Futbol ülkemizde en çok sevilen, en çok izlenen, kadın-erkek-çoluk çocuk-yaşlı-genç hemen herkesin az çok ilgilendiği bir spor dalı.
Siyasetçisinden sanatçısına, iş insanından sokakta gezen sıradan vatandaşa kadar herkesin yorum yaptığı, fikir beyan ettiği, kitleleri peşinden sürükleyen en önemli etkinliklerden biri… Ayrıca futbol üzerinden sevinmeyi, gurur duymayı ve rakipleri kızdırmayı da çok seviyoruz. Özellikle sosyal medya sonrası bu söylediklerim çok daha artmaya başladı.
Her ne kadar son yıllarda kadın voleybolda kazanılan başarılar bu spora ilgiyi arttırsa da basketbol, tenis, yüzme ve yağlı güreş gibi sporlar belirli kitleler tarafından sevilip izlense de hiçbiri futbolun yerini alamaz. Bu spor dallarında kazanılan başarılar sabun köpüğü gibi günlük anlık konuşulur, alkışlanır ve kısa bir süre sonra unutulur gider.
Futbolun bu sporlarla kıyaslanmayacak ölçüde büyük bir endüstrisi var. Her hafta statlara gidenler, forma ve ürün satışları, naklen yayın ve reklam gelirleri, şampiyonluk ve kazanılan başarılar sonrası artan sponsorluk vb. gelirleri de bu endüstriyi her geçen gün daha cazip hale getiriyor. Ayrıca, maçlara gidemeyenlerin evlerinde veya maçları yayınlayan mekanlarda harcadıkları paralar, dijital ve sosyal medyadaki popülerlik futbol endüstrisinde her geçen gün önemli hale geliyor.
Futbol endüstrisinde dönen paralar bu kadar büyük olunca rekabet ve yarış da o kadar sert ve çetin geçiyor. Son yıllarda ezeli rekabetin ebedi dostluk bölümü unutularak sadece kazanma odaklı bir mücadeleye dönüşüyor. Taraftarlar arasında da gerginliği arttıran en önemli unsur bu dostluğu unutup düşmanlığı, kavgayı körükleyen yönetimler.
Bu sezon özellikle Galatasaray-Fenerbahçe rekabeti unutulmaz bir yarışa sahne oldu ve sonunda kazanan geçen sene olduğu gibi yine Galatasaray oldu. Lig ikincisi Fenerbahçe’nin performansı ve topladığı puanlara bakacak olursak belki uzun yıllar böylesi görülmeyecek ama tarih şampiyonları yazacak. Sezon bittiğinde sizi kimse sezon içindeki başarılarınız ve aldığınız sonuçlarla değerlendirmez. Futbolda büyük takımlar için tek ölçü şampiyonluk ve kazanılan kupalardır.
Siz istediğiniz kadar basketbolda, voleybolda, atletizmde başarılı olun 10 yıl şampiyonluk görmemiş taraftarınıza bunu anlatamazsınız. Hatta kürekte bilmem kaç yarış üst üste kazandığınızı ve basketbolda çılgın kuşunuz “Yellow”un ne kadar karakter kattığını anlatırsanız kendi taraftarınız size tepki gösterir, alay eder. Çünkü bu ülkede başarının ölçüsü futbolda şampiyonluktur. Her ne kadar kulüplerimiz kendilerine spor kulübü deseler de işin gerçeği hepsi birer futbol kulübüdür. Gerisi züğürt tesellisi…
Ali Koç gibi iş dünyasının önde gelen ailerine mensup birinin başkan seçildiği günden beri futbol başarısızlıklarına sürekli bahaneler üretmesi, suçu hep bir yerlere ve başkalarına atması, hayali düşmanlar üretmesi inanılır gibi değil. Sanırım bunu psikolojideki savunma mekanizmaları ile açıklamak gerek. Ayrıca “ben varken Fenerbahçe”yi şampiyon yapmazlar” diyerek başkan olmayacağını açıklaması ve sonra tekrar aday olması gerçekten büyük çelişki.
Bence bütün bunlardan daha da vahimi tüm yanlışlarına ve çelişkilerine rağmen Ali Başkan’ın hâlâ kendi taraftarından destek bulması. 6 yıl gibi uzun bir sürede yapılan yanlış transferler ve hatalı kadro yapılanmaları, teknik adam seçimindeki istikrarsızlıklar, verilen sözlerin arkasında durulmaması sorgulanmazken yel değirmenlerine karşı açılan savaşlar daha çok destek buluyor.
Bu sezon özelinde Süper Kupa maçına çıkılmaması ve sonra toplanan kongrede ligden çekilme veya benzeri bir kararın alınamayışı eğer Galatasaray’da yaşansaydı ne başkan kalırdı ne de yönetim. Bu konuda Fenerbahçe üyeleri inanılmaz derecede sabırlı ve tutucu. Örneğin hiçbir üyenin stadın adının “ATATÜRK” olarak değişmesi konusunda ne olduğu ile ilgili bir soru sorduğunu duymadım.
Zaten son 25 yılda Galatasaray’da 10 başkan değişirken Fenerbahçe’de sadece 2 başkanın görev yapması bence bunun en büyük kanıtı…Üstelik bu 10 başkandan sadece kısa süren Burak Elmas dönemi hariç her başkan döneminde kazanılan şampiyonluklar ve kupalar var.
Sonuç olarak, Fenerbahçe adına yine kupasız geçen bir sezonda en büyük teselli Galatasaray galibiyeti olurken komutan Mert Hakan Yandaş da herhalde yeni bir sözleşmeyi garantilemiştir. Ali Koç-Aziz Yıldırım rekabetinde ise kazanan, yukarıdan vurgulamaya çalıştığım nedenlerden dolayı bence yine Ali Koç olacaktır.
2023-2024 sezonunda şampiyon olarak tarihe adını bir kez daha yazdıran Galatasaray’ı kutlarım.
Artık hedef gelecek sezon 25. şampiyonluk ve 5. yıldız…