Mentor
Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki gerçeğin ne anlamı var ne de kimse merak ediyor; çıkarcı, işine geleni seçip kullanan bir toplum olduk daha da kötüsü, bunu içselleştirdik ve bundan utanmıyoruz.
Fetö ve İskenderpaşa cemaatleri ile ilişkilerimiz açıkken utanmadan “cumhuriyet neferi” olabiliyoruz veya UEFA’ya oluk oluk para akıtıp Fenerbahçe’yi suçlayabiliyoruz. Eğer en utanmaz insan yarışması yapılsa bu ülkede kesinlikle futbol yöneticileri rakipsiz şampiyon olurdu.
Futbol deyip geçmeyin, herkese rol model. Ondan sonra ülkede MS’i olan müzisyen komaya sokuluyor, istek şarkı çalmadı diye müzisyen öldürülüyor, hayvanların başı kürekle eziliyor, kadınlar sokakta infaz ediliyor, 6 yaşında çocuklar istismar ediliyor.
Hakan Şükür ve Arif Erdem gibi futbol üzerinden yapay olarak yaratılan kahramanlar toplumun çürümesine aracılık ediyor. Buna aracılık eden kurumlar da utanmadan sorumluluktan kaçıyorlar. Utanmadıkları gibi Fenerbahçe’yi suçluyorlar, şimdi ellerinde bir tek UEFA kararı kaldı, ona sığınıyorlar. Oysa aynı UEFA sitesinde “2010-2011 Türkiye Ligi Şampiyonu Fenerbahçe” yazıyor, utanmazlar.
Şimdi gelelim UEFA kararına…
UEFA o dönemde Platini, Villar ve Infantino tarafından yönetiliyordu. Platini rüşvetten mahkum oldu, Villar ve oğlu Gorki İspanya’da rüşvetten tutuklandılar, yargılanıyorlar-önemini yazının ileri bölümünde anlatacağım-Infantino da FIFA Başkanı, oysa sadece “İnfantino” ve “bribe” (rüşvet) yazarak Google’da onlarca yazı bulursunuz, Rus oligarkların uçakları, Katar parası vs. ama bence FBI’a muhbirlik yaparak paçayı kurtardı. Zaten Baltter “beni sırtımdan hançerledi” dedi.
Yani Platini ve Villar rüşvet mahkumu, yargılanıyor, Infantino’nun hakkında ciddi şüpheler var ve Fenerbahçe’ye bu UEFA ceza verdi.
Bir de Gorki Villar var…
İnternette çok uzun hikayesi var ama İspanyol Savcı babası ile suç ortağı olup UEFA ve İspanyol Futbol Federasyonu’ndaki görevini kötüye kullanarak kazanç elde ettiklerini söylüyor. Tutuklandılar, hapis yattılar, yargılama devam ediyor.
Peki Gorki Villar niye önemli?
Çünkü Fenerbahçe davasının UEFA müfettişi Palacios onun ofisinde çalışıyor yani rüşvet suçunda yargılanan Villar’ın.
Bitmedi…
Ergenekon soruşturması esnasında bir Karadeniz takımının Fetö avukatlarına çok yüklü para verdiği ve bunların da İspanya’da bir numara ile konuştuğu mahkeme tarafından kanıtlandı.
Ayrıca bu Karadeniz takımı UEFA’da çalışan birine vekalet ücreti ödedi, rakamlar o kadar yüksekti ki kendi yönetimleri hesap sordu “nereye gitti bu paralar” diye.
Para var, rüşvet var, üstelik bunlar İspanyol ve İsviçre polisi tarafından tespit edilmiş ve müfettiş rüşvet alan adamın ofisinde çalışıyor. Eğer bunlara “tesadüf” diyorsanız sizin vicdanınıza kalmış, bunların hiçbiri iddia değil, Fetö kumpası değil, hepsi belgeli gerçekler.
Ben o kararın parayla satın alındığına inanıyorum, aksine nasıl inanır insan?
Ama ben Fetö’ye ve cemaatlere hizmet edip kendi gemilerini yakan insanların utanmasını beklemiyorum.
Burada “arsız güçlü olunca haklı suçlu olurmuş” durumu da yok. Burada bayağı, adi dolandırıcılık var ve insanların Boğaz Köprüsü’ne müşteri bulduğu ülkede gerçeğin önemi kalmıyor.