Daha önce yazmıştım ama tekrarlamakta fayda var: Bu ülkenin en büyük sorunu, başta solcular el birliği ile solu öldürmüş olması.
Hele bir 12 Eylül solu var ki tamamen dünyayı tersten okuduğu için 12 Eylül faşizminin sebebi değilse de nedenlerinden biri oldu.
Yanlış okunan, Sovyetler, Çin ve Küba’da “devrim” dedikleri şeyin aslında birer feodal köylü ayaklanması olmasıydı. Marx’ın, “Devrim buradan başlayacak” dediği gelişmiş ülkelerde devrim yaşanmadı çünkü işçi sınıfının ev, araba, emekli maaşı, tatil vs. gibi kazanımlarıyla “artık emeği” dışında satacak şeyleri vardı.
Hele çok geniş bir faşist tanımı vardı ki evlere şenlik: Faşist işçi, faşist madenci vs…
Solculuk bir tercih değil ki yaşamından kaynaklanan doğal bir durum; emeğinden başka satacak şeyi bulunmayan doğal olarak solcu.
İşte 12 Eylül’de Türk solu kandırıldığını anlatılması gereken insanlardan düşman yarattı.
Sol kan ve savaşla anılır oldu, sağcı katliamlar anlatılırken Fatsa’daki Reyhan ve Beyhan Kuzu’dan kimse bahsetmedi. Biri 12, diğeri 13 yaşındaydı.
Bu da yetmedi, Batı’daki sol Gramchi ve Altusser konuşurken bizim solumuz ölümle anılır oldu.
Binlerce insan öldü, zulüm gördü, acı çekti; o günün kendini lider sanan maceraperestleri inkâr da etse hepsi bir hiç için bile olmadı, Türkiye boğazına kadar faşizme battı ve çıkamadı.
Çin, Sovyetler ve Küba’da devrim sandıkları şey aslında birer Orta Çağ feodal ayaklanmasıydı, açtıkları kapının sonu kapitalizme uzandı.
İşçi sınıfına sahip hiçbir gelişmiş kapitalist ülkede devrim olmadı çünkü kapitalizm çoktan işçiyi farketmiş ona ev, araba, sigorta, maaş, tatil vermişti.
Emeği çalışan herkes solcuydu ve onları ayıran herkes “bir tür grev kırıcıydı”, bunu fark etmedi bizim solumuz ve ülkemizde sol öldü.
Oysa devrim denilen şey bir bireysel bilinçlenme süreci, kendi bireysel egonu boğup diğerlerini sevme becerisidir.
Şiddet, ölüm, kan bunun tam tersini yapar.
Umarım, hâlâ kaldıysa solcularımız ve sağcı olduğunu sanan işçi sınıfımız solun başkasını sevmek olduğunu anlar.
Solcularımız da, kapitalizmin kendi işçisine verdiğini başka ülkelerin işçilerinden aldığını ve bu ortamda milliyetçiliğin antikapitalist bir yanı olduğu öğrenir.
Sol ölüm değil sevgidir, herkes için…