Galatasaray, hafta arasında oynadığı Ankaragücü karşılaşmada Avrupa arenasında yapacağı Manchester United maçına yönelik bir kadro ile sahadaydı.
Okan Buruk’un oyun sistemine göre takımın ana hedefi geçiş oyununu sağlam tutarak, “build Up”tan direkt olarak ceza sahasına inmek. Bu sebeptendir ki, Ankaragücü maçında oynanan oyunun bir kopyasını Şampiyonlar Ligi’nde izledik.
Her iki takımı da derinden değerlendirdiğim zaman Crystal Palace’a yenilen United’ı ve Galatasaray’ın son dönemde oturttuğu oyun sistemini göz önüne aldığımda galibiyet için “neden olmasın” diye düşünmeden edemedim.
United tarafında Eric Ten Hag elindeki kadronun tam olarak hakkını verebilmiş değil. Maçın başlama düdüğüyle birlikte, ilk çeyrekte daha fazla önde basan, rakibi anlık preslerle meşgul eden taraf, temsilcimiz Galatasaray oldu. Her iki takımın da, kontrollü bir şekilde maça başladığını düşünüyorum. Okan Buruk’un Kaan Ayhan tercihi de bu maç adına belirleyici etken oldu. Sanchez’in topla birlikte fazla çıkış yaptığını bilen Buruk, merkezi daha defansif özellikte olan, pas yüzdesi mevcut forma göre Oliviera’dan daha net olan Kaan’ı tercih ederek ikinci bölgede rakibin hızını kesti.
Karşılaşmanın önde oynamasından dolayı United ilk yarının ilk çeyreğine doğru oyunu oturttu. Hücum aksiyonlarının tamamını set hücumundan ziyade direkt olarak Fernandes– Rashford kanadına indi. Oyun şablonundan kopmayan Galatasaray, böyle bir seviyede önde oynamanın cezasını da kontradan yediği golle ödedi.
Genel hatlarıyla oyunu daha rahat oynayabilen taraf Galatasaray olduğu için takımın gol bulacağından emindim. Zaha ve Tete’nin kadroya dahil olması, üçüncü bölge aksiyonlarını daha çeşitli hale getirdi. Zaha’nın kanat forvet olarak oynaması ekstra avantaj. Beklenmedik hamlelerle sizi maça ortak edebiliyor.
İkinci yarı başlamadan takım içerisinde birkaç değişiklik bekliyordum. Merkezi biraz daha toparlayabilmek adına Sergio–Kaan değişikliği ve Mertens’in oyuna dahil olduğu bir formasyon. United’ın kilidini bu şekilde açmak daha doğru olacaktı.
“Kırmızı Şeytanlar” hücum tarafında sadece Rashford’u kullanırken geçiş hücumlarını da savunurken zorlanan bir takım. Buna rağmen ikinci yarının ilk yarım saatinde çok net bir oyun ortaya koydular. Kaliteli ayaklar olsa da, ben sorunun hocada olduğunu düşünüyorum. Oyuncular da, son dönemde biraz farklı oynuyorlar gibi. Baskıyı iyi kıran temsilcimiz Galatasaray için ise maçın kırılma anının Sacha’nın 35 metre deparla çıkardığı top olduğunu düşünüyorum. Bu hamle, takımı psikolojik olarak ayağa kaldırdı ve takım maçtan kopmadı.
“Avrupa arenasında kurtlar sofrasındasınız “demiştim. Galatasaray’ın yediği ikinci gol tamamen bireysel hata. Sergio gibi bir oyuncunun o noktada ters ayağa top atmaması gerekiyor. Oyunun Mertens’i çağırdığı ve rakibin de bu değişikliğe göre önlem aldığı anda Okan Buruk taktiksel zekasını konuşturdu ve Barış Alper–Tete değişikliği ile Boey kanadını daha etkili hale getirdi. Dürüst olmak gerekirse Tete’nin 60 dakikada yapamadığı Barış 10 dakikada yaparak fark yarattı. Bu sayede Boey, daha fazla merkezden içeri girme fırsatı buldu.
Galatasaray bu değişiklikle sizlere haftalar öncesinde anlattığım 3+2’nin ikinci oyuncusunu Boey yaptı ve oyunu daha hızlı oynadı. Mertens’in de oyuna dahil olmasıyla ön alan baskısını daha sert yaparak, United’ı adeta sahasından çıkarmadı. Bu seviyede psikolojik olarak oyundan düşmemek de en az maçı kazanmak kadar değerli.
Oyunu parçalara bölerek çok akıllıca oynayan bir takım vardı. Ne yapılması gerekiyorsa onu yaptık. İcardi’nin kaçan penaltısı gol olsa, maç daha farklı bir skorla bitebilirdi. Bu takıma Ziyech–Ndombele ikilisi dahil olduğu zaman bambaşka şeyler ortaya çıkacak.
Hücum performansından ziyade bu maçı kazandıran kritik noktalardan bir diğerinin ise, Abdülkerim–Sanchez uyumu olduğunu düşünüyorum. Abdülkerim bu maç özelinde o kadar fazla kritik müdahale yaptı ki, hangisini yazacağımı ben de bilmiyorum.
Davidson Sanchez’i anlatmama hiç gerek yok. Bir stoper düşünün ki, oyun vizyonu en az 10 numara kadar geniş olsun. Sanchez, ikinci golde bile isteye kafası ile falso vererek İcardi’ye asist yaptı. Son yıllarda, topa bu kadar hakim ve ileride oynamaktan çekinmemesine rağmen soğukkanlı olan bir stoper hatırlamıyorum.
Galatasaray, bu galibiyetle bence gruptaki şansını hayli artırdı ve her takımla denk oynayacağını gösterdi. Bu maçın performansını gördükçe Bayern Münih maçı ve seyirci avantajını düşündüğüm zaman kazanma ihtimalini çok yüksek olarak öngörüyorum.
Peki sizce Galatasaray grupta neler yapacak?..