Türkiye için 30 Ağustos neyse, 9 Mayıs da Rusya için aynı anlamı taşıyor…
2. Dünya Savaşı’nda Sovyetler Birliği’nin Almanya’ya karşı kazandığı zaferin yıl dönümü olan 9 Mayıs Rusya’da her yıl coşkuyla kutlanıyor. Bu yıl da farklı değil; Kızıl Meydan’da askeri tören düzenlenecek ve Devlet Başkanı Vladimir Putin merakla beklenen konuşmasını yapacak.
Özellikle yıl dönümlerinde Türkiye’nin savaş sürecinde oynadığı role ilişkin Rus medyasında zaman zaman haber ve değerlendirmeler çıkıyor. Kimi yorumlarda Türkiye’nin Kafkasya üzerinden Sovyetlere saldırmayı düşündüğü iddia ediliyor, kimi yorumlarda ise tam tersine Moskova’ya yardım etmeye çalıştığı…
Örneğin Rusya Askeri Diplomatlar Analiz Merkezi Başkanı tarihçi Vladimir Vinokurov’a göre, savaşın başlamasından önceki süreçte Türk diplomatlar edindikleri bilgileri Sovyet meslektaşlarıyla paylaştı. Arşiv belgelerine atıfta bulunan Rus tarihçi, Türk diplomatların Almanya’nın Sovyetler Birliği’ne saldıracağı konusunda Moskova’yı defalarca uyardığına dikkat çekiyor.
Vinokurov, 1940 yılında Almanya, İtalya ve Japonya arasında Üçlü Pakt imzalanmasının ardından Türkiye’nin Tokyo Büyükelçisi Ferit Tek’in Sovyet Elçisi K. Smetanin’i ziyaret ettiğini anlatıyor. Tek’in ziyaretin amacı Adolf Hitler yönetimindeki Almanya’nın Sovyetlere saldıracağı konusunda uyarıda bulunmaktı.
Türk Elçi saldırı amacıyla Almanya’nın SSCB’yi güneydoğu tarafından kuşatmak için Romanya ve Macaristan’da bazı askeri faaliyetlerde bulunduğuna dikkat çekti. Sovyet Elçi Smetanin’in, Almanya ve SSCB arasında saldırmazlık anlaşması bulunduğunu hatırlatması üzerine Büyükelçi Tek gülümseyerek, “Ama sadece görünüşte öyle, bu kağıt üstünde bir anlaşma…” dedi.
1940 yılında Tokyo’daki Türkiye Büyükelçiliği’nde düzenlenen 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı resepsiyonunda Tek, Sovyet mevkidaşı Smetanin’i bir kez daha, “Almanya Avrupa zaferinin ardından mutlaka size doğru harekete geçecek” sözleriyle uyarma gereği hissetti. Rus tarihçiye göre, Türk diplomat yaptığı görüşmelerde saldırmazlık anlaşmasının Moskova’nın aleyhine olduğuna sık sık vurgu yaptı.
Vinokurov, “Temmuz 1940’ta Türkiye’nin Macaristan Büyükelçisi Ruşen Eşref Ünaydın da Sovyet Elçisi Şaronov’a Alman birliklerinin Macaristan üzerinden Romanya’ya hareket ettiğine dikkat çekti” dedi.
Benzer şekilde 4 Ocak 1941’te Türkiye’nin Berlin Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Alkent, Sovyet Büyükelçisi V. Dekanozov’a Almanya’nın Sovyetlere saldıracağı konusunda uyarıda bulundu. 13 Ocak’ta Türk diplomat Sovyet mevkidaşıyla yaptığı bir diğer görüşmede Romanya-SSCB sınırında çok sayıda Nazi askerinin bulunduğunu söyledi.
Türkiye’nin savaşta nasıl önemli rol oynadığı konusunda Rusya Dışişleri Bakanlığı’na bağlı Moskova Uluslararası İlişkiler Enstitüsü (MGİMO) öğretim görevlisi, emekli diplomat Prof. Dr. Yuriy Dubinin ilginç tarihi olaylarla örnekler veriyor. Türkiye’nin 2. Dünya Savaşı’nın kaderini değiştirdiğini düşünen Dubinin, şu ilginç diyaloğu aktarıyor:
“Sovyet lideri Josef Stalin 1942 sonbaharında SSCB’nin Ankara Büyükelçisi Sergey Vinogradov’u acilen Moskova’ya çağırdı. Stalin’in üç kere ‘Söyler misin, Türkiye bize karşı savaş açacak mı açmayacak mı’ diye ısrarla sorması üzerine Vinogradov, ‘Hayır yoldaş Stalin…’ diye yanıt verdi.”
Güneyden bir saldırı gelmeyeceğine sonunda ikna olan Stalin Türk sınırındaki Kızıl Ordu birliklerini Stalingrad cephesine kaydırdı. Bu birliklerin Sovyetlerin savaşı kazanmasında önemli rol oynadığı biliniyor, Stalingrad çatışması da savaşın dönüm noktası sayılıyor.
Vinogradov’dan bu konuşmayı bizzat dinlediğini belirten Dubinin, “Kendisine bu bilgiyi Türk kaynaklardan alıp almadığını sordum. Bana,’ Hayır. Türk yetkililer benimle konuşmalarında çok samimi ve yakın davranıyordu. Hatta Türk Dışişleri Bakanı ile bazen satranç bile oynuyorduk. Ama tabii ki, devlet sırlarını benimle paylaşmıyorlardı. Gizli bilgilere de sahip değildim. Ama Stalin’e verdiğim yanıttan emindim. Temasta bulunduğum Türk yetkililerin konuşmalarından, davranışlarından çıkardığım sonuç buydu” dedi.
Bu uyarılar dışında Türkiye’nin savaş yıllarında Nazilerle mücadele eden Karadeniz kıyısındaki Tuapse kentine stratejik bazı ürünlerin sevkiyatı yaptığı da ortaya çıktı.
Rus kaynaklara göre, ‘Aleksandr Ulyanov’, ‘Pestel’ ve ‘Anatoliy Serov’ gibi Sovyet gemileri Kasım 1942’den itibaren Trabzon limanından defalarca sevkiyat yaptı..
Benzer bilgiler Sovyet tarihçi Boris Vayner’in ‘Büyük Yurt Savaşı’nda Sovyet Deniz Ulaşımı’ (1989 yılı) adlı kitabında da yer alıyor.
SVR de 30 kez uyarmış
Gizli servis belgelerine göre Stalin’i sadece Türkiye değil ,Sovyet istihbarat örgütü SVR de uyarmış, hem de en az 30 kere.
1938-41 yıllarına ait örgüt gizli bilgilerini kitaplaştıran emekli SVR Generali Lev Sotskov, o dönem Berlin’de faaliyet gösteren Sovyet casuslarının çalışmalarını anlattı. Emekli general, “Onlar orada Almanları ajan yaparak, elçilik, bakanlık ve ordu üzerinden gizli bilgiler alıyordu. Bizim iki iyi kaynağımız vardı: Biri Nazi Almanyası’nda İçişleri Bakanı Himmler’in, diğeri ise Göring’in (Hava Kuvvetleri Komutanı) idaresinde çalışıyordu” dedi.
Gizli bilgilerin “Yoldaş Stalin, Molotov ve Beriya’ya” başlıklı belgeleri yorumlayan general Sotskov, “O dönem Sovyet yönetiminin gelişmelerle ilgili nasıl bilgilendirildiğini ortaya koymaya çalıştık. Belgelere göre Hitler’in SSCB’ye saldıracağıyla ilgili Moskova’ya en az 30 kez istihbarat bilgisi aktarılmış. Stalin ise dünya kamuoyu gözünde saldırgan durumuna düşmekten korkuyordu. Evet Stalin korkuyordu. Bunu başka türlü izah etmek mümkün değil. Buna yayınlanan bazı belgeler tanıklık ediyor. Belgeleri incelerken şu sonuca vardım: Stalin’e başka nasıl rapor edilmesi gerekiyordu ki her şey anlaşılsın. Saldırı hazırlığıyla ilgili her yerden bilgiler geliyordu” eleştirisinde bulundu.
SVR’in yayınladığı belgeler arasında dönemin İngiltere Moskova Büyükelçisi Richard Stafford Cripps’in Londra’ya gönderdiği rapor da yer alıyor.
Ayrıca Alman asıllı efsanevi Sovyet ajanı Richard Sorge de, Nazilerin saldırısını ne zaman başlayacağı ile ilgili doğru bilgileri Japonlardan sızdırmış fakat Stalin bu bilgilere güvenmemiş.
Fuad Safarov, Moskova