Galatasaray geçen hafta kazandığı Kayserispor maçıyla birlikte zirve yarışına bırakmadan devam ederken, takımın kötü oynarken de kazanma alışkanlığını yitirmemesi şampiyonluk fitili için önemliydi.
Takım hakkında uzun süreli bir analiz çıkardığımdan, geçen hafta analizini es geçmek durumunda kaldım. Fenerbahçe ve Galatasaray arasındaki bu kıyasıya yarışın belirleyici maçının her iki takım açısından da Trabzon deplasmanı olduğunu düşünüyordum.
Bu deplasman benim nezdimde psikolojik eşiği aşmak demek. Bu analizimiz biraz farklı olacak. Galatasaray ve Fenerbahçe’yi aynı anda değerlendireceğiz. Her iki takımın maçını da ayrı ayrı izledim.
Özet olarak şunu söyleyebilirim: Sakin olan kazanacak.
Fenerbahçe -Samsunspor mücadelesinde, bu sezon alışık olduğumuz tarzda sarı- lacivertlilerin coşkulu iç saha oyunu ile karşı karşıyaydık. Golü erken bulmaları, ilk yarım saatte çok ciddi hücum aksiyonuna girmeleri, bu sezon özelinde tam olarak Galatasaray’ın oturtamadığını düşündüğüm tempo. Bu sene Fenerbahçe’yi izlediğimde takım bir şekilde gol atabilir diyorum. Son haftalarda Galatasaray için bunu söyleyemiyordum. Fenerbahçe oyuna iyi başlasa da, ilk yarı genelinde çok cömert şekilde pozisyonları harcadılar. Büyük takımsanız, kendi evinizde ilk çeyrekte golü bulduktan sonra yarım saat geçmeden 2-0 3-0 gibi bir skoru yakalamanız gerekir. Aksi halde bir şekilde kalenizde gol görüyorsunuz. Oyunsal anlamda siyah ile beyaz kadar farklı iki yarı izlediğimi belirtmek isterim.
Fenerbahçe savunmayı aşmış olsa da, “nasıl olsa gol atarız” psikolojisine yenik düştü ve farka gidecek maçı berabere bitirdi. Samsunspor’un hocası Gisdol, deyim yerindeyse kurt bir hoca. İlk yarı savundu, ikinci yarı ön alan baskısı yaparak oyunu kontrol etti. Ligimizde, rakibe göre analiz yapan nadir teknik adamlardan. İkinci yarı yapılan ön alan baskılarıyla Fenerbahçe’nin geçiş oyununu kırıp, oyunu kontraya çevirdiler. Akıllıca, had bilerek yapılan bir hamle. Son anlarda maçı da kazanabilirlerdi. Bu noktada bu puan kaybını ben İsmail Kartal’a yazarım. Gol lazımken ön hattın tamamını değiştirmek büyük acemilik. Yapılacak tek hamle, forveti ikilemekti. Fenerbahçe, krizi iyi yönetemediğinden, bir panikle maçı bitirdi. Genel hatlarıyla doğru oynasalar da, sonuca gidemediler. Taktiksel anlamda ciddi eksikler olduğunu, Başakşehir karşılaşmasının da psikolojik açıdan sorun yaratacak seviyede geçebileceğini düşünüyorum.
Galatasaray ise, iki hafta üst üste evinde oynayacak. Avantaj Buruk’un öğrencilerinde. Peki sebebi nedir? Galatasaray, sezonun en iyi maçını, en iyi deplasmanını oynadı. Bu sezonun en doğru kadrosuyla çıkılan ilk maç diyebilirim.
Galatasaray’ın en büyük sorunu, Zaha’yı kazanmak adına İcardi’nin arkasını değiştirerek istikrar sağlayamamasıydı. Her seferinde belirttim. Wilfried Zaha, özünde komple bir forvet, Kerem Aktürkoğlu ise, saf bir sol açıktır. Okan Buruk, Trabzonspor’un defansif zaaflarını uzun toplarla değerlendirerek Barış Alper üzerinden içeriyi deneyerek sonuç aldı. Atılan ilk golün idmanda çalışılmış bir hücum olduğuna adım kadar eminim.
Belli başlı eleştirileri yapmamın tek sebebi, takımdaki oyuncuların potansiyelini bilmemden kaynaklanıyor. Gördüğünüz gibi, Wilfried Zaha, tam olarak böyle bir adam. Her maçı bu şekilde çözebilir ama yerinde oynarsa. Gol kaçırdığı için eleştirilen Kerem Aktürkoğlu, her maç o golü atabilir. Lakin, yerinde oynarsa.
Bu maçın en büyük ekstrası Kaan Ayhan’ın sol bekte göstermiş olduğu performanstı. Özetle, denenir ve doğru çalışılırsa, İcardi olmadan da kazanılıyormuş. Bu maç ihtiyaç dahi duyulmadığını söyleyebilirim. İcardi-Zaha tandemini çift forvet olarak ben artık değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. İstanbulspor maçı bu değişim için en uygun maçlardan bir tanesi.
Ek yapacak olursam, Kalede Günay’ı da görmek isterim. Galatasaray bu sezon ilk defa sakin kaldı. Defalarca set hücumu denedi ve istediğini sökerek aldı. Geçen senede fark yarattıkları nokta, yine bir Fenerbahçe puan kaybından sonra Başakşehir’e atılan 7 gol ile başlamıştı. Bu sene de, zirvenin en yakın takipçisine, en yakın rakibinin evinde 3 golle mağlup olduğu rakibine kendi evinde tam 6 tane gol attı.
Mental olarak Fenerbahçe için bu ciddi bir tehdit. Düğüm geç çözülecek olsa da, önümüzdeki haftalarda ben işin Fenerbahçe aleyhine dönebileceğini düşünüyorum.
Uzun süre sonra bu seviyede bir lig izliyoruz. Peki sizce, neler olacak?