Türkiye ile KKTC’nin iktisadi ve mali alanda iş birliği yapmasını sağlamak iddiasında olan “iktisadi ve mali işbirliği” protokollerinden biri daha, 31 Mart 2023 tarihinde imzalandı.
Protokolde imzası olan Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın vaatleri ise özel bir demeçte uzun uzun anlatıldı. Son beş yılda Türkiye ile KKTC arasında imzalanan ekonomik ve mali iş birliği anlaşmalarının hiçbiri gereğince uygulanmadı. Tam bir keyfilik ve düzensizlik yaşanıyor. Öyle olunca, bu anlaşmalardan umulan yararın elde edilmesi de mümkün olamıyor.
Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı, kendi görev alanında kabul ettiği KKTC’yi kalkındırmak ve tanıtmak konusunda son beş yılda hangi ilerlemelerin sağlandığını anlatmadı ama biz biliyoruz ki, Türk Devletleri Teşkilatı’na gözlemci üye olarak kabul edilmek dışında hem dış ilişkilerimiz geriledi hem de ekonomimiz…
Kablo ile elektrik gelecekmiş!
KKTC’nin en önemli sorunu enerjidir… Elektrik Kurumu’nun akaryakıt ihalesinden tutun da eksik üretimin nasıl tamamlanacağına, güneş enerjisi yatırımlarından Türkiye’den kablo ile elektrik getirilmesine kadar pek çok sorunumuz olmasına karşın hiç bir karar alınıp harekete geçilemedi. Türkiye’den kablo ile elektrik getirilmesi vaadi, vaatlerin en büyüğü olarak ilk sıradaki yerini koruyor. Oktay, söz konusu demecinde, Türkiye’den hem elektrik geleceğini hem de Türkiye’ye elektrik gönderileceğini bir kez daha ilan etmekte hiçbir beis görmedi ama…
Konu 10 yıllardır popülaritesini korusa bile en önemli dönüm noktalarından biri Ekim-2016’ta yaşanmıştı. Dönemin Türkiye ve KKTC enerji bakanları arasında İstanbul’da imzalanan anlaşma Türkiye’den KKTC’ye deniz altından döşenecek kablo ile elektrik getirilmesini öngörüyordu. (*)
Çok değil aslında, aradan sadece 6,5 yıl geçti! Şimdi KKTC işlerine bakan Cumhurbaşkanı Yardımcısı bu amaçla fizibilite raporu hazırlanacağından söz ediyor!
Okulları da Oktay yapacak!
6 Şubat depreminde Adıyaman’da İsias Otel’in enkazında kalan voleybolcu çocukların acısını yaşayan Kıbrıslı Türkler, depremden sonra bütün dikkatlerini okul binalarında topladılar. Bazı okullarda eğitime ara verildi ve eğitimin sürdürülebilmesi için çadırlar kuruldu. Eğitim Bakanı KKTC halkını bu gerçek ile yüzleşmeye çağırırken hükümet tarafından hazırlanan bir yasa tasarısı ile halktan para toplanması ve okul binalarının yıkılıp-yapılması veya güçlendirilmesi amacı ilan edildi. Bir aydan fazla süren tartışmalar sonunda KKTC Meclisi’nden geçen yasa, maaşlardan %5’e varan kesinti yapılmasını ve vergilerin artırılmasını emrediyordu.
Oysa Oktay’ın vaatleri arasında 26 okul ve dört hastane yapılması da var ve Cumhurbaşkanı Tatar bu tartışmalı yasayı meclise geri gönderdi. Oktay’ın vaatleri ile Tatar’ın geri göndermesi birleşince, bizim bir aylık tartışma boşa gitmiş oldu.
Birbirimizi boşuna yemişiz meğer!
Yurttaşlık görevleri havada kalıyor
Kıbrıslı Türkler kendi elektriklerini nasıl üreteceklerine karar veremezler mi?
1963’te, Rumlar ile çatışmalar başladığında ve binlerce Kıbrıslı Türk köylerini terke zorlandığında bile aksamayan eğitim faaliyetleri için gerekli olan altyapı, Kıbrıslı Türkler tarafından yapılamaz mı?
Bütün bunlar için gerekli olan kaynak, maaş kesintileri, ek vergiler gibi yöntemlerle bizzat Kıbrıslı Türkler tarafından sağlanamaz mı?
Bu tür tartışmalar biraz kırıcı olabiliyor tabii… Kimisi maaşından kesinti yapılmasını istemez; kimisi ek vergilere karşı çıkar. Sanırım bütün bunlar bir toplum, daha da ötesinde bir devlet olmanın kaçınılmaz sorunlarıdır. Tartışacaksınız; grevler ve gösteriler olacak ama sonuç da bir şekilde alınmış olacak. Yurttaşlık hakları kullanılacak; yükümlülüklerine de katlanılacak.
Oktay buna olanak vermek istemiyor. Bir aylık tartışmadan sonra tam sonuca varacakken, “Biz size okullar yapacağız. Elektrik de getireceğiz” diyor.
Biliyorsunuz, KKTC’deki en tartışmalı ve gerilim yaratan konulardan biri de Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir ziyareti sırasında bize külliye hediye etmesi olmuştu. Külliye inşaatı, kaynak sıkıntısına rağmen devam ediyor: “Biz sizin ananızız; size okul da yaparız, elektrik de sağlarız. Külliye bile yapabiliriz. Yeter ki siz yurttaşlık hakları peşinde koşmayın. Devlet olmanız gerekirse onu da biz yaparız!”
Yapar mı yapmaz mı bilmiyorum! Türkiye’den su getirildiğine bakarsınız yapar! İmzalanan anlaşmaların nasıl yürütüldüğüne bakarsanız, yıllarca süründürür de yapar!
Bildiğim başka bir şey varsa, o da şudur ama: Yurttaşlık görevlerini yerine getirmeyenlerin “yurttaşlık hakkı” olamaz! Oysa Kıbrıs sorununun içine doğmuş olan ben, son yıllarımı bir yurttaş olarak yaşamak istiyorum. Çocuklarımın ve torunlarımın yurttaşlık haklarına sahip olarak yaşamalarını da çok ama çok önemsiyorum. İsterse gaz lambasında ve samanlıklarda eğitim görsünler… Yeter ki yurttaş olsunlar. Hesap versinler ve hesap sorsunlar. Diğer insanlar gibi hakları ve ödevleri olsun; yeter!
(*) https://pio.mfa.gov.ct.tr/kktc-turkiye-arasinda-kapsamli-enerji-isbirligi-anlasmasi-imzalandi/