Pazartesi, 13 Eki 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Günlük

Rusya’da muhalif gazeteci olmak

Medya Günlüğü
Son güncelleme: 17 Temmuz 2025 19:59
Medya Günlüğü
Paylaş
Paylaş

Ukrayna’daki savaşın başlamasının ardından bir süre yurt dışında yaşadıktan sonra ülkesine dönen kadın gazeteci izlenimlerini Moscow Times gazetesine şöyle yazdı:

Uçağın basamaklarından inip Rusya’nın güneyindeki tatil beldesi Soçi’ye ayak bastığımda, karşımda bir FSB (Federal Güvenlik Servisi) görevlisi gördüm. Yüzü kar maskesiyle kaplıydı, omzunda otomatik bir tüfek asılıydı.

Kalbim hızla atmaya başladı. Bir yıl yurt dışında yaşadıktan sonra eve dönmüş olmaktan pişmanlık duydum. Aklımdan geçen ilk düşünce “Beni bekliyor” oldu.

Tehditkâr görünüyordu. Böyle tipler, evinin kapısını tekmeyle kırar, seni yüzüstü yere yatırır ve bilinmeyen bir yere götürürler. Ardından medyada güvenlik güçlerinin bir “casusu” daha yakaladığına dair bir haber çıkar.

Beklenmedik şekilde geri çekildi, herkesin uçaktan inmesini bekledi ve ardından uçağa kendisi bindi. “Belki de beni uçakta arıyor” diye düşündüm.

Ama hayır. Görünüşe göre bu standart bir prosedürdü. Muhtemelen gelen uçaklarda bomba, uyuşturucu ya da başka şeyler olup olmadığını denetliyorlardı.

Paranoyamın boyutunu anlamam birkaç ay sürdü. Ve yalnız da değildim.

Bir keresinde, geçici olarak Rusya’ya dönen bir meslektaşımla bir kafede oturuyordum. Sürekli etrafına bakıyor, arkamdaki bir noktaya göz gezdiriyordu.

Sonunda bana doğru eğildi ve “Orada biri oturuyor. Barın arkasında, bize sırtı dönük. Otobüste de vardı sanırım” diye fısıldadı.

Takip edildiğini düşüncesini aklımızdan atmaya çalıştık, ama ne olur ne olmaz diye kafeden hızlıca ayrıldık. Bugün Rusya’da gazeteci olarak böyle yaşamak zorundasın.

Ben de göç eden birçok meslektaşım gibi, rejim değişene kadar Rusya’ya dönemeyeceğimi sanıyordum. Ama ilk seyahatimi ikincisi, sonra üçüncüsü izledi. Zamanla korkum azaldı ve tekrar Rusya’dan haber yapmaya başladım.

O yolculuklardan birinde, kalmaya karar verdim. Şu anda sekiz aydan fazladır buradayım.

Bu satırları, memleketimdeki favori kafemden yazıyorum. Eski arkadaşım olan barista, bilgisayar ekranıma bakıp, “FSB seni tutuklamaz mı, korkmuyor musun?” diye soruyor.

Elbette biraz korkuyorum. Özellikle o bunu sorunca. Ama artık paranoyak değilim. Ve yalnız değilim. Sandığınızdan daha fazlayız burada. FSB’nin her haberiyle propaganda dışına çıkan tüm gazetecileri izlediğini sanmayın.

Elbette çok dikkatli çalışmam gerekiyor. Mesela sokakta tanımadığım birine yaklaşıp röportaj yapamam. Polis bunu tuhaf karşılayabilir. Gözaltına alınabilirim. Eğer Moskova Times ya da yasaklı başka bir medya için yazdığımı öğrenirlerse, yüklü para cezası veya hapis cezasıyla karşı karşıya kalabilirim.

Bu yüzden, röportaj yapacağım kişileri arkadaşlarım, arkadaşlarımın arkadaşları ya da onların çevresi aracılığıyla buluyorum. Onlarla güvenli mesajlaşma uygulamaları üzerinden iletişim kuruyorum.

Ve yazılara imzamı atamıyorum. Bu, birçok Rus gazeteci için acı verici bir durum. Ama ülkemle bağımı tamamen koparmaktan iyidir.

Sadece sürgündeki Rus medya organlarını takip ederseniz, geride kalan Rusya’nın sadece “yanmış toprak” olduğu izlenimine kapılabilirsiniz. Ekonomi çökmek üzere. İnsanlar sokak ortasında en küçük iktidar eleştirisi nedeniyle tutuklanıyor. Herkes askeri üniforma giyiyor, üstlerinde “Z” harfi var.

Bu, pek çok göçmeni yanıltıyor ve evlerine dönmekten korkmalarına yol açıyor. Gazeteci olmayan bir arkadaşım, eski kız arkadaşı Britanya’da bir devlet kurumunda çalıştığı için “vatana ihanetle” suçlanmaktan korktuğu için iki yıldır Rusya’ya gelmedi.

Oysa gerçek şu: Rusya’daki baskılar hâlâ çok seçici ve sınırlı. Savaşa karşı olsanız bile, bir araba çarpması ya da kafanıza tuğla düşmesi olasılığı, bastırılmaktan daha yüksek. Ama her sokağa çıktığınızda tuğla korkusuyla yaşamıyorsunuz, değil mi?

Gazeteciyseniz risk daha büyük, ama bu paranoyaya kapılmak için yeterli değil. Rusya’yı hiç terk etmemiş ve üç buçuk yıldır savaşa dair sosyal sonuçları yazan meslektaşlarım var.

Yerinde bulunmadan göremeyeceğiniz birçok nüans var burada. Bazen baskı öykülerinin arasında çarpıcı hikâyeler çıkıyor. Son aylarda, Z-yurtseverlerle dışı koşullarda ortak bir zemin bulan queer bireylerle (cinsel yönelimi farklı olan) tanıştım. Toplumdan ve devletten uzaklaşmak için ormanlara yerleşen hippie münzevilerle konuştum. Moskova ve St. Petersburg’daki komünleri ziyaret ettim; solcular, queer bireyler ve sanatçılar burada yaşıyor ve devlet keyfiliğine karşı gerilla sanatı eylemleri düzenliyor.

Tren yolculuklarımda çoğu kez savaş gazileriyle yolculuk ettim. Rusya’ya sığınan Ukraynalı mültecilerle de görüştüm. Onların söyledikleri, sürgündeki gazeteciler veya Batılı muhabirler için Kremlin propagandası gibi gelebilir.

Hem sürgünde hem ülke içinde yaşamış biri olarak, çelişkileri daha derinden hissediyorum.

Gerçeklik, çoğu zaman gazetecilik anlatılarımızın sığ kalıplarına sığmayacak kadar karmaşık. Bu da hakikati çarpıtıyor.

Kendi bilgi balonumuzdan çıkmaya çalışmalıyız. Ama sürgünde yaşarken bunu yapmak çok daha zor. Pek çok sürgün gazetecinin, kendisiyle aynı fikirdeki savaş karşıtı göçmenlerle çevrili bir balona hapsolduğunu düşünüyorum.

Bazı sürgün gazetecilerin, savaşa karşı ses çıkarmayan Rus ünlülere karşı giderek daha yargılayıcı ya da kibirli hale geldiğini gözlemledim. Hatta açık propaganda yapmayan ama Rus sansür yasalarına uymak zorunda olan yayınlarda çalışan meslektaşlarına bile öfke yöneltiyorlar.

Gidenlerle kalanlar arasındaki uçurum büyüyor. Bazı sürgün medya organları artık iç kamuoyundan çok diaspora odaklı hale geliyor.

Bu muhtemelen doğal bir süreç. Tanınmış savaş karşıtı gazetecilerin çoğu, haklarında açılan davalar yüzünden Rusya’ya dönemiyor. Bu, onların trajedisi.

Ben bir bakıma şanslıydım. Savaş başladığında, ne bir medya figürüydüm ne de tanınan bir isimdim. Bu sayede, bu çılgın dönemi Rusya’da yaşayabilme fırsatım oldu. Bu büyük bir ayrıcalık.

Garip şekilde, muhalefet lideri Aleksey Navalnı’nın ölümü, beni korkudan kurtaran bir kırılma anı oldu. Olmaz dediğimiz bir şey oldu. O gün birçok kişi, tıpkı 24 Şubat 2022’de olduğu gibi, yerin ayaklarının altından kaydığını hissetti. O an, “Madem bu bile oldu, artık korkulacak ne kaldı?” dedim.

Cenazesine bir arkadaşımla gittim. Moskova’nın güneyindeki Maryino’ya metroyla ulaştık. Yolculuk bir saat sürdü. Yaklaştıkça içimdeki kaygı arttı. İnsanlar biniyor, iniyordu. Elinde kırmızı karanfil tutan bir kadın gördüm. Sonra çiçek taşıyan gençlerden oluşan bir grup. Sayı gittikçe arttı. Varış noktasına ulaştığımızda, vagon tamamen çiçek taşıyan insanlarla doluydu. Tüylerim diken diken oldu.

Sokağa çıktığımızda binlerce, belki on binlerce insan “Savaşa hayır!” diye bağırıyordu. Polis sadece güvenliği sağlamakla yetindi. Hiçbir müdahalede bulunmadı. Gerçeküstü bir andı. Fotoğraflar çektim, insanlarla konuştum. Hiç korkmadım. Aksine, bu bana terapi gibi geldi. Yurt dışında yaşasaydım böyle bir şeyi asla deneyimleyemezdim.

Zamanla, Rusya’da bulunma ve gazetecilik yapma korkum geri planda kaldı. Artık çok daha büyük bir korkum var: Haberi kaçırmak. Ülkeden ayrılıp bir daha asla geri dönememek.

Bu iki korkudan birini seçmem gerekirse, ben ilkini seçiyorum.

Temsili fotoğraf: Flipsnack/unsplash

***

Medya Günlüğü sosyal medya hesapları:

X

Bluesky

Facebook

Instagram

EtiketlendiMedyaRusya
Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
Önceki Makale Bugünkü köşe yazıları
Sonraki Makale Masal uyutur, gerçek uyandırmaz

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

EditörGünlük

Schengen’de yeni sistem

Medya Günlüğü
13 Ekim 2025
GünlükManşet

Bugünkü köşe yazıları

Medya Günlüğü
13 Ekim 2025
GünlükManşet

Gökyüzünden İHA yağıyor

Medya Günlüğü
13 Ekim 2025
GünlükManşet

“Menemen enflasyonu”

Medya Günlüğü
13 Ekim 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?