Rusya’daki gelişmeleri yakından izleyen Hazal Yalın, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Donbass’a operasyon başlatma kararını açıkladığı konuşmasından bölümleri Türkçeye çevirerek Twitter hesabından (@Hazal_Yalin) paylaşıyor:
“Ukrayna silahlı kuvvetlerini derhal silahlarını bırakmaya ve evlerine gitmeye çağırıyorum. Ukrayna ordusunun bu talebi yerine getirecek bütün personeli askeri harekat alanının engel olunmaksızın terk ederek ailelerine dönebilir.
Olası kan dökülmesinin bütün sorumluluğu, tamamen, Ukrayna topraklarında yönetmekte olan rejimin vicdanına yüklenecektir.
Şimdi, meydana gelmekte olan hadiselere karışmak için cezbeye kapılabilecek olanlara çok önemli birkaç söz. Kim bize engel olmak ister, dahası, kim ülkemize ve halkımıza tehdit oluşturmak isterse, Rusya’nın cevabının derhal geleceğini ve sizi, tarihinizde henüz hiç karşılaşmadığınız sonuçlara götüreceğini bilmelisiniz. Hadiselerin her türlü gelişimine hazırız. Bütün zaruri kararlar alındı. Sesimin duyulduğunu ümit ediyorum.
Son ana kadar, bizi kendi menfaatleri için kullanmak, geleneksel değerlerimizi imha etmek ve bize, halkımızı içten kemirecek olan kendi sözüm ona değerlerini, kendi ülkelerinde saldırgan şekilde yerleştirdikleri ve insan tabiatıyla çeliştiği için doğrudan doğruya yozlaşma ve dejenerasyona götüren mekanizmaları empoze etmek girişimleri kesilmedi. Bunun olmasına izin verilemez. Bu, hiçbir zaman, hiç kimsenin başına gelmiş değildir. Şimdi de olmayacak.
ABD ve müttefikleriyle, Avrupa’da güvenliğin ve NATO’nun genişlemeyeceğinin ilkeleri üzerine müzakere etmek için tekrar tekrar girişimlerde bulunduk. Hepsi boşuna. ABD’nin tutumu değişmiyor. Rusya ile, bizim için kilit önem taşıyan meselede müzakere etmeyi zorunluluk kabul etmiyor, kendi amaçlarını kovalıyor, kaygılarımızı ihmal ediyorlar. Bu durumda, bundan sonra ne yapacağımız, neyi bekleyeceğimiz sorusu doğuyor. Otuz yıl boyunca önde gelen NATO ülkeleriyle Avrupa’da eşit ve bölünmez bir güvenlik ilkeleri üzerine ısrarla ve sabırla müzakere etmeye çalıştığımız iyi biliniyor. Tekliflerimize cevap olarak devamlı olarak ya sinik bir sahtekarlık ve yalanla ya da baskı ve şantaj girişimleriyle karşılaştık; bu arada Kuzey Atlantik İttifakı, bizim bütün protestolarımıza ve kaygılarımıza rağmen mütemadiyen genişliyor, askeri cihaz ilerliyor ve sınırlarımıza bitişecek kadar yaklaşıyor. Bütün bunlar neden oluyor? Kendisinin biricik olduğu, yanılmaz olduğu, kendisine her şeyin caiz olduğu tutumuyla, bu küstahça konuşma tarzı nereden geliyor; sizim endişelerimize ve tamamen kanuni taleplerimize yönelik göz ardı eden, aldırmaz tutum nereden geliyor? Eski görüşmeler, mutabakatlar artık fiilen işlemiyor, dil dökmelerin ve ricaların faydası yok.
Hegemonu, iktidardakileri hoşnut etmeyen her şey arkaik, eskimiş ve gereksiz ilan ediliyor. Oysa tersine, onlara avantajlı görünen her şey, eksiksiz hakikat olarak servis ediliyor, ne bahasına olursa olsun, en kaba yoldan ve her türlü vasıtayla bastırılıyor. Kabul etmeyenler dizleri üzerine çökertiliyor. Fiilen her yerde, batının kendi düzenini tesis etmek için gittiği dünyanın bütün bölgelerinde sonuçta kanlı, iyileşme bilmez yaraların, uluslararası terörizm ve ekstremizm çıbanlarının kaldığı izlenimi hasıl oluyor.
Bahane olarak güya Irak’ta kitle imha silahlarına dair ABD’nin elinde bulunan güya güvenilir istihbaratı seçtiler. Buna kanıt olarak ABD dışişleri bakanı bütün dünyanın gözlerinin önünde içinde beyaz bir toz bulunan test tüpünü salladı ve herkesi, bunun Irak’ta hazırlanan kitle imha silahı olduğuna temin etti. Sonra bunun bir hokkabazlık, blöf olduğu ortaya çıktı. Irak’ta kimyasal silah filan yoktu. İnanılmaz. Şaşılacak şey, ama olgu, olgudur. Devletin en yüksek seviyelerinden, en yüksek tribünden yalan söylendi.
Libya’ya karşı gayrimeşru askeri kuvvet kullanımı, bu devleti tam bir imhaya götürdü ve devasa bir uluslararası terörizm odağının doğmasına yol açtı. Dahası, Libya trajedisi, Kuzey Afrika ve Yakın Doğu’dan Avrupa’ya kitlesel bir göçe de yol açtı.
Suriye için de benzer bir kader hazırlamışlardı. Batı koalisyonunun bu ülke topraklarındaki, Suriye hükümetinin ve BM Güvenlik Konseyi’nin rızasını almadan yürüttüğü askeri faaliyetler, saldırganlık ve askeri müdahaleden başka bir şey değildir.
Hiç kimsenin, ülkemize yapılacak doğrudan bir saldırının bozguna ve her tür potansiyel saldırgan için korkunç sonuçlara yol açacağından kuşkusu olmamalıdır.
Dünya hakimiyeti iddiası güdenler, açıkça, karşılığını görmeksizin, ve altını çiziyorum, hiçbir temeli olmaksızın bizi, Rusya’yı düşman ilan ediyorlar. Gerçekten de büyük mali, bilimsel-teknolojik ve askeri olanaklara sahipler. Bunu biliyoruz ve iktisadi sahada bize yönelik devamlı seslendirilen tehditleri de tıpkı bu küstah ve kesintisiz şantaja karşı kendi olanaklarımız gibi objektif şekilde değerlendiriyoruz. Bunları illüzyona kapılmaksızın, son derece realist şekilde değerlendiriyoruz. Askeri sahaya gelince, çağdaş Rusya, SSCB’nin dağılmasından ve onun potansiyelinin önemli bir bölümünün harcanmasından sonra bile, bugün, dünyanın en büyük nükleer güçlerinden biridir ve dahası, bir dizi yeni tip silahta da belirgin bir üstünlüğe sahiptir.
***
Putin’in Ukrayna askerlerine seslenişi şöyle:
Saygıdeğer yoldaşlar! Babalarınız, dedeleriniz, büyük dedeleriniz ortak vatanımızı savunurken Nazilerle, bugünkü Neonaziler Ukrayna’da iktidarı alsınlar diye dövüşmediler. Ukrayna askerleri, Ukrayna’yı soyan ve kendi halkıyla dalga geçen halk düşmanı bir cuntaya değil, kendi halkına bağlılık yemini ettiler. Suç anlamına gelen emirleri yerine getirmeyin! Sizi derhal silahlarınızı bırakıp evinize gitmeye çağırıyorum.
Ukrayna halkına yönelik:
Rusya, 2014’te, Kırım ve Sivastopol halkını, Ukraynalıların kendilerinin de “Nazi” dediklerine karşı savunmak zorundaydı. Kırımlılar ve Sivastopollular tercihlerini tarihi vatanlarıyla, Rusya ile birlikte olmak yönünde yaptılar ve biz de bunu destekledik. Tekrar ediyorum: başka türlü davranamazdık. Bugünkü hadiseler, Ukrayna’nın ve Ukrayna halkının menfaatlerini ihlal etmek arzusuyla ilişkili değildir. Bunlar, Rusya’yı, Ukrayna’yı rehin almış ve onu, ülkemize ve halkımıza karşı kullanmaya çalışanlara karşı savunmakla ilişkilidir. Eylemlerimiz bize karşı meydana getirilen tehdide ve bugün olanlardan daha büyük bir belaya karşı meşru müdafaadır. Ne kadar ağır olursa olsun, bunu anlamanızı rica ediyorum ve bunun bütün problemlerin üstesinden gelinmesi için zaruri şartların yaratması, devlet sınırlarının varlığına rağmen içeriden yekpare birliğimizi tahkim etmesi amacıyla, bu trajik sayfayı bir an önce çevirip kapatmak ve ileriye birlikte yürümek, kimsenin bizim işlerimize, ilişkilerimize karışmasına izin vermemek ve bunları bağımsız şekilde tesis etmek için destekte bulunmaya çağırıyorum.
Operasyonun hedefi, sekiz yıldır Kiev rejimi tarafından alaylara, soykırıma maruz kalan insanları korumaktır…
Hazal Yalın. Çoğunluğu klasik Rus edebiyatından kırktan fazla çevirisi var. “1945. SSCB-Türkiye İlişkileri” ve “Rusya: Çöküş, Yükseliş ve Dinamikler”in yazarı. Aralarında Tolstoy, Dostoyevski, Saltıkov-Şçedrin, Gogol, Turgenyev, Puşkin, Zamyatin, Kuprin, Gonçarov, Leskov, Grin, Zoşçenko, Strugatski Kardeşler gibi yazarların bulunduğu çeviriler, Kırmızı Kedi, Kitap, İthaki, Helikopter, Remzi gibi yayınevlerinde yayınlanıyor. Güncel makaleleri genellikle Yakın Doğu Haber’de (ydh.com.tr) yayınlanıyor. @Hazal_Yalin