Cuma, 8 Ağu 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
GünlükManşet

Tanımak ya da tanımamak

Medya Günlüğü
Son güncelleme: 8 Ağustos 2025 06:42
Medya Günlüğü
Paylaş
Paylaş

Engin Solakoğlu’nun soL Haber’de yayımlanan, “Tanımak ya da tanımamak, bütün mesele bu mu?” başlıklı yazısı:

“Çok uzun yıllardır aklını Kıbrıs’la bozmuş olanlar kategorisinde bulunduğum için diplomaside tanımadan söz edilince aklıma o Doğu Akdeniz adası gelir. Oysa dünya büyük, çeşitli ve tanınma, tanımama ikileminde kalan bir çok ülke barındırıyor.

Doğu Avrupa’da Transdinyester, Kafkasya’da Abhazya, Doğu Afrika’da Somaliland diye uzayıp gidiyor liste.

Bir de kısmen tanınanlar var. Akla ilk gelen Kosova, BM üyesi 193 ülkeden 116’sı tanımış Kosova’yı. Bugünkü yazının konusunu teşkil eden Filistin Devleti’ni tanıyan ülke sayısı ise 147. Dünyadaki devletlerin dörtte üçü Filistin Devleti’ni tanımış bir şekilde. 

O halde neden şimdi Filistin Devleti’nin tanınması uluslararası gündeme yeniden taşındı? Birincisi dünya adil bir gezegen değil ve tanıma konusunda nitelik niceliğin önünde geliyor. Dünya siyaseti ve ekonomisinde önde gelen ülkeler bir tür aristokrasi oluşturdukları için “cemiyete kabul” bunlar onay vermeden tam anlamıyla gerçekleşmiyor. En azından bu devletler öyle sanıyorlar.

Fransa’dan başlayalım. II. Dünya Savaşı sonrası kurulan dördüncü ve beşinci Fransa Cumhuriyeti’nin dış politikasını şekillendiren isimlerin başında “savaş kahramanı” De Gaulle gelir. De Gaulle’ün gelgitlerle de olsa 20 yıla yakın süre damgasını vurduğu Fransa, özellikle de Süveyş bozgunundan sonra, Orta Doğu’da Arap ülkeleri ile İsrail arasında bir denge tutturmaya gayret eder. 

Kısa bir tarih anımsatması yapalım. Süveyş bozgunu dediğim, Fransa ve B. Britanya’nın Süveyş Kanalı’nın devletleştiren Mısırlı lider Nasır’a karşı İsrail’le birlikte gerçekleştirdikleri askeri saldırı harekâtıdır. Askeri anlamda başarılı sayılabilecek harekât, ABD ve Sovyetler Birliği’nin karşı çıkmaları üzerine siyasi bir bozguna dönüşmüş, Fransız ve İngilizler “geldikleri gibi” evlerine dönmüşlerdir. Süveyş bozgunu bir anlamda dünyanın artık iki kutuplu olduğunun resmen ilanıdır. 

Her ne ise, konumuz bu değil. Fransa o tarihten sonra Arap ülkeleriyle siyasi, askeri ve ticari ilişkilerini belirli bir seviyede götürmeye çalışmış, bu bağlamda Filistin meselesinde de en azından görünüşte orta yolcu bir çizgi benimsemiştir. 

Oslo süreci, FKÖ liderliğinin satın alınması, Arap rejimlerinin de Filistin konusuna iyiden iyiye yabancılaşmaları, bu iki yüzlü tutuma karşı duran Arap devletlerinin ise tesadüfen demokratik olmadıklarının keşfedilmeleri üzerine “demokrasiyi aşırı seven” emperyalist cephe tarafından yıkılmaları, bütün bunlara karşı duracak bir SSCB’nin ortadan kalkması gibi gelişmeler bir süre sonra Fransa’nın bu orta yolcu politikasını deyim yerindeyse gereksiz hale getirmiştir.

Bir başka ilginç rastlantı Fransa’nın sağcılaştıkça, sosyal devlet kazanımlarını tükettikçe ve finansallaştıkça daha da İsrail yanlısı hale gelmesi ve Filistin halkının acılarına iyice duyarsızlaşmasıdır.

Bir zamanlar telaffuz edilmesi dahi ayıp sayılan aşırı sağcı tez ve söylemlerin zamanla merkez siyasete hâkim olduğu Fransa’da yabancı düşmanlığı yükselir, özellikle Türkler ve diğer yoksul halkların “çifte vatandaşlığı” sorgulanırken İsrail’in bundan muaf tutulması, Fransa’daki Yahudi gençlerinin İsrail’de ve işgal topraklarında askerlik yapmalarının yadırganmaması, Yahudi çatı örgütü olma iddiasındaki CRIF’in iç ve dış siyaseti belirler hale gelmesi de aynı sürecin ürünüdür.

İşe o Fransa, bırakın Filistinlileri, Fransız emekçilerine ve yoksullarına dahi herhangi bir empati beslemeyen bankacı kalfası Macron’un Fransa’sı, geçen hafta “Gazze’de devam eden insani drama tepki olarak” Filistin Devleti’ni tanıyacağını ilan etti. Fransa’yı, belirli koşul ve kayıtlarla da olsa Ortadoğu’da yüz yıldır dökülen her damla kanın baş sorumlusu B. Britanya, İsrail’in yürüttüğü soykırımın baş destekçisi Almanya ve Kanada da takip etti.”

Yazının devamını okumak için tıklayın

***

Medya Günlüğü sosyal medya hesapları:

X

Bluesky

Facebook

Instagram

EtiketlendiJeopolitik
Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
Önceki Makale Rusya’nın “kurtarıcısı” kediler
Sonraki Makale İran’dan Zengezur tehdidi

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

GünlükManşet

“Trump Koridoru” geliyor

Medya Günlüğü
8 Ağustos 2025
GünlükManşet

Bugünkü köşe yazıları

Medya Günlüğü
8 Ağustos 2025
GünlükManşet

İran’dan Zengezur tehdidi

Medya Günlüğü
8 Ağustos 2025
EditörGünlük

Rusya’nın “kurtarıcısı” kediler

Medya Günlüğü
8 Ağustos 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?