Geçen gün acayip bir rüya gördüm. Tahran’daymışım ama bütün kadınların başı açık ve Kadıköy’dekilerden farkları yok. “Hayırdır” dedim kendi kendime, “neler oluyor?” Yanımdaki kişi soruyla yanıtladı beni,
– Ne oldu ki?
– Aaaa Türkçe biliyor musunuz, diye sorarken birden Farsça konuştuğumu fark ettim. Ben kiiim Farsça kim? İngilizcem bile yokken nasıl Farsça konuşabilirim?
– Sizin kadınlara ne oldu, dedim İranlıya, tabii Farsça konuşuyorum yine.
– Ne olmuş onlara?
– Başları açık ama kadınların!
– Niye açık olmasın, diye yanıtladı. Sonra birden benim yabancı olduğumu fark etti.
– İranlı değilsin değil mi?
– Hayır Türkiye’denim.
– Sen galiba yirmi yıldır buralara gelmemişsin.
– Evet, gelmedim.
– Yirmi yıl önce Avrasya Birliği kuruldu, İran’daki yönetim seçimlerle değişince biz de Avrasya Birliği’ne dahil olduk.
– Ne ki bu Avrasya Birliği?
– Bu bölgesel bir birlik, birçok ülke var içinde.
– Türkiye de var mı?
– Fikir onlardan çıktı zaten.
– Niye kuruldu peki?
– Zorunluluktan. Yahudi devleti etrafı yıkıp geçmeye başlayınca çevredeki ülkeler de tedirgin oldu. Tabii Yahudi devletinin hepsine gücü yetmezdi ama onlar korktu, savaş kendilerine de sıçrarsa diye.
– Eeee savaş çıkmasın diye mi kuruldu yani, bu kadar basit mi oldu?
-Olur mu, o kadar zorluk çıktı ki sonuca ulaşmak herkes için mucize gibiydi, kimse önceleri inanamadı böyle bir şey kurulduğuna, ama kuruldu işte.
– İran ile Türkiye birleşti mi yani?
– Hayır, kimse birleşmedi, Avrupa Birliği gibi bir şey oldu. Ama onlardan farklı olarak ortak ordumuz var. Bir de yalnızca Türkiye ile İran değil, başka ülkeler de var dedim ya.
– Aaa affedersin, atladım heyecandan!
– Önce Türkiye’deki yönetim değişti, şu anda biraz yaşlandı ama bir Kürt siyasetçi hapisten çıkarıldı. Sonra o yeni bir parti kurup ezici bir çoğunlukla seçimleri kazandı. Sonra da Irak ve Suriye’deki Kürt devletleriyle Avrasya Birliği’ni ilan ettiler.
– Suriye’de de Kürt devleti mi kuruldu?
– Evet, minik bir devlet, Irak’taki gibi.
-Vay vay vay, küçük dilimi yutacağım, biz o kadar uğraştık bunu kabul edersek bölgede büyürüz diye, demek başkalarına nasip olmuş. Merak ettiğim bir şey var. Söylediğin Kürt’ün adı Abdullah Öcalan mıydı?
– Hayır Selo idi, ama evet senin dediğin gibi biri de çıkarıldı hapisten, zaten çok uzun zamandır hapisteymiş ama bir süre sonra yaşamını kaybetti sağlık sorunlarından dolayı.
– Selo kim?
dedim biraz tahmin ediyorum ama belli olmaz, rüya bu her şey olabilir.
– Selahattin Demirtaş ama insanlar ona Selo demekten hoşlanıyor, çünkü kendilerinden biri gibi gördüler, çok alçak gönüllü.
– Eeeee sonra neler oldu?…
– Sonra çok hızlı bir şekilde Suriye’deki iktidar değişti, Kürt devleti ayrılınca yeni iktidar ülkedeki tüm halklara da özerklik tanımak zorunda kaldı. Böylece Suriye’deki sünniler de bir bölge kazandı, minik bir devlet de diyebiliriz. Bunlar neredeyse bir yıl içinde oldu. Yeni iktidar ülkeyi Avrasya Biriği’ne taşıdı.
– Peki İran niye katıldı?
– İran o sırada Yahudi devletinin tehdidi altındaydı ve çok fazla dayanacak hali kalmamıştı. Ne madden ne de manevi olarak. İktidardaki Şii cihatçılar yönetimden düşürüldü. Bunda birçok eski cihatçının mantık yolunu seçerek iktidarın değişmesi için iradesini kullanması etkili oldu. Sonra biz de Avrasya Birliği’ne katıldık ve kısa süre sonra Irak’ı da Birliğe kattık.
Rüyanın sonunu merak ettiğimden hiç uyanmak istemiyorum. Ama öte yandan prostat sorunum “derhal tuvalete” komutu veriyor. Dur biraz diyorum prostata, en heyecanlı yerindeyim rüyanın.
– Yahu bu insanlar birbirinin boğazına basıyordu nasıl bir araya geldiler?
– Selo faktörü. Adamın öyle bir ikna yeteneği vardı ki herkesin ağzından girdi burnundan çıktı ve sonuç aldı işte.
– Peki anladım Selo faktörünü. İyi de başka ülkeler de var demiştin, altı, yedi tane ülke saydın şimdiye dek.
– Sonra Lübnan katıldı, çünkü kendilerini güvende hissetmek istedi onlar da. Yahudi devleti onlara da saldırmıştı. Lübnan cihatçılardan kurtulunca gözünü Birliğe çevirdi ve onlar da hızla aralarına aldılar. Lübnan’ı Ürdün izledi. Bu arada Ürdün’de de iktidar monarşiden uzaklaştı. Yani Norveç gibi bir şey oldu orada. Kral tüm yetkilerinden vazgeçti. Sana komik gelecek ama Kuveyt emiri de yarı anayasal monarşiden doğrudan demokrasiye geçiş yaptı. O da Ürdün’deki gibi etkisiz yetkili bir kral konumuna çekildi ve ülke Birliğe katıldı.
– Ya sonra…
diyorum, biliyorum arkası var.
– Filistin devleti de katıldı Birliğe.
– Filistin devletini tanıdı mı İsrail?
– Sabret daha cümlemi bitirmedim. Selo’nun yüreklendirmesiyle Türkiye, Irak, Suriye ve İran Kafkasya’daki üç ülkeye “katıl” çağrısı yaptı: Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan. Gürcistan ilk kabul eden ülke oldu, sonra Ermenistan ve Azerbaycan geldi. Azerbaycan’da bu arada rejim değişti. Diktatörlükten demokrasiye geçildi orada da.
Aaaa birden İranlı arkadaşım da Türkçe konuşmaya başladı. Ah şu rüyalar, her şey mümkün oluyor be! Ama dayanamayıp soruyorum
– Farkında mısın Türkçe konuşuyoruz?
– Avrasya Biriği’nde resmi dilleri öğrenmek zorunlu. Türkçe, Farsça, Arapça, Kürtçe, Gürcüce, Ermenice, Azerice, İbranice bilmek zorundasın, bak sen de Farsça konuşuyordun ya.
– Hadi yaaa ben şimdi yedi yabancı dil mi biliyorum yani? Ama bir dakika, İbranice nereden çıktı yahu?
– Hah şimdi sıra geldi ona, sonuncu olarak İsrail de katıldı Avrasya Biriği’ne.
– Yahu onlar asla böyle bir şey yapmaz.
– Çok kolay oldu. Yahudi devleti saldıracak kimse kalmayınca kendi dertlerine döndü ve cihatçı yahudi partiler seçimlerde hezimete uğradı. Demokrasi yanlısı partiler ezici bir çoğunlukla iktidara geldi ve tüm ülkeler İsrail’e “sen de katıl” çağrısı yaptı ama bir koşulları vardı, önce Filistin Devleti’ni tanıyacaksın. Birkaç ay çok tartışmalı bir süreç yaşandı İsrail’de ama sonradan işin ucunda muazzam bir pazar görünce İsrail de katıldı Avrasya Biriği’ne.
– Ne pazarı?
İranlı komik bir şey söylemişim gibi gülüyor,
– Arkadaş Yahudiler para konusunda dünyada bir numaradır. Bu ülkelerde kaç kişi yaşıyor biliyor musun?
– Doğru…
diye geçiriyorum içimden zaten Türkiye ve İran’ı toplasan 175 milyon ediyor.
– Bir de buna petrol ve doğal gazı ekle. Azerbaycan, Irak, İran ve Kuveyt Avrasya Birliği’nin akaryakıt depoları gibi. Gerçi işler pek öyle yürümüyor tabii.
– Biraz hızlanır mısın?
Tuvalete gitmem lazım ama bunu ona söyleyemiyorum.
– Yani iş bölümü yapıldı. Örneğin Türkiye sanayisi güçlü olduğu için Birlik ülkelerinden işçilere kapılarını açtı ama zaten yatırım programları merkezī olarak yürütüldüğü için çok fazla gelen olmadı çünkü sanayi yatırımları küçük ülkelere yönlendiriliyor. İran petrol ve doğal gaz üretimini dört katına çıkardı. Şu anda birliğin en yüksek kişi başına geliri İran’da. Onu Azerbaycan ve Irak izliyor. Suriye, Ürdün, Filistin ve Lübnan İsrail’in teknoloji üsleri gibi oldu. Kuveyt ve İran birliğin Hint Denizi’ne açılan limanları aynı zamanda. Türkiye Avrupa’ya Gürcistan ise Karadeniz’e açılan limanı gibi çalışıyor. Ermenistan belki de ilk kez kendisini bu kadar güvende hissediyor çünkü Türkiye, Osmanlı İmparatorluğu’nun Ermeni vatandaşlarına yaptığı soykırımdan dolayı özür dileyip hak sahibi Ermenilere mallarını iade etti. Avrupa ve Amerika’daki birçok Ermeni ata topraklarına dönme olanağı buldu, Türkiye onlara vatandaşlık verdi. Bu tüm dünyada çok büyük yankı buldu ve Avrasya Birliği’nin bu kadar hızlı yol almasında çok etkili oldu. Tüm dünya Türkiye’nin amacında samimi olduğundan emin oldu böylece. Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan Hazar Denizi ile Karadeniz’i hızlı tren hattıyla birbirine bağlayan demiryolunu inşa ettiler. Bu arada İsrailliler yine olmazı olur yaparak Akdeniz’den başlayıp İran Körfezi’ne ulaşan maglev demir yolu hattını açtı. Maglevle bu yol iki saatte alınabiliyor. Paralar Birliğin Yatırım Bankası’ndan geldi. Hat Suriye limanı Lazkiye’den başlıyor, Lübnan ve İsrail’e uğrayıp doğuya dönüyor, Ürdün’e uğrayıp Kuveyt’ten İran Körfezi’ne ulaşıyor.
– Sınırlar da kalktı mı?
– Tüm bunların böyle tıkır tıkır işlemesi o sayede oldu, sınırlar kaldırılmadı ama açıldı yani bu ülkelerin vatandaşları istedikleri an birlik ülkelerinin herhangi birine gidebiliyor. Bu işgücünün serbest dolaşımını sağladı tabii sermayenin de. Çünkü sermaye nereye akarsa orada işgücü de oluyor.
Bak sen rüya müya ama ekonomi bilgim de gelişiyor. Meğer İranlı dostum ekonomistmiş.
– Orduyu niye kurdular?
Soruma ilginç bir yanıt veriyor.
– Her taraf düşmanlarla çevrili.
– Yahu nasıl olur, bu barış için oluşturulan birliğe kim düşman olur ki?
– Rusya ve Avrupa Birliği bu işe çok bozuldu çünkü Rusya Kafkasya artık arka bahçesi olmadığı için, Avrupa Birliği ise kendisine dişli bir rakip çıktığı için karşı çıktı. Bu nedenle de sürekli olarak kışkırtıp duruyorlar çevredeki ülkeleri Birliğe karşı. Birlik de güçlü bir ordu olmadan Birliği ayakta tutamayacağını anlayınca bir ordu kurdu.
– İsrail birlik içindeyse AB niye düşman olsun?
– Eee etme bulma dünyası, para söz konusu olunca AB’nin gözü İsrail’i falan görmedi.
Artık uyanmalıyım çünkü yatağı ıslatmak üzereyim. Ulen bir rüyayı bile ağız tadıyla göremiyorum, ne rezil şey şu prostat sorunu. İranlı o sırada hâlâ konuşuyordu. Ter içinde uyandım, kendimi tuvalete zor attım.
Arkadaş böyle rüya mı olur?
Neymiş efendim Avrasya şeysi, ııııı…. neydi o…. bak demin aklımdaydı, nesiydi yahu?
Al bakalım işin yoksa sabaha kadar bunu düşün…
Fotoğraf: Wikipedia