“Ali Şen istenmiyor”, “Aziz Yıldırım istenmiyor”, “Ali Koç istenmiyor…” Bunlar, gerçekleri örtmek için üretilen kuyruk yalanın ta kendisi.
Fenerbahçe çağdaş, laik, Atatürkçü Türk’ü temsil eder. Bakın Türkiye demiyorum, bilinçli ve amaçlı olarak Türk diyorum.
Bu temsilin çağdaş ve laik kısmı kentli burjuvaları çekse bile Fenerbahçe’nin temsil ettiği değerlerin karşılığını bulduğu kesim kentli milliyetçilerdir.
Bildiğiniz gibi, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran kimlik Orta Asya’dan gelen, kadının eşit sayıldığı, on binlerce yıllık kültürü temsil eden bir Şaman kültürüdür ve çok güçlüdür. Türklerin İslamiyet’i kabulünden sonra Arap toplumlarının aksine kimliğini korumuş, İslam’ı Türk kimliği ile birleştirmiştir. Bu kültürde tarikat, cemaat, kadınların ötekileştirilmesi falan yoktur.
Türk tarihte iki kez ümmet kültürü ile karşılaşmış ve ikisinde de Türk kimliği üzerine yeni bir devlet kurulmuştur: Biri Osmanlı İmparatorluğu, ikincisi ise Türkiye Cumhuriyeti’dir.
Fenerbahçe’de bazı sol kavramlar bulup ona solcu misyonlar atfetmek “çağdaş” yanından dolayı anlaşılabilir olsa da Fenerbahçe Türkçü’dür.
Bu yüzden de Fenerbahçe düşmanlarının Fetö ve PKK gibi Türkiye Cumhuriyeti düşmanları olması tesadüf değil, eşyanın doğasından kaynaklanan bir realitedir.
2 Nisan’da sadece Fenerbahçe değil ülke de bir karar verecek; bu ülke çağdaş Türk kimliğini öne çıkaran bir spor kulübüne ihtiyaç duyuyor mu duymuyor mu? Duymuyor deniyorsa ki bugüne kadar yaşananlar duymadığını gösteriyor, zaten Fenerbahçe’nin bu ligde olmasına gerek yok.
Burada en büyük çelişki Türk kimliğini temsil ettiğini söyleyen MHP, İYİP, Zafer Partisi vb. organizasyonların Fenerbahçe’yi yalnız bırakmış olmasıdır.
Yoksa Türk kimliği ile hesaplaşma amacı taşıyan siyasal oluşumların Fenerbahçe’yi desteklemesi mümkün değil.
Burada anlatılanlar iyi veya kötü değerlendirmesi içermiyor, fikir anlamında herkes kendine göre ülkeyi iyiye götürecek fikri benimsemekte özgürdür.
Bu ümmet de olabilir, sosyalizm de olabilir, ben ümmet gibi sınırsız toplum fikirlerinin “vatansızlaştırma” ve kapitalizme ucuz iş gücü sağlamaya yaradığını ve coğrafi sınırlar anlamında milliyetçiliğin global kapitalizmin önündeki en büyük engel olduğuna inanıyorum ve tanımlanan biçimdeki milliyetçiliğin ilerici bir hareket olduğuna inanıyorum.