Pazartesi, 13 Eki 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Köşe Yazıları

Tanıdığım Metin Uca…

Aydın Sezer
Son güncelleme: 17 Kasım 2023 14:36
Aydın Sezer
Paylaş
Paylaş

Sadece bir seyahatte birlikte olmuştuk. Yakın bir arkadaşım değildi.

Tanıştığımızda ben Dış Ticaret Müsteşarlığında Yurt Dışı Müteahhitlik Hizmetleri Dairesi başkanıydım. Metin ise ismini şu anda hatırlamadığım bir kanalda muhabirdi, genç bir gazeteciydi.

Sanırım 1995 yılıydı, ben daire başkanı sıfatımda Türk müteahhitlerinin yurt dışındaki tesislerinin açılış törenine davetliydim. O yıllarda böyle bir moda vardı, önce Türkmenistan’a sonra Rusya’ya gitmiştik. Bizi davet eden Kadir Sever’in Metiş firmasıydı. Kadir Bey aynı zamanda Uluslararası Müteahhitler Birliğinin başkanlığını yapıyordu.

Heyette Yavuz Donat dışında çok sayıda gazeteci de vardı. Metin onlardan birisiydi. Metin’in kuzenlerinden birisi olan Bülent Şahinalp o dönem Dış Ticaret Müsteşarlığında müsteşar yardımcısı olarak amirim konumundaydı. Bu vesileye daha seyahat başlarken Metin’i bulmuş ve tanışmıştım. Metin ilk dakikadan itibaren müteahhitlik sektörü hakkında sorular sormaya başladı. Açıkçası seyahatin amacını anlamaya çalışıyordu. Ben de anlattıkça anlatıyordum, hatta müteahhitlerimizin yurt dışı faaliyetlerine Eximbank’ın nasıl destek olduğunu dahi anlatıyordum

İlk durağımız Aşkabat’tı…

Orada Türkiye desteğiyle inşaatı başlayan ancak yarım kalan cami şantiyesini dolaştık. Metin’e, “Bu konuya girme Bülent abine söylerim!” filan demiştim. Daha sonra, bizim Exim kredisiyle tamamlanan bir büyük otelin açılını gerçekleştirdik. Metin mutluydu, olayı anlamaya başlamıştı. Tabii ki ben ona otelin kumarhanesinin Ömer Lütfü Topal’a ait olduğunu söylememiştim!

Sonra, Rusya’ya Nefteyugans’a gittik. Havaalanı açılışı yapıyoruz. Balonlar uçuşuyor, tören yapıyoruz, fakat işçilerimiz oldukça üzgün görünüyordu. Nedenini sorduk hemen, “İş bitti Türkiye’ye dönüyoruz” dediler. Biz, “Olsun yeni bir iş çıkar Libya var, Suudi Arabistan var, daha sıcak memleketler var” dedikçe, işçiler daha da üzülmeye başladı.

Birisi dedi ki “Biz zaten Libya’dan geldik buraya, bu yaşantıyı başka nerede bulabiliriz ki, burası cennet bizim için” dedi. Anlaşıldı, geride bırakacaklarını düşünüyorlardı. Bir Türk işçisi için en değerli şeyi geride bırakıyorlardı. Uğruna kiliseye bile gittikleri arkadaşlarından ayrılacaklardı.

O sırada Metin, yanıma geldi, “Çekim yapacağım” dedikten sonra biraz bilgi istedi. Oldukça detaylı bir şekilde anlatım, izah ettim. Sonra Metin elinde bir keserle, kameranın karşısına geçti. Dedi ki:

“Bu keseri görüyor musunuz, bu Türkiye’den ihraç edildi buraya. Bu müteahhit olmasaydı keser buraya gelemeyecekti, işte müteahhitler ihracat sektörüne böyle katkı yapıyor.”

Şoke oldum, bu kadar güzel anlatılamazdı.

Aradan iki yıl geçti Moskova Büyükelçiliğimizde görevliydim. Moskova’daki iş adamlarımızla sık sık bir araya geliyorduk. Yapı Kredi Moskova Genel Müdürü Erhan Özçelik’le sohbet ederken, konu nasıl olduysa Metin Uca’ya geldi. Erhan’ın arkadaşıymış, dostuymuş.

Erhan’a, Metin Uca’nın neden gazetecilik yaptığını anlamadığımı söyledim, “İyi bir gazeteci ama müthiş bir kabiliyeti var, tam TV starı olacak birisi” dedim. Erhan bu söylediğim cümle karşısında biraz şaşırdı ama renk vermedi.

Aradan uzun yıllar geçti, yanılmıyorsam 2 yıl önceydi. Erhan İstanbul’dan telefonla aradı ve yukarıdaki cümlemi hatırlattı. “Hatırlıyor musun?” diye sordu. “Elbette hatırlıyorum ama sen sadece yüzüme bakıp kalmıştın” dedim.

Sonra, telefonu birden Metin Uca aldı ve “Merhaba” dedi. O da hem seyahati hem beni hatırlıyordu, güldük, sohbet ettik. “Kendimi tebrik ediyorum” dedim.

Klasik bir cümleyle bitireceğim yazımı…

Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun. Ailesine ve sevenlerine özellikle de Bülent abiye ve Erhan’a başınız sağ olsun diyorum.

Keşke imkan olsa da vasiyetini yerine getirebilsek…

EtiketlendiMedya
Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanAydın Sezer
Takip et:
Siyasete ve dış politikaya dair nüanslı, eleştirel, yer yer alaycı yazılar ve enerji alanında değerlendirmeler.
Önceki Makale Metin Uca hayatını kaybetti
Sonraki Makale Kanallara ceza DW’ye engel

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

EditörKöşe Yazıları

“Guggenheim Etkisi”

Emre Dilek
12 Ekim 2025
EditörKöşe Yazıları

Beyin yeniyi mi sever eskiyi mi? 

Dr. Nevin Sütlaş
12 Ekim 2025
Köşe Yazıları

Gazze’de Trump ve Erdoğan’ın “kırılgan ateşkesi…”

Aydın Sezer
11 Ekim 2025
Köşe Yazıları

Görünmeyen kafeslerimiz…

İnan Özbek
10 Ekim 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?