Aykırı atasözleri sanıldığının aksine basın ve internet çağında yeni ortaya çıkmış bir tür değildir.
T. Litovkina’nın bildirdiğine göre, aykırı atasözleri klasik çağlarda doğmuş olmakla birlikte sonraki bütün devirlerde geçerliliğini sürdürmüştür. Araştırmacı, bu iddiasını kanıtlamak amacıyla Kant, Goethe, Schiller, Voltaire gibi 18. yüzyıl edip ve filozoflarının da eserlerinde atasözü aykırılaştırma örneklerine yer verdiklerini ileri sürmektedir.
Ülkemizde klasik ve modern Türk edebiyatı alanlarında yapılan çalışmalarda yazar ve şairlerin atasözü kullanımını tespite dönük olarak pek çok araştırma yayımlansa da, bunlarda aykırı atasözlerine değinilmediğini görmekteyiz. Aykırı atasözleri, oldukça geniş kapsamlı bir kullanım alanına sahiptir. Edebî eserlerden basın yayına, hazırlıklı-hazırlıksız konuşmalardan bireysel yazışmalara, filmlerden karikatürlere, kamyon arkası yazılardan tişörtlere kadar pek çok alanda aykırı atasözlerinin kullanıldığı görülmektedir.
Aykırı atasözleri doğası gereği dikkat çekici olduğundan reklam ve basın dilinde özel bir kullanım işlekliğine sahiptir. “Son gülen iyi güler” atasözünün “Fon gülen iyi güler” şeklinde aykırılaştırılarak bir banka reklamında kullanılması oldukça ilgi çekicidir. Yine, gazetelerde kullanılan manşet ya da köşe yazısı başlıklarında da aykırı atasözlerinin oldukça sık olarak kullanıldığı görülecektir: “Dolar borcu yiğidin kamçısıdır.” (Borç yiğidin kamçısıdır)
Ortaya çıkışında mizahi gayenin önemli bir rol oynadığı bu türün komedi türündeki sinema ürünlerinde kullanılması tesadüf değildir. Kaldı ki, Türk sinemasında Kemal Sunal’ın başrol oynadığı filmlerde “Bekleyen derviş açlığından gebermiş” ve “Görünen köy uzakta değildir” gibi aykırı atasözlerine rastlamaktayız.
Aykırı atasözlerini oluşturmakta kullanılan en yaygın yollardan birisi, atasözünde yer alan bir kelime ya da kelime grubunun değiştirilerek mevcut atasözünü gülünç bir hâle sokmaktır:
Ak akçe her gün içindir (Ak akçe kara gün içindir)
At binenin, kılıç sahibinindir (At binenin, kılıç kuşananın)
Atın ölümü sucuktan olsun (Atın ölümü arpadan olsun)
At ölür meydan kalır, yiğit ölür miras kalır (At ölür meydan kalır, yiğit ölür şan kalır)
Az veren candan, çok veren enayiliğinden verir (Az veren candan, çok veren maldan verir)
Borç yiğidin sancısıdır (Borç yiğidin kamçısıdır)
Bükemediğin bileği ısır (Bükemediğin bileği öp)
Bülbülü altın kafese koymuşlar, “Oh ne rahat” demiş ( Bülbülü altın kafese koymuşlar, “İlle de vatanım” demiş)
Çok okuyan bilmez, çok kazanan bilir (Çok okuyan bilmez, çok gezen bilir)
Damlaya damlaya holding olur (Damlaya damlaya göl olur)
Damlaya damlaya lavabo taşar (Damlaya damlaya göl olur)
Davulun sesi uzaktan az gelir (Davulun sesi uzaktan hoş gelir)
Evdeki hesap enflasyona uymaz. (Evdeki hesap çarşıya uymaz)
Gül’ü seven abisine katlanır (Gülü seven dikenine katlanır).
Her gördüğün sakallıyı hippi sanma (Her gördüğün sakallıyı deden sanma)
Her yiğidin bir rüşvet yiyişi vardır (Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır)
İsteyenin bir yüzü kara, vermeyen zenci (İsteyenin bir yüzü kara, vermeyenin iki yüzü)
İşleyen demir aşınır (İşleyen demir pas tutmaz)
Koşturanı Allah sevmez (Boş duranı Allah sevmez)
Leyleğin ömrü göçle geçer (Leyleğin ömrü laklakla geçer)
Su küçüğün, sürahi büyüğündür (Su küçüğün, söz büyüğün)
Sütten ağzı yanan, yoğurdu afiyetle yer (Sütten ağzı yanan, yoğurdu üfleyerek yer)
Tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer, tavuk kümesidir (Tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer, kürkçü dükkanıdır)
Üzüm üzüme baka baka çürür (Üzüm üzüme baka baka kararır)
Para parayı zenginin cebine çeker (Para parayı çeker)
Türkiye Türkçesi atasözlerini dönüştürmede kullanılan yöntemlerden birisi de atasözünün ikinci bölümünü değiştirmektedir:
Anasına bak, babasından dayak ye (Anasına bak, kızını al)
Anasına bak, kızından vazgeç (Anasına bak, kızını al)
Besle kargayı, hayvancağız açlıktan ölmesin (Besle kargayı, oysun gözünü)
Besle kargayı, hindi diye satarsın (Besle kargayı, oysun gözünü)
Ev alma, evi olan kız al (Ev alma, komşu al)
Görmemişin oğlu olmuş, hâlâ kör (Görmemişin bir oğlu olmuş, çekmiş çükünü koparmış)
Gülme komşuna, dayak yersin (Gülme komşuna, gelir başına)
Öküz öldü, inek dul kaldı (Öküz öldü, ortaklık bozuldu)
Sakla samanı, çürüsün (Sakla samanı, gelir zamanı)
Sakla samanı, inekler aç kalsın (Sakla samanı, gelir zamanı)
Sakla samanı, karaborsa satarsın (Sakla samanı, gelir zamanı)
Mevcut atasözünün sahip olduğu söz varlığı ve söz dizimsel sistem ile başlayıp geri kalan kısmı üzerinde değişikliklerin yapılması oldukça işlek bir yoldur:
Ak akçe kara gün gelene kadar değerini yitirir (Ak akçe kara gün içindir)
Bal tutan almadan önce tadına bakar (Bal tutan parmağını yalar)
Can çıkmadan mirasçılar evden çıkmaz (Can çıkmadan huy çıkmaz)
Çıkmadık candan imama iş çıkmaz (Çıkmadık candan umut kesilmez)
Damlaya damlaya cepte para kalmaz (Damlaya damlaya göl olur)
Denize düşen yüzme bilmiyorsa ayvayı yer (Denize düşen yılana sarılır)
Garip kuşun yuvasını belediye yıkar (Garip kuşun yuvasını Allah yapar)
Görünen köy uzakta değildir (Görünen köy kılavuz istemez)
Güneş girmeyen eve elektrik faturası kabarık girer (Güneş girmeyen eve doktor girer)
Horozu çok olan köyde tavuklar haşat olur (Horozu çok olan köyün sabahı geç olur)
İki gönül bir olunca masraflar da çok olur (İki gönül bir olunca samanlık seyran olur)
Kendi düşen beceriksizliğinden düşmüştür (Kendi düşen ağlamaz)
Kızını dövmeyen torun sever (Kızını dövmeyen dizini döver)
Kumarda kaybeden beş parasız kalır (Kumarda kaybeden aşkta kazanır)
Kumarda kaybeden evine don gömlek gider (Kumarda kaybeden aşkta kazanır)
Öfke ile kalkan, bir güzel dayak yer (Öfke ile kalkan zarar ile oturur)
Parayı veren bir daha nah geri alır (Parayı veren düdüğü çalar)
Söz gümüşse sözlüğü olan köşeyi döner (Söz gümüşse sükut altındır)
Ummadığın taş arkeolojik eser olabilir (Ummadığın taş yarar baş)
Yavaş atın ganyanı sürpriz olur (Yavaş atın tepmesi sert olur)
Atasözü değiştirmede başvurulan yollardan birisi de mevcut atasözüne ekleme
yapmaktır. Bu ekleme, cümlenin bitiminden sonra gelerek atasözünü aykırı bir biçime sokmaktadır:
Aç ayı oynamaz, yedek kulübesinde oturur.
Ateş düştüğü yeri yakar, sonra da yangın çıkar.
Düşenin dostu olmaz, pazarlamacısı olur.
Düşenin dostu olmaz, gardiyanı olur.
Korkunun ecele faydası yoktur, ama çamaşırları pisletir.
Ölenle ölünmez, mirasına konulur.
Futbolun Türk halkı tarafından çok sevilen ve toplumun her kesimince ilgi duyulan bir uğraşı olması nedeniyle bu bu konuyla ilgili olarak çok sayıda aykırı atasözünün mevcut olduğu görülmektedir:
Ağlamayan futbolcuya penaltı vermezler (Ağlamayan çocuğa meme vermezler)
Ayağını topuna göre uzat (Ayağını yorganına göre uzat)
Maçı seven yenilgiye katlanır (Gülü seven dikenine katlanır)
Çalımı seven tekmeye katlanır (Gülü seven dikenine katlanır)
Gol golü çeker (Para parayı çeker)
Defans sana diyorum, kalecim sen anla (Kızım sana diyorum, gelinim sen anla)
Deplasmana giden takım umduğunu değil bulduğunu yer (Misafir umduğunu değil,
bulduğunu yer)
Yarım hekim candan yarım hakem maçtan eder (Yarım hekim candan, yarım imam dinden
eder)
Gol yedikten sonra taktik veren çok olur (Araba kırılınca yol gösteren çok olur)
Her kalecinin bir gol yiyişi vardır (Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır)
Her takım kendi stadında öter (Her horoz kendi çöplüğünde öter)
Kırmızı kart alacak futbolcu kafa atışından belli olur (Adam olacak çocuk bokundan belli
olur)
Pas küçüğün gol büyüğündür (Su küçüğün, söz büyüğün)
Paslaşa paslaşa gol olur (Damlaya damlaya göl olur)
Aykırı atasözlerinin yoğunlaştığı bir başka tema da eğitim-öğretim alanıdır:
Akıl akıldan, beş hepsinde üstündür (Akıl akıldan üstündür)
Bana hocanı söyle, sana kaç alacağını söyleyeyim (Arkadaşını söyle, sana kim olduğunu
söyleyeyim)
Besle hocayı oysun gözünü. (Besle kargayı, oysun gözünü)
Bugünün dersini yarına bırakma (Bugünün işini yarına bırakma)
Denize düşen yılana, sınava giren kopyaya sarılır (Denize düşen yılana sarılır)
Görünen kopya kılavuz istemez (Görünen köy kılavuz istemez)
Her öğrenci kendi sınıfında öter (Her horoz kendi çöplüğünde öter)
Her öğrencinin kalbinde bir beş yatar (Her yiğidin gönlünde bir aslan yatar)
(Oğuzhan Durmuş, dergipark.org)
Makalenin tamamını okumak için tıklayın
İlgili yazı: