Rus siyaset bilimciler, Gürsel Tekin’in mahkeme kararıyla CHP İstanbul İl Başkanlığı yönetimine atanması sonrasında yaşananların Türkiye’de yol açabileceği gelişmeleri mercek altına aldı.
5-Tv kanalının sorularını yanıtlayan Moskova Devlet Pedagoji Üniversitesi Tarih ve Siyaset Enstitüsü Müdür Yardımcısı siyaset bilimci Vladimir Şapovalov, CHP’nin iktidar için “tehlikeli bir parti” olduğunu iddia etti. Şapovalov, “Durum giderek gerginleşiyor, Türkiye ciddi bir siyasi krizin eşiğinde. Protestolar artmaya devam ederse Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın konumu önemli ölçüde zayıflar” dedi.
Erdoğan’ın durumu şimdilik kontrol ettiğini vurgulayan Şapovalov, “Fakat manevra olanağı ve kredisi azalıyor. Büyük olasılıkla, öngörülebilir gelecekte Türkiye’de ciddi bir siyasi kriz çıkacak. Ekonomik durum, bunun sosyal sonuçları ve toplumdaki siyasi kutuplaşmanın artması nedeniyle Erdoğan ve ekibi artık bu siyasi krizin üstesinden gelemeyecek” görüşünü savundu.
İzvestiya gazetesine konuşan siyaset bilimci Konstantin Kalaçyov ise, protestoların uzun vadeli olmayacağı tahmininde bulundu. Kalaçyov, “İstediği kadar büyük olsun, Türkiye’de protesto eylemleriyle iktidarı ele geçiremezsiniz. Bu, çok yönlü bir hamle veya kapsamlı sonuçlar doğuracak ciddi bir plan gibi görünmüyor” dedi.
Kalaçyov, Tatar-inform haber sitesine yaptığı açıklamada da, “Protesto gösterileri Erdoğan açısından sonuçsuz kalacak ve eylemler yavaş yavaş sona erecek. Elbette, Erdoğan’ın reytingi kendisinin arzu ettiği kadar yüksek değil. Türkiye nüfusunun yaklaşık yarısı onu desteklemiyor” diye konuştu.
İzvestiya gazetesine konuşan Türkolog Alina Sbitneva ise, CHP belediye başkanlarının yolsuzluk suçlamalarıyla gözaltına alınmasına dikkat çekti ve “İktidardaki AKP, bu şekilde muhtemelen yavaş yavaş gelecekteki seçim kampanyalarının zeminini hazırlıyor” dedi.
İzvestiya gazetesi ayrıca, siyaset bilimcilerin görüşlerine dayanarak şu analizi yaptı:
1-Protestoların Erdoğan’ı sarsma olasılığı son derece düşük. Türk siyasi sistemi, cumhurbaşkanı ve çevresinin yargı ve güvenlik güçleri de dahil olmak üzere kilit devlet kurumlarını kontrol edeceği şekilde yapılandırılmış. Bu sayede yetkililer, büyük çaplı protestoları bile kontrol altına alarak yönetim süreçleri üzerindeki etkisini en aza indirebilme gücüne sahip.
2-Mevcut protestoların sonucunu kestirmek zor. İktidarda bir değişiklik yaratmasa bile, kamuoyu baskısını ve toplumdaki hoşnutsuzluğu artırıyor. İktidar partisi içinde muhalefeti bastırma yöntemleri konusundaki anlaşmazlıklar nedeniyle iç kavgaların yaşanması muhtemel. Ayrıca, protestolar ekonomik iklimi de bozuyor. Siyasi istikrarsızlık yatırımcı güvenini azaltıyor ve uluslararası eleştirileri artırıyor; bu da yetkililerin konumunu zayıflatıyor.
3-Ayrıca, protestoların düzenli olarak yapılması, halk arasında artan hoşnutsuzluğun ve toplumun önemli bir kesiminin mevcut yönetim modelini artık tek alternatif olarak görmediğinin bir işareti haline geliyor. Erdoğan için bu tür protestolar, iç kontrol önlemlerinin güçlendirilmesi ihtiyacını ortaya koyuyor. Bu durum muhtemelen güvenlik güçlerinin daha sıkı çalışması, yetkilerinin genişletilmesi ve muhalifler üzerindeki baskının artmasıyla kendini gösterecek.
Fotoğraf: ANKA
***
Medya Günlüğü sosyal medya hesapları: