İsrail’in, Hamas’ın 7 Ekim baskınına ”misilleme” diye Gazze Şeridi’ne yönelik hava, kara ve denizden başlattığı saldırılarda üçüncü ay geride kaldı.
Uzmanlar “yakın tarihin en tahrip edici, en kanlı ve en ölümcül saldırıları” olarak tanımladığı süreç, geride on binlerce ölü ve yaralı ve BM verilerine göre, 1,9 milyon yerinden edilmiş insan ile hayalet kendi andıran, harabeye dönmüş bir Filistin şehri bıraktı.
İsrail’in kuşatma altındaki Gazze Şeridi’ne Ekim’den bu yana düzenlediği saldırılarda, öldürülen Filistinlilerin sayısı yaklaşık 25 bin. Saldırılarda şu ana kadar 60 bin civarı Filistinli yaralandı. BM değerlendirmesine göre, dördüncü ayına girerken savaş, iki milyon üç yüz bin insanın yaşadığı Gazze’yi iki milyon insanın yerinden edildiği yaşamaya elverişli olmayan bir toprak parçası haline dönüştürdü. İsrail’in 100 gündür Gazze Şeridi’nin kuzey, orta ve güney bölgelerine sürdürdüğü yoğun ve şiddetli saldırılarda çoğu çocuk ve kadın olmak üzere binlerce Filistinli öldürüldü, binlercesi de çeşitli şekillerde yaralandı. Binlerce Filistinlinin cesedinin ise hala yıkıntılar altında ve İsrail, Gazze’de “kasıtlı açlık” yaşatıyor.
Dünya tarihi Gazze’de yaşanan yıkım ve soykırımdan çok daha dramatik katliamlar gördü. İnsanlık tarihinin her döneminde milyonlara varan sistematik katliamlar gerçekleşti ve bunların hepsi bilerek ve isteyerek yapıldı. Bu katliamlar büyük insan gruplarının; etnik köken, din, ırk veya siyasi inanç gibi çeşitli faktörlere dayalı olarak kasıtlı ve metodik katliamları ifade ediyor ve dramatik ayrıntıları ile korkunç uygulamalar.
Tarih bunları unutmadı:
Nanjing Katliamı (1937-1938): İkinci Çin-Japon Savaşı sırasında Japon kuvvetleri, Çin’in Nanjing şehrini ele geçirdi ve yaygın zulümler gerçekleştirdi. Öldürülen Çinli sivillerin ve silahsız askerlerin sayısına ilişkin tahminler yüz binleri bulmakta.
Holokost (1941-1945): Holokost, İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanya’sı ve işbirlikçileri tarafından gerçekleştirilen sistematik soykırımı ifade ediyor. Altı milyon Yahudi, Romanlar, Polonyalılar, Sovyet savaş esirleri ve engelli bireyler de dahil olmak üzere diğer milyonlarca Yahudi ile birlikte toplama ve imha kamplarında sistematik olarak öldürüldü.
Guatemala İç Savaşı (1960-1996): Guatemala hükümeti ile solcu isyancılar arasındaki çatışma sırasında yerli Maya toplulukları hükümet güçleri tarafından hedef alındı. Katliamlar, zorla kaybetmeler ve yerinden edilmeler bu dönemi karakterize etmiş ve önemli can kayıplarına yol açmıştır.
Kamboçya Soykırımı (1975-1979): Pol Pot liderliğindeki Kızıl Kmer rejimi altında Kamboçya’da entelektüeller, profesyoneller ve devletin düşmanları olarak algılananların da dahil olduğu tahminen 1,7 milyon insan öldürüldü. Soykırım, tarıma dayalı, komünist bir toplum yaratmayı amaçlıyordu. (Manşet fotoğrafı)
Bosna Soykırımı (1992-1995): Bosna Savaşı sırasında, etnik açıdan saf bir Sırp devleti kurmayı amaçlayan Bosnalı Sırp güçleri, sistematik toplu katliamlara, tecavüze ve etnik temizliğe girişti. 1995 yılındaki Srebrenica katliamı, binlerce Bosnalı Müslüman erkek ve erkek çocuğunun öldürüldüğü en vahşi olaylardan biridir.
Ruanda Soykırımı (1994): Sadece 100 gün içinde, Ruanda’da 800.000 etnik Tutsi ve ılımlı Hutu, aşırılık yanlısı Hutular tarafından öldürüldü. Soykırım, uzun süredir devam eden etnik gerilimlerden kaynaklandı ve siyasi ve tarihi faktörler tarafından körüklendi.
Bu örnekler tarihteki sistematik katliamların sadece birkaç örneğini temsil etse de, en dramatik olanı kuşkusuz; 1941-1945 arasında yaşanan ve İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanya’sı ve işbirlikçileri tarafından gerçekleştirilen sistematik soykırım. Altı milyon Yahudi, Romanlar, Polonyalılar, Sovyet savaş esirleri ve engelli bireyler de dahil olmak üzere diğer milyonlarca Yahudi ile birlikte toplama ve imha kamplarında sistematik olarak öldürülmesidir. 1941-1945 arasında yaşanan acımasız soykırımın Yahudilerde bıraktığı iz kuşkusuz tarihin en korkunç izi ve ”insanlığın tarihsel utancı” olarak kayıtlara geçmiştir.
(Doç. Dr. Metin Duyar, tasam.org)
Makalenin tamamını okumak için tıklayın