Engin Solakoğlu’nun soL Haber’de yayımlanan “Putinizm” başlıklı yazısından bölümler:
“Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Amerikalı televizyoncu Tucker Carlson’a verdiği demeç dış politikayı takip iddiasındaki bütün mecralarda tartışıldı. Türkiye’de bu konuda benim okuyabildiğim en kapsamlı ve isabetli değerlendirmeyi ise Yiğit Günay yaptı.
Putin’in ipe sapa gelmez tarih tezlerini, artık alışkanlık hale getirdiği SSCB’ye yönelik eleştirilerini bir yana bırakıp, biraz Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın son durumuna bakalım.
Putin söyledikleri içerisinde belki de en doğru hususlardan biri ABD, İngiltere ve genel olarak NATO ülkelerinin desteklediği Ukrayna’nın Rusya’yı yenilgiye uğratamadığı. Birliklerin çarpıştığı arazi resmen Ukrayna toprakları olduğuna göre, yerinde bir tespit. Aksini bekleyenler vardı belki de ama iki ülke karşılaştırıldığında bu doğal bir sonuç gibi görünüyor.
Ukrayna’nın Rusya’yı yenemediğine kuşku yok ama Rusya’nın Ukrayna’yı yenilgiye uğrattığını söyleyebilmek de pek mümkün değil. Üstün bir hava kuvveti, süpersonik, hipersonik füzeler, kağıt üzerinde denize tümüyle hakim bir donanma yetmiyor demek ki. Putin de savaştaki tüm hedeflere ulaşılamadığını söylüyor zaten. O hedef neydi anımsayalım: “Ukrayna’yı Neonazilerden temizlemek”. Sanırım bunun için savaş iki ülke arasındaki sınırların yanı sıra doğrudan Kiev’i ve Zelensky rejimini hızla düşürmeye yönelik bir operasyonla başlamıştı.
Putin’in 25 yıllık politik macerasının dünyada ve Türkiye’de önemli izler bıraktığı açık. Bu izlerden belki de en önemlisi Türkiye’de siyasi yelpazenin en sağından en soluna geniş bir hayran kitlesi edinmiş olması. En solda, belki de Lenin’in tarif ettiği çocukluk hastalığının doğal sonucu olarak Putin’i Bolşevik sananlara söylenecek pek bir şey yok. Antiemperyalizmin sınıf mücadelesinden azade olamayacağı konusunu Yiğit Günay ayrıntılı biçimde anlatmış zaten yukarıdaki yazısında. Bu bağlamda yazıyı dikkatle okuması gereken bir başka kesim de ABD karşıtlığı yapacağız diye Putin’in, hatta zaman zaman hızını alamayarak İran’daki Molla rejiminin dahi arkasına hizalanan “ulusalcılar”.
Asıl şaşırtıcı olan sayısal olarak pek bir anlam ifade etmeyen liberaller dışındaki klasik sağcıların Putin hayranlığı. Güçlü lider, aklına koyduğunu yapıyor, ABD’ye kök söktürüyor söylemleri gırla gidiyor Akepe iktidarını da kapsayan bu milliyetçi muhafazakâr kesimde. Öyle ki Suriye bağlamında ABD’nin etkin katkısıyla yaşamını yitiren TSK mensuplarının arkasından feryat eder, Washington’a haklı olarak lanet yağdırırlarken, Putin Yönetiminin de Suriye’de 34 TSK mensubunu doğrudan bir askeri saldırı sonucu öldürdüğünü, yine aynı Rusya’nın Suriye’de yer yer YPG ile ortak devriye attığını, PKK’nın Moskova’da bir temsilciliği bulunduğunu göz ardı edebiliyorlar.
Yazının tamamını okumak için tıklayın