Ukrayna’nın işgali ardından görevinden ayrılan tek Rus diplomat olan Boris Bondarev’in Moscow Times gazetesinde yayımlanan makalesi:
Trump yönetiminin açıkladığı Ukrayna barış planı, beklenildiği gibi basında, sosyal medyada ve uzman çevrelerinde yoğun tepkilere yol açtı. Plan, açık biçimde Rusya lehine bir eğilim taşıyor. Ancak, Rusya’nın taleplerini tamamen karşıladığı da söylenemez.
Hazırlanan 28 maddelik taslak, Ukrayna’ya çok sayıda kısıtlama ve ağır yükümlülükler getiriyor. Bu yönüyle taslak, saldırgana karşı direnmiş olan tarafı cezalandırıyor. Her ne kadar ilk maddede Ukrayna’nın egemenliğinin korunacağı ve teyit edileceği belirtilse de sonraki maddeler bu egemenliği ciddi şekilde zayıflatıyor. Ukrayna’nın ordusunun 600 bin askerden büyük olmasına izin verilmiyor ki bu sayı, Rusya’nın daha önce öne sürdüğü taleplerden daha yüksek olsa da sınırlayıcı nitelikte. Ayrıca Ukrayna’nın NATO’ya katılması yasaklanırken, İttifak’ın da Ukrayna’yı üye olarak kabul etmesi engelleniyor. Bu düzenleme, uluslararası hukuk açısından hem mantıksız görülüyor hem de BM Şartı’yla çelişiyor.
Buna karşın plan, Moskova’nın hoşuna gitmeyecek hükümler de içeriyor. Rusya’nın dondurulmuş varlıklarından en az 100 milyar dolar, ABD gözetiminde Ukrayna’nın yeniden inşası için kullanılacak. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, yerle bir ettiği bir ülkeyi Amerikan otoritesi altında finanse etmeye sıcak bakması beklenmiyor. Ancak bu madde bile Moskova açısından en hassas unsur değil.
Ukrayna’nın 600 bin kişilik güç bulundurmasına izin verilmesi, teorik olarak bir güvenlik garantisi anlamına gelebilir. Ancak ordunun gerçek savaş kapasitesi, güç azaltımının nasıl denetleneceği ve hangi silah türlerine izin verileceği belirsiz. Eğer ordu yalnızca hafif piyade silahlarıyla sınırlandırılırsa, sayısal büyüklük sembolik bir anlama dönüşebilir. Tüm bu konular netleştirilmek zorunda; Rus diplomatik heyetinin bu detayların tek tek tanımlanmasını talep etmesi bekleniyor.
Planın son bölümü, en dikkat çekici maddelerden oluşuyor: Uygulamanın denetimini sağlamak üzere, Donald Trump’ın başkanlık edeceği bir “Barış Konseyi” kurulması öneriliyor. Bu durum, Putin açısından tamamen kabul edilemez görülüyor. Zira bu düzenleme, Trump’ı Rus liderin eylemlerini izleyen ve değerlendiren bir otorite konumuna getiriyor. Putin bu savaşı, küresel kararlarda ABD Başkanı’yla ve diğer dünya liderleriyle eşit söz hakkına sahip olduğunu göstermek amacıyla yürütüyor. Onun için temel mesele, hayali bir saygınlık ve küresel aktörler arasında eşitlik hatta üstünlük iddiası. Bu nedenle kendisinin üzerinde bir figürün bulunması, özellikle Trump gibi öngörülemez biri söz konusuysa, Putin için hem küçük düşürücü hem de zayıflık göstergesi olarak değerlendiriliyor.
Planda yer alan diğer önemli unsurlar, Ukrayna’ya NATO’nunkine benzer güvenlik garantileri sunuyor. Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik herhangi bir saldırısı, “transatlantik topluluğa yapılmış saldırı” sayılacak ve ABD koordinasyonunda güçlü bir askeri karşılık verileceği belirtiliyor. Ancak bu taahhüdün gerçekte uygulanma ihtimali oldukça düşük görülüyor.
Batı, Rusya’yla doğrudan askeri çatışma ihtimalinden açıkça çekindiğini defalarca gösterdi. Bu koşullar altında Ukraynalıların, yeni bir saldırı olması halinde Batı’nın savaşma iradesi göstereceğine dair neden güven duyması gerektiği belirsiz. Bu nedenle bu güvenlik garantilerinin içi boş kalıyor.
Putin açısından savaş sonrası Ukrayna’da herhangi bir ABD veya NATO varlığı da kabul edilemez. Putin’in temel hedeflerinden biri, Ukrayna’yı stratejik bağımlılık durumuna indirgemek ve Rusya’nın hedeflerini kısıtlayamayacak bir ülke haline getirmek. NATO’nun Ukrayna’ya inandırıcı güvenlik garantileri vermesi—bu garantilere fiilen güven duyulmasa bile—Kiev’e Rusya karşısında askeri ve siyasi manevra alanı kazandırır. Bu nedenle Kremlin, Batılı güvenlik garantilerinin tamamen kaldırılmasını veya Rusya’ya bu garantilerin uygulanması üzerinde açık veto hakkı tanınmasını talep edecek. Rusya benzer talepleri 2022 İstanbul görüşmelerinde de dile getirmişti.
Bu girişimin ortaya çıkması bile Putin tarafından Washington’ın geri adım atması olarak yorumlanıyor. Üstelik bu geri çekiliş askeri kayıplardan değil, yorgunluk ve korkudan kaynaklanan bir isteksizlik olarak değerlendiriliyor.
Belgenin esas anlamı burada yatıyor.
Trump, bu durumun kendisini ve ülkesini uluslararası sahnede küçük düşürdüğünü fark etmiyor. Bir süper gücün kendi çıkarlarını savunmakta yetersiz olduğunu ilan ettiğini anlamıyor. Bir devlet müttefikine destek sözü verdiğinde, bu kadar aleni biçimde sözünden dönemeyeceğinin farkında değil. Trump’ın dünyasında “itibar” ya da “itibar kaybı” gibi kavramlar yok; ancak Putin ve dünya için bu kavramlar hayati önem taşıyor.
Putin’e göre bu teklif, onun zaferinin kanıtı niteliğinde. ABD böyle bir plan sunuyorsa, Moskova’nın taleplerini kabul etmeye hazır olduğu anlamına geliyor. Putin için önemli olan Ukrayna’yla bir anlaşma değil; ABD’nin kendi şartlarını resmen tanıması, Washington ile yapılacak bir anlaşma. Bu nedenle planda yer alan “Rusya-NATO diyaloğu” maddesi Kremlin için merkezî bir konu haline gelecek. Putin, bu maddeyi genişletmeye ve müzakerelerin temel ekseni yapmaya çalışacak.
Bu çerçevede Putin, 2021’de öne sürdüğü ve NATO’nun 1997 sınırlarına çekilmesini talep eden ültimatomu tekrar gündeme getirmeye hazırlanıyor. Ukrayna, Kremlin açısından daha geniş bir ABD-Rusya-NATO müzakeresinin alt başlığı niteliğinde. Putin, kabul edilebilir gördüğü sonuçları çoktan belirledi ve bu müzakerelere kazanan taraf statüsüyle yaklaşacak.
Tüm bu sebeplerle Trump’ın planı, mevcut haliyle fiilen uygulanabilir değil. Ukrayna bu şartları kabul etmeyeceği gibi, planın Trump’a ait görünümünü koruyarak maddeleri değiştirmeye çalışacak. Avrupa devletleri de bu çabaya destek vermek zorunda kalacak. Rusya ise planı yeterli bulmayarak reddedecek; çünkü Moskova aracılı bir uzlaşma değil, koşulsuz teslimiyet istiyor ve Trump’ın gözetimine tabi olmayı kabul etmiyor.
Bu nedenle belgenin mevcut haliyle ya tamamen yeniden yazılması ya da tamamen rafa kaldırılması olası görünüyor.
Fotoğraf: kremlin.ru
İlgili yazılar:
***
Medya Günlüğü sosyal medya hesapları:
