Antalya’nın simge yapılarından olan Arkeoloji Müzesi’nin “depreme dayanıksız olması” gerekçesiyle Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yıkılmak istendiğine 10 ve 20 Temmuz tarihli yazılarımızda değinmiş, Bakanlığın kararına tepkiler gösterildiğine işaret etmiştik.
Tepkileri umursamayan Bakanlık Eylül ayı ortalarında müze binasını bir gece yarısı yıktı.
Bakanlık yıkılan binanın yerine “Yeni Antalya Müzesi Projesi” adı altında modern bir arkeoloji müzesinin inşa edileceğini açıklıyor. Bu konuda X’te bir paylaşım yapan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, “Depreme dayanıklı, zamanın koşullarına uygun, modern müzecilik anlayışıyla hayata geçireceğimiz yeni müze projesi için Antalya Arkeoloji Müzesi’ndeki 100 bine yakın eseri uzman ekiplerle taşıdık” dedi. Eserlerin koruma altında olduğunu söyledi.
Bakan’ın açıklamasına rağmen müzenin yıkılmasına tepkiler sürüyor. Antalya’nın önde gelen sivil toplum kuruluşları temsilcileri ile akademisyenler, mimarlar, mühendisler ve sanatçılardan vb. oluşan Müze Çalışma Grubu, müzenin yıkılmaması konusunda sürdürdüğü mücadelenin devamı mahiyetinde yeni adımlar atma kararlılığında. Yıkıma sert tepki gösteriyor, eleştirilerde bulunuyor.
Müze Çalışma Grubu basın açıklamaları ve grup üyelerinin çeşitli vesilelerle yaptıkları konuşmalarla görüşlerini kamuoyuna duyuruyor.
Bu çerçevede, Antalya’nın kültürel belleği ve Cumhuriyet tarihimizin modern mimarlık mirası olan Antalya Arkeoloji Müzesi’nin, bilimsel ve hukuki dayanaklardan yoksun bir raporla, toplumsal rıza alınmaksızın ve kamuoyundan gizlenerek yıkılması eleştiriliyor. “Müzenin yıkımı, yalnızca bir binanın değil; Antalya’nın hafızasının, Cumhuriyet değerlerinin ve halk sağlığı ilkelerinin de yok edilmesidir” deniliyor.
Çalışma Grubu üyeleri yıkım süreci boyunca yaşananların, şeffaflıktan uzak, aceleci ve kamu yararını gözetmeyen uygulamaların açık bir göstergesi olduğunu belirterek,“Müze yıkımına gerekçe olarak deprem riski gösterildi, toplumun deprem hassasiyeti kullanılarak kamuoyu kandırıldı!” diyorlar.
Deprem performans raporunun yıkımdan sonra hazırlandığını da ifade ile asbest analizlerinin kamuoyuyla paylaşılmaması ve müze çevresinin metal perdelerle kapatılarak halktan gizlenmesinin, sürecin ne denli keyfi yürütüldüğünü ortaya koyduğunu belirtiyorlar.
Müze Çalışma Grubu olarak, hukuki süreçleri sonuna kadar sürdüreceklerini, müze arsasının kamu alanı olarak korunması için kararlılıkla mücadele edeceklerini, yıkımın sorumlularını kamuoyuna açıklayacaklarını, suç duyurularında bulunacaklarını söylüyorlar.
Antalya halkını, STK’leri, meslek örgütlerini ve duyarlı yurttaşları bu mücadeleye destek olmaya ve müze arsasında kötülük yapma niyetli talancıları kontrol etmeye çağırıyorlar ve şöyle konuşuyorlar:
“Antalya’daki 51 STK ve Meslek odaları ile Antalya Baromuzun kanıta dayalı iddiaları, tanıklıkları, bu sürecin bilimsel ve etik dışı yönlerini açıkça ortaya koymuştur. Her belge müzenin yıkımının ardındaki usulsüzlükleri ve kültürel mirasın nasıl göz ardı edildiğini belgelemekteyken hukuki girişimlerimizin geciktirilmesi, yürütmeyi durdurma taleplerimizin havada kalması içimizi acıtan bir husustur.”
Kültür ve Turizm Bakanlığına, “Antalya Müzesi’nin yerine yine bir müze yapılmalı; falezler ve çevresi korunmalı; kentimizin belleği yok edilmemelidir. Bu olay, Türkiye’de müzecilik politikalarının yeniden değerlendirilmesi gerektiğini göstermektedir. Kültürel mirasın korunması, demokratik katılım ve bilimsel temelli karar alma süreçleri acilen güçlendirilmelidir” çağrısında bulunuyorlar.
Bu noktaya nasıl gelindi, bundan sonra nasıl bir yol izlenebilir?
Müzenin yıkımına direniş, bir avuç akademisyenle başladı ve kartopu gibi büyüdü. Takdire değer demokratik bir direnişe dönüştü. Müze Çalışma Grubu olarak içine Antalya’nın önde gelen sivil toplum kuruluşlarını, mimarlarını, mühendislerini, sanatçılarını aldı. Onların seslenişini Antalya halkı duydu ve direniş giderek genişledi, güçlendi.

Buna rağmen Bakanlık bu seslenişi, çığlığı duymazlıktan geldi. Yıkım kararını uyguladı. Müze Çalışma Grubu’nun diyalog kurma çağrılarını duymazlıktan geldi. Oysa demokratik ülkelerde sivil toplumun görüşleri önemsenir, dikkate alınır. Bakanlığın sivil toplumdan gelen seslere kulaklarını tıkaması, demokratik ülkelerdeki uygulamalardan ne denli habersiz olduğunu gösterdi.
Antalya halkının sahip çıktığı Müze Çalışma Grubu’na 20. İşçi Filmleri Festivali’nde dayanışma ödülü verildi. Direnişi anlatan bir amatör 14 dakikalık kısa film çalışması planlanıyor. Müze Çalışma Grubu kamu adına bu zamana kadar önemli bir yük taşıdı, sorumluluk üstlendi. Medya bu çabalara önemli bir destek sağladı. Önümüzdeki süreçte, konuyla ilgili olabilecek diğer kurumları da devreye sokarak, yükün ve sorumluluğun paylaşılması isabetli olacaktır.
Bu çerçevede, müze arsası alanının kamu alanı olarak korunması, müzenin yıkıldığı alana yeni müze yapılması, falezler ve çevresinin korunması, kentin belleğinin yok edilmemesi, kültürel mirasın korunması, demokratik katılım ve bilimsel temelli karar alma süreçlerinin güçlendirilmesi yolunda atılacak adımlara katkıda bulunmak amacıyla akla gelen şu öneriler Müze Çalışma Grubu ve diğer ilgililerce değerlendirilebilir:
Müze Çalışma Grubu,TBMM Kamu Denetçiliği Kurumuna (Ombudsmanlık) başvurabilir. Avrupa Birliği Kopenhag Kriterleri’nin karşılanması amacıyla 2012’de oluşturulan Ankara’daki Kurum idarenin her türlü eylem ve işlemleri ile tutum ve davranışlarını; insan haklarına dayalı adalete anlayışı içinde, hukuka ve hakkaniyete uygunluk yönleriyle incelemek, araştırmak ve önerilerde bulunmak ile görevlidir. Kamu kurum ve kuruluşlarının eylemleri ve işlemleri ile kamu görevlilerin tutum ve davranışları karşısında mağdur olduğunu ya da haksızlığa uğradığını düşünen herkes mahkemeye gitmeden önce Kamu Denetçiliği Kurumuna başvurabilir. (*)
Konunun aynı zamanda TBMM’ye taşınması düşünülebilecek bir diğer yoldur. 20 Temmuz tarihli yazımızda söz ettiğimiz gibi, CHP Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunç, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy tarafından yazılı olarak yanıtlanmak üzere TBMM Başkanlığına bir soru önergesi sunmuştu. Bazı CHP milletvekilleri Müze Çalışma Grubu’nun Müze önündeki eylemlerini de izlemişlerdi. TBMM’nin yeni çalışma döneminde başta CHP, Meclis’teki muhalefet partilerinin aralarında dirsek temasında bulunarak Ersoy’a konu ile ilgili sorular yönelterek, müzenin yıkılma nedenleri ve “Yeni Antalya Müze Projesi” hakkında bilgi talep etmeleri isabetli olacaktır. Müze Çalışma Grubu’nun bu amaçla Antalya milletvekilleri ile temaslarda bulunmaları gerekebilecektir.
Kamu Denetçiliği Kurumuna başvurulması ve konunun TBMM’ye taşınması, Yeni Antalya Müze projesinden sapma olması ihtimaline karşı Bakanlık üzerinde frenleyici, caydırıcı bir önlem olacak, kamuoyunun ilgisi ve desteği sağlanacaktır. Kamu Denetçiliği Kurumunun konuya yaklaşımı da ses getirici olacaktır. İdarenin eylemlerinden mağdur olan yurttaşlar için yol gösterici nitelik taşıyacaktır.
Antalyalılar müzenin yıkılması nedeniyle umutsuzluğa kapılmamalı, duyarlılık göstermeli , “Yeni Antalya Müzesi Projesi” ile ilgili her türlü gelişmeyi yakından izlemeli. Müze çevresinde nöbete ve aralarında iletişim kurmaya devam etmeli. Unutmayalım demokratik ülkelerde dileklerin, beklentilerin, ancak neyi istediğini topluca ve kararlılıkla dile getirir ve demokratik yollarla mücadele edersen gerçek olur.
(*)
İnternet sitesi: www.ombudsman.gov.tr
E-posta: iletisim@ombudsman.gov.tr
Telefon: 0312 465 22 00
İlgili yazılar: