Evrensel gazetesi yazarı Fatih Polat, kayyım atanması kararının ardından Tele1’de neler yaşandığını köşesinde şöyle yazdı:
“Güne, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin tutuklu Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu “casusluk” suçlamasıyla hedef alan ve bu bağlamda TELE1’in de hedefe konulduğu; kanalın Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ’ın gözaltına alındığı haberiyle uyandık. Gün akşam olmadan TELE1’e kayyım atandı.
Akşam ana haber yayını sırasında kayyım olarak atanan TMSF heyeti TELE1 kanalına geldi. Ana haberi sunan Murat Taylan, kayyım ekibinin binada olduğu sırada, “Ana haber bültenini zamanından önce bitiriyoruz. Kendinize iyi bakın, yalanlara teslim olmayın” diyerek yayını kapatırken sevgili Merdan’a da bir selam göndermeyi ihmal etmedi.
Merdan bir süre önce tutuklandığında da Murat Taylan, kanalda o günlerin ağırlığını göğüsleyenlerin başında geliyordu. O dönemde kendisiyle dayanışma sürecinin örgütlenmesinde mesai paylaşmıştık. Şimdi de kayyım atanan TELE1’de sevgili dostum Musa Özuğurlu ve Murat Taylan ile birlikteyiz. Çalışanlar da burada. Elbette doğal bir şaşkınlık hâkim.
ayyım tarafından, “Reji ekibi haricindeki çalışanların pazartesi gününe kadar gelmelerine gerek olmadığı” çalışanlara bildirildi. Bu, TMSF’ye geçen kanalın artık yeni bir “yayın politikasıyla” yoluna devam edeceği anlamına geliyor. Ancak daha sonra kanal yöneticilerinden Süleyman Sarılar, hafta sonunda hafta sonu ekibinin çalışmaya geleceğini duyurdu. Dolayısıyla ilk duyurulan kararda bir değişiklik olmuş oldu.
Murat Taylan da ardından mesai arkadaşlarına, “Kanal bizim kanalımız, gelin” dedi.
Çalışanlarla toplantı yapan kanalın avukatı Bilgütay Hakkı Durna, bundan sonraki süreçte iş yasaları ve hukuki açıdan çalışanların kişisel olarak karar vereceğini söyledi. Hakları konusunda çalışanları bilgilendirdi.
Bir kanal çalışanının, kendi anlayışlarına aykırı bir işin istenmesi hâlinde ne olabileceğini sorması üzerine Av. Durna, “Bu sizin kişisel tavrınız olacaktır. İş yasalarında, Basın Kanunu’nda işveren ve yönetici ilişkisi tarif edilmiştir. Buna aykırı bir istekte bulunulması hâlinde olacaklar bellidir” dedi.
“Casusluk” iddiasıyla yürütülen operasyonun AKP dönemine dair en güçlü ilk örneği, 5 Temmuz 2017 günü İstanbul’da, Büyükada’daki bir otelde eğitim toplantısı düzenleyen insan hakları örgütleri yöneticilerinin baskınla gözaltına alınmaları olmuştu. Tamamen düzmece bir senaryoyla insan hakları örgütlerini sindirmeyi, susturmayı amaçlayan bu operasyonun ardından, bu konuda bir “deneyim” edinen AKP’nin emniyet, istihbarat ve yargı bürokrasisi, 8 yıl sonra bu kez aynı suçlamayla TELE1’e kayyım atadı ve kanalın yayın yönetmenini gözaltına aldı.
Biz bu yazıyı yazarken kayyım olarak atanan İbrahim Paşalı, çalışanlara kısa bir açıklama yaparak, “Ben yaklaşık 20 yıldır TMSF’deyim. Siz bunu ne yazık ki ilk defa yaşıyorsunuz. İnşallah son kez yaşamış olursunuz. Banka hesapları blokeli. Bizim önceliğimiz personel maaşları. Geçmiş olsun. Ben yönetim kurulu başkanıyım” ifadelerini kullandı.”
Yazının devamını okumak için tıklayın
***
Medya Günlüğü sosyal medya hesapları:
