Süper Lig’de son haftaya girilirken, iki takım arasındaki kıyasıya yarışın son haftaya kalmış olması her futbolseveri heyecanlandırdığı gibi, ligde eşi benzeri görülmemiş bir yarışa da tanıklık etme fırsatı bulduk.
Bu sebepten ötürü her iki takımı da ayrı ayrı tebrik etmek gerekiyor. Sezon başından itibaren verilen büyük savaşlar, bana göre gereksiz olan psikolojik gerilimler, futboldan uzak olan bir ortam ve daha niceleri….
Bu yazımızda enine boyuna, Türk futbolunda olması gerekeni lakin yapılmayanları, bu gergin ortamın nasıl biteceğini konuşacağız. Her iki takım da bu sezon gerçekten ligin üstünde kadro kurarak çıtayı başka bir seviyeye çıkardı. Galatasaray’ın bu şampiyonluğuna rağmen tamamen yanlış bir transfer politikasıyla hareket ettiğini düşünüyorum.
Hazır olmayan Zaha, aylardır oynamayan Ziyech ve Auriuer sezonun en kritik döneminde gönderilen Sacha Boey’in yerine devşirme oynayan Kaan Ayhan, sol beksiz olan takıma geç yapılan Avrupa’ya sebep olan bir Derrick Köhn transferi… Bu sezonun en büyük mimarı Barış Alper ve Kaan Ayhan’dan joker yaratarak, devre arasında Berkan’ı geri getiren Okan Buruk’tur.
Geriye dönüp bir bakalım… Barış Alper’in oynamadığı mevki kaldı mı… Elbette kale hariç. Kaan Ayhan, ara vermeden kaç maç oynadı sayısını ben de unuttum.. Hal böyle iken, sorun değil çözüm üreten, her maç kazanmaya oynayan, egodan uzak kalan ama hakkı hiç teslim edilmeyen Okan Buruk, şampiyonluğu hak ederek alan isimdir. Bu sezon özelinde tek yanlışı, Fenerbahçe derbisi öncesinde “şampiyon” gibi hareket ederek rehavete kapılmasıydı..
Bütün bunların içerisinde 99 gol atarak 99 puan toplayan Fenerbahçe nerede yanlış yaptı, nasıl doğru bakış açısına ulaşır, bir de orayı değerlendirelim… Bundan iki sezon önce İsmail Kartal’ın yerini alan Jesus’u göndererek tekrar İsmail Kartal’ı getirerek. İsmail Hoca kötü bir isim olduğu için değil, Fenerbahçe’nin tek eksiği yönetim… Sezonun ortasında “korkakça” takımı çekip 19 yaşındaki çocukları ortaya atan Ali Koç, geçen hafta görmüş olmalı ki, Fenerbahçe Süper Kupa’ya çıksa maçı kazanabilirmiş… Psikolojik olarak tek düşünce “Galatasaray’ı geçmeliyiz’’ oldukça Fenerbahçe başarısızlığa mahkum olacaktır.
Gelelim ikinci detaya. Böylesine bir kadronun, tek bir yabancı dil dahi bilmeyen, her başarıda kendini öne atan ve bana soracak olursanız sezon ortasında stres olarak “psikolojik üstünlüğü’’ kaybeden İsmail Kartal ve ekibidir. Trabzon’da yaşananlar, başarısız bir Avrupa süreci ve sürekli sorunu saha dışında arayan, futbolcularını saha içinden kopartan bir yönetim. Fenerbahçe bu sürecin içerisindeyken gerçekten çok iyi ilerledi. 6 senede 1 kupa kazanan bir yönetimin kendini sorgulamadan, “biz buradayız” mesajı vermesi, sahada hiç görünmeyen ama taraftara oynayan futbolcuların Fenerbahçe forması giymesi başarısızlığın temel sebepleri arasındadır.
Bu duruma en güzel örneği, seçildiği sene Avrupa’da son 16’nın eşiğinden dönen Burak Elmas yönetiminin yapılan ilk kongrede ibra edilmeden gönderilmesinden anlayabilirsiniz. Bir kulüp başkanı düşünün ki, şampiyonluğa giden takımına “burada galibiyet almak şampiyonluk kadar değerlidir” diye sporcularına motivasyon konuşması yapsın… Fenerbahçe’de bu anlayış değişmedikçe başarı gelmeyecek…
Galatasaray’a ise önümüzdeki sezon için ciddi şekilde kadro temizliği ve doğru transferler gerekiyor. Mevcut durumda Fenerbahçe’ye de Aziz Yıldırım’ın büyük bir bütçe ve muhtemelen Jose Morinho ile geleceğini düşünürsek, önümüzdeki sene çok eğleneceğiz.
Umuyorum ki önümüzdeki yıllar, kavganın, kargaşanın uzak olduğu Fenerbahçe şampiyon olduğunda Galatasaray taraftarının kol kola tebrik ettiği dönemlere döneriz.
Sezon boyu iş yoğunluğumdan ötürü sizlerden zaman zaman uzak kalmış olsam da, Avrupa Şampiyonası ve transfer dönemiyle birlikte daha sık görüşeceğiz. Editörüme sabrı ve inancı için bir teşekkürü borç bilirim.
Yeni sezonda yeni konseptlerimizle görüşmek dileğiyle…