Pazartesi, 13 Eki 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Köşe Yazıları

Tembellik esastır, çalışmak araç!..

Refet Kayakıran
Son güncelleme: 21 Nisan 2023 00:50
Refet Kayakıran
Paylaş
Paylaş

Tembellik esastır. Çalışmak, tembellik edebilmek için bir araçtır. Çalışmazsan paran olmaz ve tembellik yapamazsın. Tembellik  için para, para için de çalışmak lazım…

Bu maalesef, doğuştan kaynaklanan bir eşitsizlik gerçeğidir. Zengin bir ailede doğarsan daha az çalışıp daha fazla tembellik yapma şansın daha fazladır. Bu türler, gerek para kaynağını gerekse tembelliklerini kamufle edebilmek için çok çalışıyor gözükmek zorundadırlar. Oysa onların her öğlen başlayan ve akşam devam eden yemekleri veya iş seyahatleri  bir tembellik türüdür. Kimse kimseyi kandırmasın.

Bu, zengin bir ülkede doğmuşsan da aynıdır. Çalışmasan da işsizlik parası alıp yan gelip yatabilirsin veya çalışıyor olsan da, haftada 30-35 saat çalışır, yılda 4 hafta ücretli izne çıkarsın. Bir o kadar da bayram seyran  vardır ve aslında yılda sadece 21 gün çalışırsın. (bkz. Dipnot) Yani, zengin ülke çocuğu, zengin ana baba çocuğu gibidir. Onların ana babaları çocuklarına zengin ülke vermiş ve bebeler de nasiplenmektedir. Kaç nesil bu miras yenir, henüz bilinmemektedir.

Tembellik=turizm

Tatil, tembelliğin parayla satın alınan bir ürünüdür (Tembellik çeşitli ayrı türlerde yapılabilir. Bu yazıda tatil türü ele alınmaktadır) Tatil, zaman ve para faktörlerinin çarpımı ile elde edilir. Eğer belli bir çalışmanın sonunda bu ürünü  almak istiyorsanız, zaman konusunda aşağıdaki noktalara dikkat etmeniz ve olmuyorsa, ikametinizin bulunduğu yerde  asgari parayla azami zaman geçirme esasına dayanan ana tembellik ilkesini uygulayarak, gereksiz para harcamamanız  ve  zamanınızı optimal değerlendirmeniz gerekir.

Burada kullanılan tatil tabiri; tembellik edebileceğiniz kendi ikametiniz ve evinizdeki yatak, koltuk, televizyon gibi kendi araçlarınız dışında başka bir mekana yer değiştirme ve çalıştığınız iş yerinden size verilen ücretli tembellik izninizi  bu ürünü satın alarak değerlendirme olarak kullanılmaktadır. Nitekim tembelliğe, “turizm” diye bir  ekonomik anlam katan literatürde bu kavram; çeşitli nedenlerle (nedenler bu sayfaya sığmayacak kadar çoktur) kendi ikametgahının  dışında başka bir mekana 24 saati aşan bir süre için  konaklama amacıyla gitmek olarak bilimsel bir bazda tanımlanmaktadır. Bizim tanımlamamız, çok daha kapsamlı ve anlamlıdır.

Bu anlamda bir haftalık denilen ama aslında 2 hafta sonu arasına 5 iş günü izin alınarak 9 tam gün tembellik elde edildiği sanılan bir tatile çıkmak, yapılabilecek en ahmak harcama olup, istatistiklere göre, iznin başlayacağı cuma akşamı, işten gece ondan önce çıkılamaz ve o gece sabahlara kadar adetten dağıtılır. Cumartesi geç kalkılır ve hızla tatil üst başları alımı için çarşı pazara  gidilir. Bazı düzenliler, bu işi önceki haftaya veya haftalara yayarak parça parça alışveriş yapsa da, o ilk cumartesiye mutlaka bir şeyler kalır. Oysa bu eylemler, tembelliğin ana ilkesiyle tamamen çelişmekte  ve ilerideki çalışma süresini arttıracak maddi sonuçlar doğurmaktadır.

Örneklerle tatil!

Neyse, böylece 1. gün böylece geçer ve  2. gün pazar yola çıkılır, onda da nedense sabahın köründe kargalar kahvaltı etmeden harekat başlar.

Varılan tatil mekanında 3. 4. 5. günler çevreye adaptasyon sıkıntısı çekilir ve hala her sabah işe gitme güdüsüyle uyanılır, cep telefonu elde iş takip edilir. 6. 7. günler, biraz tembellik havasına girilse de iş hala akıldadır ve de dönüş hazırlıkları başlar. 10. gün pazartesi işe tatilden dönmüş havasının tam verilmesi için, 9. gün evde olunması ve hazırlık gerektiğinden, 8. gün dönülür. Bu tam bir kendi paranla işkencedir ve tembellik elde edilememiştir. Çalışma ruhundan hiç çıkılmadığı için 10. işe gidiş günü çevreye yanık tenli tatil gülücükleri atılsa da, her zamanki bir rutindir ve gelecek hafta sonu, evde yapılacak gerçek tembellik için iple çekilir.

2 haftalık tatillerde (10 iş günü ve 3 hafta sonundan 16 net gün), birinci haftanın başlangıç sendromları benzer şekilde yaşanır ve fakat asıl trajedi tam 12. gün tüm tembellik duyuları vücuda yayılmış iken, 15. gün dönüleceği endişesinin başlamasıyla bir haftalık tatilden daha şiddetli psikopatik bozukluklar baş gösterir. 17. işe gidiş günü mutlaka bir veli veya eş dost eşliğinde olur.

3 haftalık tatil en ideal olanı gözükse de, toplam 23 günden oluşan bu muhteşem tembellik süreci vücut ve ruhta kalıcı izler bırakır. 12. gün kılcal damarlardan başlayarak tüm vücudu saran bir vurdumduymazlık, bir adam sendecilik, cep telefonunu orada burada bırakma, arayanlara “ay odada unutmuşum şekerim” demeler, 19. güne ve hatta 23. güne kadar sürer. 24. işe gidiş günü ise maalesef trajik sahnelerle doludur. Genellikle o gün işe gidilmez ve rapor alınır.

4 haftalık (bir ay) ve gelişmiş ülkelerin her çalışanının bir hak olarak elde ettiği ama gelişmemiş ülkelerin sadece kamu kesimlerinde bir ayrıcalık olarak sağlanan bu tembellik sürecinde, işe dönseniz de olur dönmeseniz de. Ne arayan vardır ne de soran. Zaten bu uzun süreli  tembelliğe erişmiş olanlar çalışıyor gözüküp de çalışmadan para kazanabilen en gelişmiş türler olarak birer tembellik anıtıdırlar.

Aslında gelişen sendikal haklarla, her çalışanın bu 4 hafta izni vardır ama 4 hafta sonra bir başkası koltuğumda oturur endişesi, bu sürenin kullanımını engeller ve de kamu kesimi dışındaki patron, bu süreyi topluca kullandırmamakla, tersi anlaşılsa da, çalışanı korur. Diğer yandan, bu 4 haftayı parçalı kullanma hakkı her işletmede  vardır ama “kardeşim daha 2 ay önce iznini kullanmıştın” dememesi için, patrona bunun sıkı sıkı hatırlatılması ve zapta geçirilmesi gerekir. Bu yüzden, bu konuda şanslı bir kesim olan tüm köşe yazarları kamu tanıklığı önünde patronu sıkı bağlamak için her izne çıkışlarında “Yazarımız izninin bir bölümünü kullandığından” tabirini hep kullanırlar ve anlaşmazlık halinde çıkarıp bu gazete kupürlerini patronun gözüne dayarlar.

Dipnot: Genel olarak bir insanın yılda net kaç gün çalıştığıyla ama özel olarak son türde izin kullananlarla ilgili yapılan matematiksel hesaba göre: Yılda 52 hafta veya 365 gün vardır. Bu 52 haftadan 2 hafta sonu günleri çıkınca 104 gün kafadan çalışılmaz ve 261 iş günü kalmış gözükür. Buradan dini, milli, yerel vs. bayramlar toplam 30 ila 40 gün çıkınca (bunun iki dini bayramı var, 23 Nisan’ı var, 19 Mayıs’ı var, kaynak yapılan günleri var) 221 gün, 4 haftalık izin süresi çıkınca 190 gün kalır. Yok çocuğun okulu, kendi hastalığın, eşin doğum yapması, yakının ölümü, kardı, seldi, v. s. gibi bir 20 gün de böyle düşer. Kalır 170 gün. Sabah 1 saat geç gelinir, öğlen 1 saat mola olur 2 saat, akşam 1 saat erken çıkılır, arada çay kahve molaları 1 saat daha, oldu mu sana günde 5 saat arazi. Böylece 170 günde 3 saat/gün çalışmanın toplamı 510 saat olur. Bunu 8 mesai saatine bölersek 63 iş günü yapar. Veya 24’e bölersek 21 gün eder. Eh, bu kadar çalışmaya bu kadar da tembellik olsun canım!..

Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanRefet Kayakıran
Takip et:
1972 yılında TED Ankara Kolejini bitirdi. Aynı yıl ODTÜ İşletme Fakültesine girmiş, daha sonra transferle E.Ü. İşletme Fakültesinden mezun oldu. Seyahat sektörüne 1980’li yıllarda Turban’la başladı. VİP Turizm, ABC Turizm yöneticiliklerinden sonra İstanbul"da 5A Seyahat Acentasını ortak olarak kurdu. Daha sonra Rus piyasasında çalışmalar yaparak Kiev"de Magic Travel"ı kurdu, 1997-2002 yılları arası Detur Rusya Genel Müdürlüğünü yaptı. 2002-2008 yılları rasında Moskova'da Gotur ve GTI şirketlerininin kuruluş koordinatörlüğünü ve A Class firmasının Genel Müdürlüğünü üstlendi.Halen turizm pazarlaması üzerine danışmanlık ve çeşitli konularda yazarlık yapıyor. İletişim: refetk@hotmail.com
Önceki Makale Hoşuma giden şeyler
Sonraki Makale Kazakistan Türkiye’den ders aldı

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

EditörKöşe Yazıları

“Guggenheim Etkisi”

Emre Dilek
12 Ekim 2025
EditörKöşe Yazıları

Beyin yeniyi mi sever eskiyi mi? 

Dr. Nevin Sütlaş
12 Ekim 2025
Köşe Yazıları

Gazze’de Trump ve Erdoğan’ın “kırılgan ateşkesi…”

Aydın Sezer
11 Ekim 2025
Köşe Yazıları

Görünmeyen kafeslerimiz…

İnan Özbek
10 Ekim 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?