Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın 1954 yılında önce Yeni İstanbul gazetesinde tefrika edilip 1961 yılının sonlarında, kitap hâlinde yayımlanan ikinci romanıdır.
Roman esas itibarıyla “Büyük Ümitler”, “Küçük Hakikatler”, “Sabaha Doğru” ve “Her Mevsimin Bir Sonu Vardır” başlıklarıyla dört bölümden meydana gelir. Tanpınar, romanı, çocukluğu II. Abdülhamid devrinde geçmiş, II. Meşrutiyet ve Cumhuriyet devirlerini de yaşamış Hayri İrdal’ın hatıraları şeklinde kaleme almıştır. Romanın başkahramanı Hayri İrdal, gençlik yıllarında filozof mizaçlı, saat tamircisi Muvakkit Nuri Efendi’nin yanında çıraklık yapar. Bu sırada çevresinde Kayser Andronikos’un hazinesi peşinde koşan, “gayb” âlemiyle temasta olduğunu iddia eden Seyit Lütfullah, eczanesinde simya ile cıvadan altın yapmaya çalışan Aristidi Efendi, Şehzadebaşı’nda hısım-akraba ile dolu uçsuz bucaksız bir konağın sahibi Abdüsselâm Bey gibi, zamanın dışında yaşayan sıra dışı insanlar bulunmaktadır.
Hayri İrdal I. Dünya Savaşı’nda askere alınır, dört yıl sonra geri geri döner ve Abdüsselâm Bey’in konağındaki evlatlıklardan Emine ile evlenir. Doğru dürüst bir mesleği olmadığı için sağda solda basit birtakım işlerde çalışarak kıt kanaat hayatını sürdürmeye çalışır. Bir süre sonra Vezneciler’deki Dârüttâlim Kıraathanesi’nde ruh doktoru Dr. Ramiz’le tanışır, onun vasıtasıyla Psikanaliz Cemiyeti ile İspritizmacılar Kulübüne girer. Karısının ölümü üzerine bu sefer bu kulüpte tanıdığı Pakize ile evlenir. Günün birinde Dr. Ramiz onu eski bir arkadaşı Halit Ayarcı ile tanıştırır.
Halit Ayarcı’nın da saat meraklısı oluşu, dükkânı bulunmayan fakat saatten çok iyi anlayan Hayri İrdal ile sıkı bir dostluğun kurulmasına ve şehirdeki saatlerin ayarsızlığı yüzünden kaybedilen zamanı kazanmak üzere birlikte “Saatleri Ayarlama Enstitüsü” adıyla bir müessese kurmalarına yol açar. Birtakım devlet adamlarının da desteğiyle süratle gelişen ve “Türlü Meslekler Bankası”, “Saat Ayar İstasyonları” ve “Saat Sevenler Cemiyeti” gibi bazı birimleriyle kısa zamanda memleket sathına yayılan müessese zamanla yurt dışında da tanınır, günlerce basının konusu olur. Hayatını enstitünün müdür muavini olarak saatlere ve zamana adayan Hayri İrdal, bütün bu olup bitenlere inanmasa da, kısa zamanda ciddi bir şekilde kapıldığı bu hengâmede karısının kendisini patronuyla aldattığının bile farkına varmaz.
Ancak bu tatlı ve gerçek dışı rüya pek uzun sürmez; biraz da basının kışkırtmasıyla, bir süre sonra hükûmet tarafından enstitünün kapatılmasına karar verilir. Oldukça genişlemiş olan kurumun düzenli bir şekilde tasfiyesi için daimî bir tasfiye komisyonu kurulduğu, enstitü çalışanlarının orada da görevlendirildikleri süreçte gerçek ile hayal arasında yaşayan Hayri İrdal’ın suni mutluluğu yine devam eder. Roman, enstitünün kurucusu Halit Ayarcı’nın şüpheli bir trafik kazası sonucu ölümüyle sona erer. Hayri İrdal gibi karmaşık bir şahsiyete sahip birinin ağzından Türk toplumunun Tanzimat’tan sonra başlayıp II. Abdülhamid, II. Meşrutiyet ve I. Dünya Savaşı yıllarıyla Cumhuriyet Devri’nin belli başlı olayları etrafında, yaşanan hayatın dışında kalmış insanların anlatıldığı romanda, aynı zamanda bir toplum hicvi yapılmaktadır.
Birçok edebiyat eleştirmeni tarafından Türk edebiyatının en güzel ironik romanlarından biri kabul edilen Saatleri Ayarlama Enstitüsü, aynı zamanda yazarın mazi ile sıkı bir hesaplaşmaya girdiği, özellikle Cumhuriyet’tin ilanını izleyen yıllarda bizzat devlet eliyle kurulan ve gerçekte ne işe yaradığı belli olmayan birtakım abes müesseselerin ironik bir biçimde eleştirildiği eseridir. Tanpınar romanında, esas itibarıyla geçmiş ile yaşanan zaman arasında bocalayan, ayaklarını basacak sağlam bir zemin bulamayan birtakım insanların trajikomik hâllerini anlatır.

Saatleri Ayarlama Enstitüsü, yayımlandığı sırada -Mehmet Kaplan’ın yazısı hariç- hemen hiç ilgi görmemiş, Tanpınar’ın diğer eserleri gibi ancak 70’li yıllardan sonra dikkati çekmeye başlamıştır. Berna Moran, Mustafa Kutlu ve Beşir Ayvazoğlu’nun romanla ilgili yazıları dâhil edilerek ancak 1987 yılında Dergâh Yayınları tarafından ikinci defa basılan romanın daha sonraki yıllarda yeni baskıları yapılmış, özellikle 2000’li yıllarda Tanpınar külliyatının Yapı Kredi Yayınları arasında basılmasıyla bu ilgi daha da artmıştır. 2001 yılında Ender Gürol tarafından The Time Regulation Institute2 adıyla İngilizceye, 2008 yılında Das Uhrenstellinstitut3 adıyla Almancaya, Mu’essesetu Dabti’s-Sâ’ah4 adıyla da Arapçaya çevrilip yayımlanan roman üzerine bugün müstakil olarak beş kitap dışında sayısı yüz elliye yakın inceleme ve değerlendirme yapılmış bulunmaktadır.
Romanın ana fikri: “Masal ile gerçeğin karışımı.”
Roman, Şarklı (Doğulu) kafasını değiştirmeden, en modern Garplı (Batılı) değeri benimsemek tezadına dayanıyor. Roman, Şarklı kafası ile Şarklı zihniyetini muhafaza ederek Garplı olmaya çalışmak ana fikrine dayanıyor.
Makalenin tamamını okumak için tıklayın
Manşet fotoğrafı: birikimdergisi.com
***
Medya Günlüğü sosyal medya hesapları: