Yalanın söz söyleme imkânlarını artırıcı bir tarafı olduğunu söylersek hakikatin hatırını kırmayız umarım.
Gerçekliği tersyüz etmek ya da gerçeği kendi menfaatine uygun biçimde yeniden düzenlemek gibi bir niyet ve de gayretin neticesidir yalan. Dünya gerçekle-yalanın, doğru ile asılsız olanın yan yana yaşadığı bir âlemdir. Hayat daha bidayette yalana ihtiyaç duyulmayacak biçimde tasarlanabilirdi. O vakit de dünya sınava ayarlı ve uyarlı bu dünya olmazdı.
Zira yalan sınavda beş şık içerisine gizlenmiş yanlışın adıdır. En çok yalanı kim söyler? Kestirmeden giderek “yalancılar” dediğinizi işitir gibiyim. Yalancılık gibi bir meslek olmadığına göre bu kabahati sadece bir zümreye yüklemek de şık olmayacaktır. Çünkü hayat sınavının şıkları arasında böyle bir şık yoktur. Yalanın sadece dil ile söylenmediğini peşinen ifade edelim. “Bütün bir insanlık yalana teslim!” derken şairin bir zihniyetten bahsettiği hususunda sanırım herkes ittifak edecektir.
Dünyaya gelir gelmez insanın yolunun üzerine dikilen iki seçenek vardır: hakikat ve yalan. Siz buna duruma göre “doğru ve yanlış” veya “gerçek ve sahte” de diyebilirsiniz. Yalan, gerçek ve doğru olanı taklit ederek insanlar üzerindeki nüfuz ve iktidarını sürdürmek ister. Kişiye düşen sadece gerçeği, doğruyu ve hakikati tanımakla kalmayıp yalanı, yanlışı ve batılı da etraflıca bilip tanımasıdır.
Kimi zaman insan aydınlığı karanlıktan fark eder. İsmet Özel’in “Kanla Kirlenmiş Evrak”ında söylediği gibi: Küfre yaklaştıkça inancım artıyor Yalanla gerçeği ve hakikati görünür kılmak diye bir şey var. Çoğu kez şiirde yalan gerçekliğin yorumu da olabilir. Dilin imkânları yetmediği yerde mecazları ve metaforları yardıma çağırır şair. Özellikle divan şiirinde dünya, kadın ve sabah yalanın simgesidir. Her üçü de sözünde durmaz, vaatlerine sadık kalmaz.
Bütün bu satırlardan sonra “En çok yalanı kim söyler?” sorusunu dönüp bir kez daha baktığımızda faili de yakalamış olacağız: Şair!
Önce doğrudan şairi itham edip zan altında bırakanlara bakalım: 15. yüzyılın kadın şairlerinden Amasyalı Mihri Hatun onlardan biridir. O, dizelerinde şairlerin çoğunun “yalancı” olduğunu belirtir:
Bühtânlar eylemiş bize ra’nâ diyü hatîb
Şâ’irlerün bir nicesi gayet yalancıdur
“Şi’re heves etme kim yamandur/Yahşi deseler ana yalandur” diyen Fuzûlî’yi bu konuda nasıl teğet geçebiliriz?
Şairlerin yalancılığı ile ilgili en meşhur beyit ona aittir:
Ger derse Fuzûlî ki güzellerde vefâ var
Aldanma ki şâir sözi elbette yalandur
Fuzûlî’ye göre şairliği ile övünen kişinin bu denli güzel şiir söylemesinin sırrı yalanı da aynı derecede güzel söylemesinde saklıdır.
(Hüseyin Akın, tdk.gov.tr)
Yazının devamını okumak için tıklayın