Pazartesi, 13 Eki 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Köşe Yazıları

Türk dış politikası: Monşerlerden “ne deve ne kuş” nesline…

Aydın Sezer
Son güncelleme: 28 Temmuz 2025 12:10
Aydın Sezer
Paylaş
Paylaş

Türk dış politikasının temel paradokslarından biri, II. Dünya Savaşı sonrasında şekillenen devlete yakın bürokratik elit ile 2000’lerde AKP’nin iktidara gelmesiyle başlayan “monşer tasfiyesi” arasındaki radikal kopuştur.

Bu süreç, yalnızca bir kadro değişiminden ibaret olmayıp, Türkiye’nin dış politika vizyonunun, araçlarının ve hatta dilinin yeniden tanımlandığı bir dönüşüme işaret eder. Ancak bu değişim, beklenenin aksine, daha tutarlı ve öngörülebilir bir diplomasi yerine, “stratejik derinlik” retoriğiyle maskelenen savrulmalara yol açmıştır.

Geleneksel Model: Akademinin “Milli Mesele”ye Hizmeti

Cumhuriyet’in erken dönemlerinden itibaren, dış politika elitleri büyük ölçüde Mülkiye kökenliydi ve bu kadrolar, akademiyle organik bir bağ kurmuştu. Akademi, özellikle Siyasal Bilgiler ve Hukuk Fakültesi gibi kurumlar, diplomatik kadroların yetiştiği merkezlerdi. Bu durum, dış politikanın “milli mesele” etiketi altında, devlet merkezli ve uzlaşıya dayalı bir çizgide ilerlemesini sağladı. Akademi, bu süreçte ya resmi politikayı meşrulaştıran bir söylem üreticisi ya da devletin ihtiyaç duyduğu uzmanlığı sağlayan bir destek mekanizması rolünü üstlendi. Ancak, bu modelin en büyük zaafı, eleştirel düşünceyi değil, “devletçi refleksi” beslemesiydi. Diplomatların büyük çoğunluğunun aynı akademik çevrelerden yetişmesi, dış politikada bir tür ideolojik homojenliğe yol açtı. Bu durum, “Soğuk Savaş” döneminde göreceli işlevsel olsa da, 1990’lardan itibaren küresel sistemin karmaşıklaşmasıyla birlikte katı ve değişime dirençli bir yapı haline geldi.

AKP Dönemi: Monşer Tasfiyesi ve “Yeni Diplomasi”nin Doğuşu

AKP’nin 2002’de iktidara gelmesiyle birlikte, geleneksel bürokratik elitin tasfiyesi hız kazandı. “Monşer” tabir edilen eski diplomatik kadroların yerine, partinin siyasi çizgisine daha yakın vasıfsız isimler getirildi. Bu hamle, başlangıçta “devlet içinde devlet” olarak görülen yapıyı kırmak adına meşru bir adım olarak sunuldu. Ancak zamanla, bu değişimin en büyük mağduru, diplomasinin “profesyonel hafızası” yani “kurumsal yapısı” oldu.

Ahmet Davutoğlu’nun “stratejik derinlik” vizyonu, bu dönüşümün teorik çerçevesini oluşturdu. Yeni nesil diplomatlar, Batı merkezci dış politikayı eleştirirken, “Yeni Osmanlıcılık” şemsiyesi altında “Türkiye’nin tarihsel misyonu” gibi romantik bir söylemle hareket ettiler. Ancak pratikte bu vizyon, “Arap Baharı”nın çöküşü ve Suriye iç savaşı gibi krizler karşısında çözümsüz kaldı.

Retorik ile Reelpolitik Arasında Sıkışan Diplomasi

Bugün Türk dış politikasını yöneten kadroların en büyük handikapı, ne geleneksel devletçi ekolün bir deve misali ağır ama dayanıklı adımlarını taklit edebilmeleri ne de Davutoğlu döneminin bir kuş gibi yüksekten uçan vizyoner iddiasını sürdürebilmeleridir. Ortaya çıkan, “ne deve ne kuş” diyebileceğimiz melez bir yapıdır. Davutoğlu’nun teorik mirasına sahip çıkmakla birlikte, onun adını dahi anmaktan imtina eden bu garip nesil, “Plaj İngilizcesi” ile müzakere masasına otururken, muhatabının tarihsel ve kültürel kodlarını okumaktan aciz kalmaktadır.

Bu sıkışmışlığın en net kanıtları, son birkaç yılda atılan adımlarda gizlidir. “Mavi Vatan” retoriğiyle Doğu Akdeniz’de estirilen fırtına, Mısır ve İsrail limanlarında pragmatik bir sükunete dönüşmek zorunda kalmıştır. Dün “katil” ve “darbeci” olarak anılan Körfez liderleri, bugün ekonomik gerçeklerin baskısıyla en muteber ortaklar haline gelmiştir. Bu savrulmalar, diplomasinin bir stratejiye değil, günlük ihtiyaçlara göre şekillendiğini göstermektedir. Akademi ise bu süreçte eleştirel bir pusula olmak yerine, iktidarın her “U dönüşü”nü meşrulaştıran bir “yankı odası” halini almıştır.

Sonuç: Diplomaside Hafıza Kaybı ve Gelecek Senaryoları

Türk dış politikasının en büyük sorunu, artık ne geleneksel devlet aklına ne de yeni nesil “vizyoner” söyleme sahip olmasıdır. Akademi-devlet ilişkisi, bir zamanların “milli mesele” anlayışından, günümüzün “partizan angajmanına” evrilmiştir. Bu durum, diplomasideki sürekliliği zedelerken, Türkiye’nin uluslararası sistemdeki konumunu da belirsizleştirmektedir.

Gelecek için iki senaryo mümkün: Ya devlet ve akademi ile Think-tank’ler (düşünce kuruluşları) arasında eleştirel ancak yapıcı bir diyalog yeniden tesis edilecek ya da Türk dış politikası, retorik ile reelpolitik arasındaki bu uçurumda savrulmaya devam edecek.

***

Medya Günlüğü sosyal medya hesapları:

X

Bluesky

Facebook

Instagram

EtiketlendiDiplomasi
Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanAydın Sezer
Takip et:
Siyasete ve dış politikaya dair nüanslı, eleştirel, yer yer alaycı yazılar ve enerji alanında değerlendirmeler.
Önceki Makale “Sıkıcı” para politikası
Sonraki Makale Bilinmeyen Bayan Hakopyan

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

EditörKöşe Yazıları

“Guggenheim Etkisi”

Emre Dilek
12 Ekim 2025
EditörKöşe Yazıları

Beyin yeniyi mi sever eskiyi mi? 

Dr. Nevin Sütlaş
12 Ekim 2025
Köşe Yazıları

Gazze’de Trump ve Erdoğan’ın “kırılgan ateşkesi…”

Aydın Sezer
11 Ekim 2025
Köşe Yazıları

Görünmeyen kafeslerimiz…

İnan Özbek
10 Ekim 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?