üniversitesinde turizm ve işletme eğitimi aldı. Turizm ile ilgili olarak ABD- AH & MA Eğitim Enstitüsünden otelcilik diploması vardır. 1987 yılından bu yana turizm ve otelcilik sektöründedir. Genel olarak otel zincirlerinde ve 5 yıldızlı otellerde gelişen kariyerinde Genel Müdürlük yaptı. Bu gün itibarıyla Türkiye’nin büyük bir turizm grubunda Kurumsal İletişim ve Eğitim Direktörü olarak çalışmaktadır. Mutfak, bisiklet, şiir, roman, tarih ve arkeoloji, Anadolu otları, mantarları ve orman meyveleri özel ilgi alanındadır. Yaz ve kış denize girmek, uzun mesafe bisiklet sürmek tutkusudur. Hepsinden önemlisi, insan, hayvan ve doğa sevdalısıdır. Ütopyası, savaşsız, sömürüsüz, şiddetsiz bir dünyadır. Yazılarında genellikle insanı gülümsetmeye yönelik mizah kullanır. İnsanları güldürmek iyidir…
Önceki Makale Kayıp ata dilin izinde
Sonraki Makale Hava kirliliğiyle bozulan sağlığımız

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

Beyaz ÖnlükManşet

Hava kirliliğiyle bozulan sağlığımız

Osman Akdemir
8 Kasım 2025
ManşetSerbest Kürsü

Kayıp ata dilin izinde

Halil Ocaklı
8 Kasım 2025
GünlükManşet

Atatürk’e Armağan Şarkılar

Medya Günlüğü
8 Kasım 2025

Mehmet Şüküroğlu çiziyor

Mehmet Şüküroğlu
8 Kasım 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?