Ülke olarak bugün bir kez daha yüz yüze kaldığımız yüksek enflasyon olgusu, toplumsal kesimler arasında gelir çekişmesi yaratması ve sosyal dengeleri altüst etme potansiyeli taşımasından ötürü ivedilikle çözümlenmesi gereken bir sorun olarak karşımızda durmakta.
Yüksek enflasyonla etkin mücadele, çoğu zaman ekonominin durgunluğa girmesinin ve işsizlik artışının kabul edilmesi anlamına geleceği içindir ki, politika yapıcıları oldukça zor seçimlerle karşı karşıya bırakan ve halk açısından da “acı reçete”leri gündeme getiren bir süreci gerektirir.
Ekonomi literatüründe enflasyonla mücadele konusunda iki temel taktikten söz edilir. Bunlardan birincisi enflasyonu hızlı bir biçimde düşürebilmek adına uygulanan ve kısa vadeli bir yaklaşım olan “soğuk hindi” yöntemi, ötekisi ise enflasyonu düşürme işinin zamana yayıldığı ve aşama aşama uygulanan bir yöntem olarak “tedricilik”tir.
“Soğuk hindi” yönteminde enflasyonla mücadelede temel araç olan para politikasının yapıcıları, para arzını aniden ve yüksek oranda azaltacakları için kredi akışları yavaşlayacak, ekonomik faaliyet hız kesecek, durgunluk başlayacak, dolayısıyla işsizlik hızlı bir biçimde artacak ancak bu arada enflasyon oranları kısa zamanda aşağıya çekilebilecektir.
Bu yaklaşım bahsettiğimiz üzere istenmeyen sonuçlar doğursa da, enflasyonun hızlı ve somut bir biçimde düşüyor oluşu, “soğuk hindi” yöntemine ciddi kamuoyu desteği sağlayacak ve politika yapıcıların elini rahatlatacaktır. Fiyatlardaki hızlı düşüşler enflasyon beklentilerini de aşağıya çekeceği için, pozitif geri besleme mekanizması harekete geçecek ve enflasyondaki düşüş iyice hızlanacaktır.
Öteki yol olan “tedrici” yöntemde ise, para politikası otoritesi para arzını azar azar daraltacağı için ekonomik soğuma yavaş olacak, durgunluk derinleşmeden ve işsizlik oranı çok fazla artmadan, enflasyon aşama aşama düşürülecektir. Ekonomik ve sosyal maliyeti belirgin olmayacağı için politika yapıcılar açısından daha tercih edilebilir gözüken bu yöntem, enflasyonu yavaş bir biçimde düşürerek mücadeleyi zamana yayacak olmasından ötürü kamuoyunda huzursuzluğa yol açabilecektir.
Yüksek enflasyonla mücadelede hangi yöntem seçilirse seçilsin, bu süreçte belli ölçülerde durgunluk yaşanacağı için milli gelirde azalma olması kaçınılmaz. Ancak bu durumda önemli olan, literatürde adına “fedakarlık oranı” denilen ve enflasyondaki düşüş miktarının milli gelirdeki düşüş miktarına oranlanmasıyla bulunan rakamın yani fedakarlık oranının mümkün olduğunca düşük tutulabilmesidir.
Fedakarlık oranının kabul edilebilir bir düzeyde kalabilmesi içinde, şu konularda ekonomistler arasında görüş birliği vardır: Öncelikle uygulanacak politika kamuoyuna önceden duyurulmalı, önlemler ısrarla ve ciddiyetle sürdürülmeli, hepsinden önemlisi de politika saygınlığının yüksek olmasına azami dikkat gösterilmelidir.