Cepheleri giderek keskinleşen yeni “Soğuk Savaş” rekabetinin son demlerini yaşamaktayız.
Bu kadar restleşmeden sonra tehlikeli gidişat bölgesel sıcak vekalet savaşları.
Ukrayna’daki savaş uluslararası ilişkileri alt üst eden, küresel kutuplaşmaya ivme kazandıran bir gelişmeydi. Hamas saldırısı ile tetiklenip Orta Doğu’yu ateş topuna çevirmekte olan ezeli İsrail-Filistin çatışmasının ulaştığı aşama, küresel savaş endişesini arttırmadı değil.
Uluslararası toplum neredeyse koşar adımlarla kutuplaşma yarışında saflarını belirlemekte.
3. Dünya Savaşı’nın kapılarını aralayacak potansiyel tehlike, Ukrayna ve güney coğrafyamızdaki vekalet savaşlarına dönüşen çatışmalara, barut fıçısı Balkanlar ve Tayvan gibi hassas coğrafyaların da eklenmesi olacaktır.
Amerikan rüyası
Son yılların yükselen değeri Çin’in, ABD’nin yüz elli yıllık küresel hegemonyasını zafiyete uğratacak ölçüde güç kazanması, Washington’a Amerikan rüyasının sona erdiği kabuslarını yaşatırken, yeni “Soğuk Savaş”ın da tuğlalarını örmeye başladı.
Yıl içinde yapılan G7, Şanghay İşbirliği Örgütü, NATO, BRICS ve G20 zirvelerinde bir araya gelen Doğulu, Batılı dünya liderleri, bir anlamda “Soğuk Savaş” cephelerinin askeri ve ekonomik rekabetini de daha görünür hale getirdi.
G7
“Soğuk Savaş” zirvesi de denilen mayıs ayındaki G7 Hiroşima zirvesinde bir araya gelen en gelişmiş yedi Batılı liderin, artık işaretleri alınmaya başlayan yeni “Soğuk Savaş”ın parametrelerini belirlediği iddia edilmişti.
Zirvede, Çin’e karşı “ortak cephe”, ‘’ekonomik NATO’’ söyleminin derinleştirilmesi, Rusya yaptırımlarının ağırlaştırılması ve Asya-Pasifik ittifakları dışında kalan Güney Kore’nin Japonya desteğiyle ittifaka çekilmesi istişare edilmişti.
ŞİÖ
Temmuz başındaki Yeni Delhi Şanghay İşbirliği Örgütü Zirvesi, her ne kadar NATO karşıtlarını bir araya getiren bir yapılanma olmadıklarını iddia etse de, ele aldığı konuları ve kararları bakımından, Varşova Paktı gibi NATO’yu dengeleyerek Batı hegemonyasıyla ortak mücadeleye odaklanan bir role büründüğünü hissettirdi.
Moskova-Pekin ortak girişimiyle “Şanghay Beşlisi” olarak başlayan ŞİÖ, zirvede İran’ı da üyeleri arasına alıp, Belarus için takvim belirlemiştir.
Türkiye, üye sayısı dokuza yükselen örgütle, eksen kayması tartışmaları arasında Diyalog Ortağı olarak bağ kurmuştur. Bu bağ Rusya ve Çin çevrelerinde ŞİÖ ve Türkiye açısından devrim olarak değerlendirilmiştir.
NATO
ŞİO’nun hemen ardından gerçekleşen NATO’nun Vilnius zirvesinde, ittifakın güçlendirilmesine ilişkin senaryolar öne çıkmıştır.
Ukrayna’ya destek, Finlandiya’dan sonra İsveç’in NATO şemsiyesine girmesine ilişkin tartışmalı Türkiye onayı, Ukrayna’nın işgali ile ivme kazanan çok kutupluluk karşısında NATO saflarının sıkılaştırılması kararlaştırılmıştır.
ABD girişimiyle, Pekin ilk kez NATO için tehdit sayılmış, Çin’i kuşatmak amacıyla kurulan ABD-Asya-Pasifik ittifakları üyeleri zirveye davet edilmiştir.
BRICS
Ağustos ayında düzenlenen Johannesburg BRICS zirvesinde, topluluğun daha geniş coğrafyaları kapsayarak küresel sistemde daha güçlü bir aktör olarak öne çıkması yönünde altı ülkeyi üyeliğe davet edilmiştir.
Dünya nüfusunun yüzde 40’ı ve ekonomik zenginliğin yüzde 30’una sahip BRICS halen 11 üyelidir. 22 ülkenin üyelik sırasında olduğu, 40’dan fazla ülkenin topluluğa ilgi gösterdiği söylenmektedir.
BRICS’in Batı hegemonyasını ve G7 küresel egemenliğini kırmak için çaba gösterdiği bilinmektedir. Satın alma gücü temel alındığında, G7’nin küresel ekonomiden payı yüzde 30 iken BRICS’in payı yüzde 31’geçmiştir.
BRICS, G7’nin küresel hegemonyasını kırma yönünde kendi finans sistemini kurma yolunda ilerlemektedir.
Türkiye de BRICS ile sıcak bağlar kurmaya başlamıştır.
Özellikle BRICS Yatırım Bankası’yla ilgilendiğimiz, ancak bunun, Brezilya’nın da çekindiği gibi, Batı’dan kopuş ve eksen kayması tartışmalarını gündeme getireceği konuşulmaktadır.
G20
Batı formasyonu gibi algılansa da halen Doğu ve Batı liderlerini bir araya getiren yegane forum G20 zirvesidir.
Eylül başında Yeni Delhi’de düzenlenen, Putin ve Şi Cinping’in katılmadığı son zirvede 55 ülkeyi temsil eden Afrika Birliği daimi üye olarak G20 formatına dahil olmuştur.
Zirve marjındaki görünüm, G7, BRICS, MIKTA, ASEAN ve Afrika yapılanmalarının kendi aralarında gruplaşması idi.
ABD, AB, Hindistan ve Suudi Arabistan arasında, Çin’in “Kuşak ve Yol” projesine rakip, ancak kapsamı tam anlaşılamayan sürpriz bir Hindistan, Orta Doğu, Avrupa Ekonomik Ulaştırma Koridoru mutabakatının imzalandığı ilan edildi.
BLOKLAŞMA
Uluslararası ilişkilerde küresel ilişkileri alt üst eden Ukrayna ve İsrail-Filistin savaşları, ekonomide liderliği Çin’e kaptıran ABD’nin ısmarlama bir “Soğuk Savaş”a sığınma gayretinde olduğu da iddia edildi.
ABD, tek başına alt edemediği Çin’i, başta NATO olmak üzere Batı kurumlarını arkasına alıp, tehdit ve medeniyetler çatışması sopası göstererek, ısmarlama “Soğuk Savaş” tırmanışı peşinde görünmekte.
Gelinen noktada, Batı cephesi G7, NATO, AB ve Asya Pasifik’teki AUKUS, BEŞGÖZ, QUAD gibi bölgesel ittifaklarla siperlerini tahkim ederken, Doğu cephesi de Batı ile inatlaşma içinde Şanghay Beşlisi İşbirliği ve BRICS yapılanmaları ile eski Varşova Paktı ve COMECON formatına dönüşme yolunda.
Batı ve Doğu cepheleri hâlihazırda Ukrayna ve Filistin’de bir bir hizalanırken, vekaletli savaşların işaretini vermiştir.
Bu sıcak çatışma noktalarına Balkanlar ve Tayvan odaklı Uzak Doğu restleşmelerinin eklenmesi, bloklar arası sıcak yüzleşmeyi tetikleyebilecektir.
Ukrayna ve İsrail savaşları şimdiden uluslararası kamuoyunu kalın çizgilerle ikiye bölmüş bulunmaktadır.
“Soğuk Savaş”ın sıcak yüzü savaş suçları, katliamlar ve insanlık dramları ile dünyamıza soğuk terler döktürmeye başlamıştır.
asanlar@hotmail.com